Doğan HEPER
PERŞEMBE günü Ankara'da trafik sempozyumu vardı. Trafik kazalarını önlemenin çareleri tartışılıyordu. Kürsüde Cumhurbaşkanı Vekili'nin konuştuğu dakikalarda Bolu'da uyuyan, ehliyeti geri alınmış otobüs şoförü 33 kişiyi öldürüyordu.
* * *
ADAM alkollü. Ayakta sallanıyor...
Polis, ağzına alkol ölçeri sokmuş.
- "Sende normalin beş katı alkol var" diyor.
Şoförün cevabı ilginç.
- "Biliyorum abi, cezası 7.5 milyon lira."
Olayı izleyenlerden biri söze karışıyor.
- "Ama ehliyetin de üç ay geri alınacak."
Şoför, salya, sümük cevaplıyor.
- "Ama benim ehliyetim yok ki..."
- "Araban da seferden men edilecek."
- "Abi araba benim değil ki..."
Adam sanki Levent Kırca...
Bu sahne geçenlerde TV'de izlendi.
* * *
BİLİYORSUNUZ üst üste gelen facialardan sonra Bakanlık uyardı;
"üstü açık araçlarda insan taşımak yasak" dedi.
Bu hatırlatmadan hemen sonra Diyarbakır, Urfa ve Mardin'den toplanıp batıya, Akçakoca'ya, Adapazarı'na fındık toplamaya götürülen 350 işçilik kamyon konvoyu Bolu'da çevrildi.
Adamlar Türkiye'nin bir ucundan kalkmış öteki ucuna 7 kamyonun üstünde, eşya taşır gibi insan getirmişler, kimsenin çıtı çıkmamış.
Trafik yasasına, Bakanlığın duyurusuna ve birkaç gün önce Pozantı yolunda kamyon kasasındaki 30 işçinin ölümüne rağmen 6 - 7 ili geçip Bolu'ya kadar gelmişler.
Ben şehirlerarası karayollarını çok kullanan biriyim.
Şehirlerarası yollarda zaman zaman araçları çeviren trafik ekiplerini görürüm. Normal, gıcır gıcır otomobilleri bile çevirirler.
Peki bu ekipler, örneğin bu insan taşıyan 7 kamyona nasıl göz yumar? Göz yummadılarsa bu insan dolu 7 kamyon Bolu'ya kadar nasıl geldi?
Aradan bir ay geçti, bunun soruşturmasının yapılacağını, sonucun açıklanacağını, ihmal gösterenlerin görevden alınacağını umarak bugüne kadar merakla bekleyenlerin merakları hala giderilmiş değil.
İşte kazaların bir nedeni, belki de başlıca nedenlerinden biri bu... Denetimcilerin denetimsizliği...
* * *
7 ayda 3 bine yakın insanımız trafik kazalarında öldü. Kazaların yüzde 95'i şoför hatasından.
Ama biz hala kamyonu, otobüsü ilkokul mezunu kimselerle yola salıyoruz.
Kaza yapan araçların şirketlerini geçici süre için de olsa seferden, ticaretten men edemiyoruz.
Şirketin ne kusuru var demeyin.
Geçenlerde Bodrum'daydım. Bir benzin istasyonunda otomobil yıkatıyoruz. Arkada 5 - 6 tane şehirlerarası otobüs var.
Bir yanda tamir yapılıyor, bir yanda otomobiller yıkanıyor, bir yanda lastikçi gürültüsü, bir yanda benzin almaya gelenler, bir yanda sıcak... Ve o pis, sıkışık arsada otobüsler sefere hazırlanıyor. Otobüs şoförleri otobüslerin altındaki o dar bagaj deliğinde yatmaya, uyumaya çalışıyor.
Sonra bu adam buradan kalkıp, direksiyona geçip, yüzlerce kilometreyi kazasız belasız aşacak... Mucize...
* * *
CEZA artsın... Arttı. Çünkü; eğitimin yetersiz, trafik kültürünün eksik olduğu toplumda caydırıcı olan tek araç cezadır.
Peki artan cezalar bugün neden caydırıcı olamıyor?
Çünkü cezalar uygulanmıyor.
Kabahat ne trafik yasasında, ne cezalarda...
Denetimler sonuçsuz. Denetimler, kanunda yazan ceza sonucunu doğurmuyor... Her şeyden önce bunun nedenleri ortadan kaldırılmalı...
Türk işçisi Avrupa'da usulüne uygun araba kullanıyor da, Türkiye'de neden trafik canavarı oluyor?
Şoför aynı, ama denetimci farklı da ondan.
Yazara EmailD.Heper@milliyet.com.tr