Böyle giderse AB'nin hüsnüniyetinden şüphe duyacağım. Bundan önceki hükümet AB için ne kadar istekli ve hızlı çalıştıysa, bugünkü de ondan geri kalmadı. Hatta daha arzulu, daha cesur hareket etti.Kopenhag kriterlerini yerine getirme çabasına dört elle sarıldı. "AB ülkelerinde ne varsa bizde de olmalı" dedi. 1994'ü ziyan etmeme amacıyla yapılabileceklerin azamisini hedefledi.Ama, AB'ye üyelik konusunda Türkiye'ye en yakın, en yardımcı ülkelerden biri gibi görünen, dönem başkanlığı programında da olumlu ifadeler bulunan İtalya'nın AB'den sorumlu Devlet Bakanı Rocco Buttiglione bakın ne deyiverdi."Türkiye AB'ye üye olamaz. Orada ordunun hakimiyeti var. Ordunun hakimiyetini kaldırırsanız o zaman da Türkiye İslam devleti olur..."İtalyan bakana göre, Türkiye ağzıyla kuş tutsa nafile, "ordu" ile "İslam" alternatifleri dışında çıkış noktası yok..."Saçma. Saçma değilse maksatlı.***AB'ye "Hıristiyan kulübü" gözüyle bakan zihniyet uzun süre Avrupa'ya hakim oldu. Sonra Papa, AB'nin anayasasına "topluluğun dini Hıristiyandır" maddesinin konulmasını istedi. Bunlar Türkiye'nin üyeliğine engel görüş ve önerilerdi. Bu çarpık görüşlerin en etkini Helmut Schmidt'inki oldu. 2000 yılında çıkan kitabında Almanya'nın eski başbakanı ve Avrupa'nın önemli ismi Schmidt, tam bir Türkiye karşıtlığı yapıyordu. Ona göre, AB'de Türkiye'nin yeri olamazdı:"Türkiye'nin Avrupa kültür çevresi dışında kaldığına hiç kuşku yok. Avrupa'nın devlet ve hükümet şefleri Türkiye'yi geleceğe dönük olarak aday üye diye niteliyorsa da böyle bir genişleme bana aldatıcı bir fikir olarak gözüküyor.Türkiye'nin nüfusu 35 yıl içinde 100 milyona çıkacak. 21. yüzyılın sonundaki nüfusu ise, Almanlarla Fransızların toplamı kadar olacak. Türkiye'yi AB'ye almak isteyen kişinin, bu sayıyı aklında tutması gerekiyor. Ne var ki, gerek büyük kültürel farklılıklar ve gerekse jeopolitik düşünceler dolayısıyla, Fransa'nın eski Dışişleri bakanlarından Andre François - Poncet'yi onaylamaya ve Türkiye'nin AB'ye alınmasından vazgeçilmesini tavsiye etmeye mecburum."Türkiye'ye, "bu iş olmaz" diyen Avrupalılar hep vardı. Bundan sonra da olacaktır. Ankara; "bu iş olur" diyenlerin desteğini canlı tuttuğu sürece AB ortaklığı hedefine yaklaşabilecektir. Bu desteğin sürmesi ise zaman zaman çıkan engellere, Çankaya'nın vetosuna rağmen uyum kriterlerinin bir an önce yerine getirilmesinden geçiyor. Türkiye kaçıncı uyum paketini kabul ederse etsin, olmuyor. SAHİBİ GİZLİ MEDYA Örneğin, "Yeni Şafak" açıkladı; Uzanlar'a ait olduğu bilinen 6 TV kanalının ortakları arasında Uzanlar görülmüyor.Bazı gazeteler için de durum aynı.Saklayacak bir şey yoksa, gizli bir amaç güdülmüyorsa insan TV gibi, gazete gibi önemli iletişim organlarını başkasının üzerinde gösterir mi? Aydın Doğan dışında, 250 TV'nin gerçek sahipleri hala ortada yok. İŞTE HUKUK Suç varsa ceza da olacak Neşter operasyonunun sanıkları ilk celsede serbest bırakılıyor.13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 sanık bir şey olmamış gibi evlerinde oturuyor.Kapkaççılar, tinerciler, trafik canavarları, hepsi serbest dolaşıyor.Bu ülkede hukuk adeta suçludan yana.Oysa başka örnekler de var; alkollü araba kullanırken ölüme neden olan bir kadın önceki gün 50 yıl hapse mahkum ediliyor.Ama Türkiye'de değil ABD'de... Hükümet isyan ediyor; "Hortumcuya hapis yok. Malına da el konulamıyor." İYİ BULUŞ Satılık okullar Öyle okullar var ki yeri milyar dolarlık.Örneğin Etiler'deki Turizm Meslek Lisesi. Arazisi Akmerkez'inkinden büyük. Dört caddeye cepheli. Onun satış geliriyle birkaç kilometre ötede 50 okul yapılabilir. Boğaz kenarında daha da kıymetlileri var. Mimari özellikleri aynen korunarak, daha iyi değerlendirilebilirler.Okul için manzara değil, eğitimin kalitesi önemli olduğuna göre, elde edilen para belki de kaliteyi sağlamaya da yarayacaktır. Merkezi bölgelerdeki gayrimenkul değeri yüksek okullar satılıp, o para ile yeni okullar yapılacak. YAZIK Bakana yakışır mı? Bu ürkek, hatta korkak ifadeler Türkiye'nin ne kadar zayıf kişilere emanet edildiğini gösteriyor. Tabii 150 milyar doların nasıl kolayca uçup gittiğini de.Yazık. Devlet adamlığı bu kadar ucuzmuş demek. dheper@milliyet.com.tr 'Yolsuzluk Komisyonu'na bilgi veren bazı eski bakanlar, başbakan yardımcıları ayıp ediyor: "Biz bürokratlara teslim olduk", "İmzaladım ama okumadım", "Ben yetkisiz bir bakandım", "Onlar getirir ben onaylardım."
Özay Şendir
Küfür çok ayıp, geçmişi yazmak yeter...
6 Haziran 2025
Abbas Güçlü
Yaşadığımız toprakların farkında mıyız?..
6 Haziran 2025
Zafer Şahin
Senin kısmetine Kent Lokantası düştü İstanbul
6 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Savaş tamtamları ile barış olur mu?
6 Haziran 2025
Mehmet Tez
Pink Floyd, Live in Pompeii: Woodstock’ın tam tersi
6 Haziran 2025