Doğan Heper
MECLİS'TE dün yapılan oylama bir bakıma güven oylaması değil, güvensizlik oylamasıydı.
Çiller'e güvensizlik.
Ve Çiller güvensizlikte başarı gösterdi.
DYP artık bu yükü daha fazla taşıyamaz...
Bu pazar günü siyaseti kısa keselim, gelin biraz senaryo yazalım.
Bana sorarsanız bu senaryolar gerçek olabilir.
Mesela; Ali Sami Yen Stadı neden otopark olmasın?
* * *
TÜRKİYE'de trafik sorunu diye bir sorun var.
Bir
"yürüyen trafik" var.
Bir de
"duran trafik".
"Trafik" zaten hareketliliği ifade eder demeyin, anlatımı rahat yapabilmek için müsaade edin böyle bir ayırım yapalım.
Yürüyen trafik; facia.
Hışmına uğramayan yok.
Sebep; hem yasalar, hem uygulama, hem biz...
Gördünüz, duydunuz ABD'de trafik işaretlerini söken üç genç geçenlerde 15'er yıl hapse mahkum oldu.
Artık, orada trafik işaretine kim zarar verebilir?
Ama şu da denilebilir; bizde de yeni trafik yasasıyla cezalar artırıldı ama son 5 ay içinde geçen yıla oranla kazalar azalmadı, arttı.
Öyleyse cezanın caydırıcılığını uygulama ile destekleyemiyoruz, demektir.
Uygulamada laçkalığımız var.
* * *
BİZDEKİ ölümcül kazaların çoğu aşırı sürat, hatalı sollama, alkollü araç kullanma, kemer takmama, yola ani çıkma, öndeki aracı yakından izleme gibi insana ait yani bizlere ait nedenlerden meydana geliyor.
Çünkü çoğumuz direksiyona oturunca küçük dağları yarattık sanıyoruz. Ondan sonra da kurallar vız geliyor. Ta ki trafik kurbanı olup, ölene, öldürene kadar...
* * *
BİR de
"duran trafik" var dedik.
Bunun diğer adı
"otopark sorunu".
İstanbul gibi büyük şehirlerde şehirliyi canından bezdiren, bıktıran, çıldırtan bir konu.
Yollar, kaldırımlar her yer duran araçların istilasında.
Yayaların caddeyi, sokağı, kaldırımı kullanması imkansız.
Dar sokaklara park eden araçlar nedeniyle itfaiyenin, ambülansın girip çıkması güç.
Oysa, örneğin İstanbul'da binaların altlarında garajlarının bulunması zorunluluğu var. Ama bir inceleme heyeti gezse, arasa bu garajları bulabilir mi?
* * *
TARTIŞMALARIN son bulması otopark sayısının artırılmasıyla mümkün.
Otopark sayısını artırmak da zor değil.
Belediyeler yapamıyorsa,
"yap - işlet" diye bir müessese var, ona başvurulabilir.
Bakın; sokağı, caddesi, kaldırımı araçların istilası altında inleyen iki semtimiz için iki öneri. Bu örnekler her semtle ilgili olarak çoğaltılabilir.
Ali Sami Yen Stadı için Galatasaray'a şehir dışında stat olmaya elverişli bir yerde çok daha büyük bir arazi verilse ve Ali Sami Yen belediyece alınsa...
Ve oraya üç - dört katı otopark olan bir bina yapılsa olmaz mı?
Stadın ölçüleri; 120 metreye 60 metre diyelim.
Mecidiyeköy her katında 700 araçtan, dört katında 2800 araç olan bir otoparka kavuşacak demektir.
Yapılacak dükkan ve işyerlerini de caba sayın.
Gelin Levent'e, bu bulunmaz park, bahçe, yeşillik semti adamsendecilik yüzünden işyeri semti olmaya terkedildi.
Buna önayak olanlar bugün de nefretle anılıyorlar, ileride de anılacaklar.
Ama biz işin o yanını bir yana bırakıp gelelim otopark sorununun çözümüne.
1. Levent Meydanı'nın altı 7 metre derinliğinde kazılsa, üç katlı otopark olmaz mı?
100 - 120 metre boyunda 50 - 60 metre genişliğinde bu alanın altına her katına ortala 700 araçtan üç katta 2100 aracı park etmek neden mümkün olmasın?
Şu iki senaryo gerçek olsa Mecidiyeköy ve Levent caddeleri, kaldırımları araç işgalinden kurtulabilir.
Araç sahibi olmasını bilen vatandaş aracını otoparka koymasını da öğrenir, öğrenemeyenlere öğretilir.
Neden olmasın?
Yazara EmailD.Heper@milliyet.com.tr