Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ekseriyet kurultayın olumlu yanlarını buldu, anlattı, yazdı; biz de, özetle de olsa şeytanın avukatlığını yapalım mı, ne dersiniz?
Bu kurultay ve öncesi etik bakımdan tarihe geçti. Tenakuzlar bakımından da.
Bunları unutalım mı? Unutmayalım.
Bir gün önceye kadar Baykal diyenler bir gecede hakikate erdiler ve Kılıçdaroğlu dediler. Bu ihanet sayılmaz mı? Onlar işin başından beri, Baykal’a karşıyız, Kılıçdaroğlu’nu istiyoruz deselerdi hain damgasını da yemeyeceklerdi.
Tüzük değişikliği yani, demokratik denilen tüzük bir yana bırakılarak Sav’ın başta kalması sağlandı.
Demokrat olan çarşaf listeye tu kaka denilerek blok listeye başvuruldu.
Ve anti demokratik bulunan eski tüzükle 80 CHP yöneticisi seçildi.
Bu mu yenilenme, bu mu değişim.
Bunlar Kılıçdaroğlu’nun Önder Sav’ın avucunda olduğunu göstermiyor mu? Yeni başkan kendisine tam anlamıyla itimat edilmesini istiyorsa Sav’ın vesayetinden kurtulmalı.
* * *
Yeni başkanın kongrede yaptığı konuşma zayıftı. Yani birçok konuya değinmedi.
Yolsuzluk ve yoksulluk konuşmada ağırlıktaydı. Oysa Türkiye’nin bir yüzünde bunlar varsa, öteki yüzünde daha pek çok şey vardı.
Kürt açılımı, Alevi açılımı bu konuşmada yoktu.
Dış politika yoktu. Özellikle Kıbrıs yoktu. Hürriyetler, insan hakları, laiklik yoktu. Yokları daha da çoğaltabilirsiniz.
Kılıçdaroğlu’nun halka yakın olduğu biliniyor. Bunu vurgulamak için Ahmedinecad gibi kravat takmaması yakışık kalır mıydı?
Gömleği havuzlu villalarda oturanlarınki gibi ama kravatı yok. Samimiyet bu mu?
Olmadı. Suni kaldı. Başkana kim “böyle yap” dediyse yanlış yapmıştı.
Ama bunu bile taklit edenleri 2. gün, kravatlarını çıkaranları gördük.
* * *
Sonuç şu:
Öyle bir rüzgâr esti ki CHP’liler zannederim “seçim keşke bugün olsaydı” demişlerdir.
Kurultay nedeniyle öyle bir hava yaratılmıştı ki, bu rüzgâr, bu hava ancak cumhuriyet mitinglerinde vardı, görülmüştü...
Yani bu rüzgârı ziyan etmemek ve memleket için devam ettirmek lazım. AKP’den ancak böyle kurtulmak mümkün olacaktır.
Artık seçmen “Baykal’a rağmen CHP” diyemeyecek.
CHP ise, işte CHP.
* * *
CHP Kılıçdaroğlu’nu başa getirerek belki de Kürt ve Alevi açılımının en gerçeğini yapmış oldu.
72 milyon Türk vatandaşı arasında hiç fark olmadığını gösterdi, vurguladı.

Haberin Devamı

Baykal böler mi?
Baykal konuştu.
Yüz hatlarından kızgın olduğu belliydi. Ne kadar saklamak istese de belliydi.
İyi bir hatip olduğunu bu konuşmada da ispat etti.
Bu sohbetten öğrendiğimiz en önemli nokta, Baykal’ın siyasetten, dolayısıyla CHP’den çekilmeyeceği oldu.
Bunu herhalde Kılıçdaroğlu’nun bilmesi çok yararlıdır.
Çünkü başının üstünde “Demokles’in Kılıcı”nın bulunması herkesten önce onu ilgilendirir.
Yani Baykal bundan önceki gidiş ve gelişleri gibi bu kez de köşesine çekilmeyecek. CHP’de siyaset yapacak.
Bu partiye yarar mı, böler mi izleyip göreceğiz.

