Türkiye'nin büyük felaketler için hazırlıklı olmadığını son deprem bir kez daha ispatladı.
Sel baskını, deprem, büyük yangın, toprak kayması ve benzeri olaylar için eğitilmiş özel birimlerimiz yok.
Atom bombası patlasa itfaiye, otomobil kazası olsa itfaiye, kuyuya kedi düşse itfaiye.
Yeterli olması mümkün mü?
Bugün karşılaştığımız depreme benzer büyüklükteki felaketlerde işe yarayacak kalitede ve miktarda insan yetiştirilemez mi?
Bu gruplar profesyonel olabilir, gönüllü olabilir ama bu konuda uzmanlaşmış olduklarını gösteren belgeye sahip olarak anında olay yerine sevk edilebilir.
Bunun dışında belli bir grup öğrenciye, gence, yılın belli haftalarında kurslar verilebilir. O kurslarda yetişen, belge alan gruplar felaket halinde yapılacak olanları hiç olmazsa sıradan vatandaştan daha iyi bilerek müdahale edebilir.
Bunların örgütlenme şekli, bağlı oldukları makam, sorumlu oldukları bölge önceden saptanabilir.
Şu anda yalnız Gölcük'te enkaz altında 10 bin kişinin yardım beklediğini düşünürseniz bu eğitilmiş grupların önemini anlamak kolaylaşır.
* * *
DEPREMLERİN en az zararla atlatılması, depreme dayanıklı binalarla mümkün.
Oysa bizdeki binaların bir kısmı depremsiz durumda bile zor ayakta duran cinsten. Çünkü herkes inşaatçı oldu, yap - satçılar çoğaldı.
İnşaatların ucuza maledilip çabuk satılması ve iyi kar bırakması amaçlanıyor.
Bunun için de malzemeden çalınıyor.
Oysa bir binanın depreme dayanıklılığının ilk şartı o binayı oluşturan taşıyıcı sistem malzemelerinin özellikle betonun kaliteli olması.
Bizde beton çoğu zaman inşaat yerinde üretiliyor. Bu üretim genelde bilinçsiz ve denetimsiz yapılıyor, üstelik beton ucuza da maledilmek istendiğinden yapılarımız deprem hasar riskinin en yüksek olduğu yapılar olarak tehlike saçıyor.
Yine bizde genellikle depremde dayanıklılığı zayıflatan bir durumda çok katlı binaların giriş katlarında geniş alan elde etmek, lokanta, bar, diskotek, düğün salonu, oto galerisi ve mağaza yapmak için perde duvarların kaldırılmasıyla yaratılıyor.
Bu gibi durumlarda yıkımlar bu giriş katlarda meydana geliyor ve tüm bina bu
"yumuşak kat" nedeniyle çöküyor.
* * *
ÖYLE anlaşılıyor ki, Türkiye'de her şeyden önce inşaatlardaki başıboşluğa son vermek, özellikle kaçak yapıyı, çarpık yapılaşmayı önlemek gerekiyor.
Türkiye'de şiddeti 7'yi aşan depremler olabileceği düşünülerek yapı yönetmeliklerini yeniden ele alıp şartlara uygun hale getirmek gerekiyor.
Denetimleri ciddileştirip, denetim mercilerinin işlerini savsaklamalarını önleyici müeyyideler getirmek gerekiyor.
Kusurlu yapımcılara etkili cezalar uygulayabilecek değişiklikleri yapmak gerekiyor.
Tüm bunlar ve benzer önlemler bundan sonrası için mutlaka düşünülmeli.
Ama bugünle ilgili iki cümlemiz daha var.
Önce şu:
Türkiye Deprem Vakfı diyor ki:
"Büyük bir depremden sonra artçı depremler mutlaka devam edecektir. Bu depremlere karşı hazırlıklı olun. Özellikle ilk üç gün içerisinde, yetkililer izin vermedikçe, sağlam evlerinize dahi girmeyin. Bazı artçı sarsıntılar zayıflamış yapılarda hasar yapacak kadar büyük olabilir."İkinci söyleyeceğimiz de şu:
Oturduğunuz binanın depreme dayanıklı olup olmadığını bu konuda uzman bir kuruluşa bugüne kadar inceletmedinizse, hemen inceletin.
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr