Doğan Heper
TÜRKİYE; eğitimi tartıştığını zannediyor.
Oysa tartışılan siyaset.
Eğitim bahane, siyaset şahane...
Yapılan bilek güreşi.
Tabii, sular tersine akıtılamayacağı için, Türkiye de çağdaşlık yolundan alıkonamayacak.
* * *
EĞİTİMİ siyasete alet etme teşebbüslerini bir yana bırakıp, eğitime eğitim için bakarsak durum hiç de iç açıcı değil.
Türk milli eğitimi yazboz tahtası...
Ortalama bir yıl görevde kalabilen bakanların keyfi kararlarıyla istikrarsız, kararsız bir grafik çiziyor milli eğitimimiz.
Daha açıkçası Türkiye'nin bir milli eğitim politikası yok, olmadı.
Kararlar günü birlik.
Bugün çekilen sıkıntının temelinde de kalıcı bir politikanın olmaması yatıyor.
* * *
ÖĞRENCİ sayısı artıyor, ama kalite düşüyor.
Bu nedenle de diplomalı işsiz sayısı her geçen gün büyüyor.
Gençlerin çoğu istedikleri değil, istemedikleri yüksek öğrenimi görüyor.
Eğitimde bütünlük yok.
Kimi normal liselerde, kimi kolejlerde, kimi Anadolu liselerinde, kimi imam hatip liselerinde, kimi de yurt dışında eğitim görüyor.
Türk eğitiminin iki sorunundan biri olan hızlı nüfus artışına kısa vadede çare bulmak güç olabilir ama, ikinci büyük sorun olan finansman gereğine çare bulmak mümkünken, bu sağlanmıyor.
Türkiye'de her yıl Fransa'dakinin, İngiltere'dekinin iki katı sayıda öğrenci okula başlıyor.
Bu kadar öğrenciye devlet para yetiştiremiyor.
Ama vatandaş tarafından her yıl yalnız üniversite hazırlık kurslarına 50 trilyon lira harcanıyor.
Buna rağmen çalışkan ama düşük gelirli burslu çocukların dışındakiler için paralı eğitime bir türlü geçilemiyor, parasız üniversitede ısrarı anlamak mümkün olmuyor.
İkibinli yıllara bilgi çağı diyoruz.
Bu öğrenci sayısı ve sınırlı maddi imkanla Türkiye bu çağı nasıl yakalayabilir.
* * *
YENİ hükümetin
"reform" niteliğindeki eğitim girişimini sevinerek ama temkinli karşılamak gerekiyor.
Çünkü Türkiye'de reform denince, buna karşı çeşitli güçler hemen direnişe başlıyor, reform kuşa dönüyor.
Bugüne kadar hep böyle oldu.
Bu kez kalıcı, gerçek reform niteliğinde ilkeler hayata geçirilebilirse belki uzun süre için Türk milli eğitimi rayına oturtulmuş olacaktır.
* * *
DEVLET hocasız, ödeneksiz üniversitelerin sayısını artırırken, özel teşebbüs kaliteli eğitim için gayret sarfediyor.
Bu belki de tek sevinilecek nokta gibi görünüyor.
Son teşebbüs Sabancı Grubu tarafından gerçekleştirildi.
21'inci yüzyılın ihtiyaçlarına uygun öğrenci yetiştirme amacıyla yola çıkan Sabancı Grubu, üniversitelerinin temelini hafta içinde attı.
Bu üniversitede, öğretim üyesi yetiştirme amacına da hizmet edecek çalışmalar yapılacak.
Sabancı Üniversitesi, 1999 - 2000 öğretim yılında eğitime başlayacak, Tuzla'daki üniversite tesislerinde önce 2000 öğrenci, açılıştan beş yıl sonra ise 3000 öğrenci eğitim görecek.
Özellikle Sakıp Sabancı ile Güler Sabancı'nın heyecanlarının projeye hız katacağı muhakkak.
Koç'lardan sonra Sabancı'ların da eğitime el atmaları, her şeyden önce kaliteyi yükseltici bir unsur olduğu için sevinç verici.
* * *
BU arada Türkiye, bir eğitim gönüllüsünü kaybetti.
Feyyaz Tokar, gazeteci - işadamı ama en önemlisi bir eğitim fedaisiydi. Kabataş Lisesi Eğitim ve Kültür Vakfı'nı kurdu, başkan ve onursal başkan olarak bugüne getirdi.
Eğitim vakıflarını bir çatı altında toplayarak daha etkili çalışmalarını sağladı.
Daha yapacağı çok şey varken, aramızdan ayrılan sevgili Feyyaz Tokar'a rahmet diliyorum.
Yazara EmailD.Heper@milliyet.com.tr