Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


CHP'de kavgasız gün az. O nedenle de parti içi mücadeleden zaman bulup dışa yönelemiyor. Tasfiye söylentisi var, yeni üyeler kaydediliyor. İl, ilçe örgütleri görevden alınıyor.
Oysa daha kısa bir süre önceye kadar "CHP ülkeye gerekli bir partidir. Onun Meclis'te olmamasının eksikliği kendini belli ediyor" deniliyordu.
Bugün ise; CHP kendi birlik ve bütünlüğünü koruyamazken, ülkeye nasıl huzur, istikrar getirebilir sorusu akla gelmez mi?

Önceki gün önemli bir toplantı vardı.
Toplantının içeriği bir yana, fotoğrafı bile CHP'deki istikrarsızlığı gösteriyordu.
Kısa sayılabilecek bir süre içinde, tam yedi genel başkan.
Tabii ki başarısız genel başkanların o mevkii terk etmesi fazilettir. Türkiye'de istenen, özlenen ve liderlerden beklenen de budur, ama yedi değişiklik yedi başarısızlığın da göstergesi sayılmaz mı?

Programındaki anlamıyla CHP; "Evrensel sosyal demokrasinin özgürlük, eşitlik, dayanışma, barış, emeğin yüceliği, hukukun üstünlüğü, dengeli kalkınma, refah, doğanın ve çevrenin korunması, çoğulcu ve katılımcı demokrasi değerlerine ve insan haklarına dayanan, çağdaş, demokratik sol bir kuruluştur."
Oysa bugün bu evrensel sosyal demokrasiden "Anadolu Solu" denen bir kavrama dönüş var. Bu konu da partide bölünmelere yol açıyor. Ve şöyle eleştiriler alıyor:
Solu kurtaracak olan yeni kavramlar değil, geçmişten ders almak ve kendine çekidüzen vermektir.
"Anadolu Solu" gibi bir kavram tartışılmalı, ama sol ayrı bir şeydir ve programda olan odur. "Biz şimdi Anadolu Solu kavramını gerekli görüyoruz, aşağıdakiler bunu benimseyin" emri yanlıştır.

CHP'nin 24 Aralık 1995 seçimlerinden önce de "Dünyada yeni sol, Türkiye'de yeni CHP" sloganı şaşkınlık ve tartışma yaratmıştı. Çünkü "Yeni Sol" tepeden inmişti.
Bugün olan da buna benziyor...
Oysa Tony Blair "Üçüncü Yol"unu anlatmak için uzun zaman harcamıştı ve sonunda şöyle özetlediği yeni tutumunu kabul ettirmişti:
"Benim üçüncü yol dediğim, ama aslında modernize edilmiş sosyal demokrasi olan tutum, değişimin bayraktarlığını yapmak ve değişimi, güvensizliği yenecek ve insanları özgür kılacak şekilde yönetmektir. Bu yeni işe dayanabilmeleri ve refaha kavuşabilmeleri için insanları teçhizatlandırmaktır."
Peki CHP bunları mı tartışıyor, yoksa kendini mi? Hep kendini. Oysa daha birkaç ay önce Genel Sekreter Tarhan Erdem, "Önümüzdeki aylar; 'CHP halkla beraber çözüm üretiyor' projesinin geliştirilmesi bakımından yoğun çalışma ayları olacak" diyordu.
CHP'de yönetimi eleştirenlerin de birlik beraberlik, daha doğrusu bütünlük içinde olmamaları, durumun bir süre daha, genel merkezin istediği gibi süreceğini gösteriyor.