Haberin Devamı

Merkez sağın ruhuna fatiha
AKP karşısında merkez sağ olmalı diyorduk. Ama o merkez sağ kaçıyor, saklanıyor.
Utangaç kızlar gibi.
Önce başkaları şimdi de Cindoruk onun mücadele şevkini öldürdü. Daha doğrusu yok etti.
Ondan ümidi kesenler CHP’de bir araya geliyor.
Mesela, CHP’de yönetime gelen bir kişinin adını vereceğim. Süheyl Batum. O merkez sağda yer alamaz mıydı? İkna edilemez miydi? Davet edildi mi acaba?
Merkez sağ uyuyor, adeta rölantide, adeta hiç acelesi yok gibi. CHP de olmasa AKP iktidarı alternatifsiz ve rakipsiz kalacak.

Haberin Devamı

RÜZGÂR
Ne zamana kadar

İktidara susamışlık rüzgârı doğurdu.
Rüzgâr iyi ama devamı önemli.
Bundan sonra rüzgârın devamı Kılıçdaroğlu’na bağlı.
O CHP’yi ya iktidara taşıyacak, en azından oyunu arttıracak ya da hayal kırıklığı yaratacak.
Ben onun cümlesini taahhüt kabul ediyorum.
“CHP’yi yüzde 40’la iktidar yapacağım”
Nasıl olacak? Tabii rüzgârın devamıyla. Ve başta dediğimiz gibi bu rüzgârın devamı Kılıçdaroğlu’na bağlı.
Karşısında iktidarda yıpranmış AKP var.
Etrafta ise büyük parti yok. Merkez sağ öldürülmüş. Yani meydan CHP’nin, Kılıçdaroğlu’nun. Bundan elverişli ortam olamaz.
Referandum Kılıçdaroğlu’nun ilk sınavı olacak. İkinci ve asıl sınav da uzak sayılmaz.
Bir yıl sonra genel seçim var.
Bu seçimi kazanmak parti içindeki galibiyetten çok daha önemli, hatta tarihi. Haydi Kılıçdaroğlu...

SIRADA
CHP iktidarı var

Baykal’ın merkez yönetim kurulu masa başı siyaset yapıyordu. Parti meclisi üyelerinin de yurdu dolaştıkları, halkın arasında göründükleri yoktu.
TV’lerde demeçler veriyorlardı ve o kadar. Oysa AKP’nin ileri gelenleri masa başından çok halk arasında siyaseti tercih etmişlerdi.
Ve bunun için de AKP oyunu arttırmış ve iktidar olmuş, iktidarda da kalmıştı.
Yani, masa başı siyasetle, halk içinde siyasetin farkı iki partinin aldığı oyda kendini göstermişti.
Herhalde bunu CHP delegeleri de gördü ki masa başı siyaset istemediğini ortaya koydu.
80 yetkilinin çoğunu değiştirdi.
Yeni parti meclisinde bilim adamları olduğu gibi, siyaseti halk arasında yapmayı tercih edebilecek kişiler de var. Şimdi onlara iş düşüyor.
Kurultay coşkusu bitti, eğer CHP, AKP’nin rakibi olacaksa haydi sahaya...

NEYE NİYET
Neye kısmet?

- Kurultayda en az oyu Gürsel Tekin ve Önder Sav aldı. Yani listede en çok onlar çizildi. Buna da “ihanetin bedeli” diyenler gibi “Allah’ın sopası yok ki” diyenler de çıktı.
- AKP’den Suat Kılıç artık yalnız değil, karşısında CHP’den Enver Aysever olacak. Bakalım hangisi daha çok ve hızlı konuşacak.
- Tarihimizde bir “bit” sayesinde veziriazam damat olan vardı, şimdi de bir din adamı, bir cenazede yaptığı bir konuşma sayesinde CHP meclisine girdi.
- Süheyl Batum, DP’ye niyetti, CHP’ye kısmet oldu.