BU köşede sık sık ülkemizdeki "denetim" eksikliğinden söz ediyoruz.
Bize göre "denetim"; vatandaşın özgürce, korkusuzca ve endişesiz yaşamasının sağlanması için yapılan ön çalışma demek...
Trafikte denetimsizliğin yarattığı trafik canavarının tahribatı meydanda.
Denetimsizlikten doğan kaçak yapılaşmanın şehirlerimizi, Türkiye'yi ne hale getirdiği meydanda.
Son "Mısırçarşısı" faciası da denetimsizliğin tipik örneği değil mi?
İstanbul'da, şehrin en kalabalık yerlerinde uluorta açılan dönerciler, börekçiler, kokoreççiler, midyeciler, sandviççiler ve benzerlerinin kulübeleri, büfeleri, dükkanları birer tüpgaz deposu. Ayrıca bunların çoğu küçücük, sıkışık mekanlar. O sıkışıklığın arasında tehlikeleri önleyecek tedbirleri almak, tüplere özel bir yer ve bakım sağlamak da imkansız. Üstelik buralar, ücretleri düşük olduğu için, küçük çocukları ya da acemi kişileri çalıştıran yerler.
Bu yerlerin denetimden de yoksun olduğunu düşünün... "Başımıza gelenler az bile", demek yanlış olmayacaktır.
* * *
BU tip işyerleri nerelerde açılır, ne sıklıkta açılır, ne kadar yedek tüp depo edebilir?
Bu büfelerde, kulübelerde, dükkanlarda yangına, parlamaya karşı önlem var mıdır?
En azından yangın söndürme gereçleri, köpükleri mevcut mudur?
Çalışanlar bilgi, beceri sınavından geçmiş midir, bu konuda belgeleri var mıdır?
Bunlar olmadan her isteyenin, istediği yerde patlamaya hazır bomba gibi bu küçük, ama etkili ticarethaneleri açmalarına nasıl izin verilebilir?
İzin verilenler periyodik olarak denetlenip bir rapor, bir zabıt tutulmakta mıdır?
Bunlardan şimdiye kadar ceza gören, mühürlenen, ticaretten men edilen olmuş mudur?
İzinsiz açılanlardan kaçı kapatılmıştır?
Rüşvet verip izinsiz ticaretini sürdürenler varsa bu konuda ne düşünülmektedir?
* * *
MISIRÇARŞISI'nda karşılaştığımız facia benzeri haller için, kurtarma tedbirlerimiz de, örgütlerimiz de ayrı bir felaket.
Tuzla'daki gemi faciasında itfaiyeciler yanınca gemi yangınları için kurtarma önlemleri düşünüldü.
Vatan Caddesi'nde, doğalgaz tesisi kuyusuna inip zehirlenen görevlilerden sonra gaz maskesi temin etme ve kullanma düşünülebildi...
Yani aklımız hep sonradan geliyor.
Oysa "önlem" demek "felaketten önce uyanmak" demek, değil mi?
Önlem içinse tek yol var, "denetim".
İşte, bizde olmayan da o...
* * *
TÜRKİYE'deki tüpgaz facialarının belki de en büyüğü 1980'de Ankara'da yaşandı. Keskin'deki nişan evinde tüpgaz lambaları patlayınca 97 kişi yanarak öldü.
O gün tüpgaz patlamalarına karşı tedbir olarak ilgililer şu uyarıyı yaptı: "Tüpün üstüne büyük tencere koymayın..."
O günden bugüne, küçük büyük tüp faciaları, tüp kazaları önlenemedi, ama her olaydan sonra tedbir yerine, denetim yerine yeni yeni nasihatlar icat edildi.
Otokontrol yok, denetim yok, suçluyu bulup hesap sorma yok, sonuç; facia, facia, facia...
Sonuç; ah, vah...
Yazara E-Posta: D.Heper@milliyet.com.tr
Özay Şendir
Küfür çok ayıp, geçmişi yazmak yeter...
6 Haziran 2025
Abbas Güçlü
Yaşadığımız toprakların farkında mıyız?..
6 Haziran 2025
Zafer Şahin
Senin kısmetine Kent Lokantası düştü İstanbul
6 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Savaş tamtamları ile barış olur mu?
6 Haziran 2025
Mehmet Tez
Pink Floyd, Live in Pompeii: Woodstock’ın tam tersi
6 Haziran 2025