Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Son 10 günlük tartışma şunu gösterdi:   -  Tayyip Erdoğan Türkiye’ye başbakan olmamalıydı...
Bu olumsuzluk her şeyden önce Erdoğan’ın konuşmasının bir başbakana yakışmamasından kaynaklanıyor.
Kurduğu cümlelerin çoğu mahalle kavgası cümleleri. Bu cümleleri başka kelimelerle de kurabilir. Ama kelime dağarcığı herhalde bu kadar.
Mesela Aydın Bey’e “Doğan sevsinler seni” diye hitap edebiliyor. Hiç “oturaklı”, “yerini hazmetmiş” biri böyle konuşur mu?
-  Sonra Başbakan Tayyip Erdoğan çoğu zaman doğruları yanlış diye takdim ediyor, yanlışları da doğru.
Mesela Aydın Bey çalışanları için “Bunlar istediklerini yapıyor, ben onlara karışamıyorum” gibi şeyler demiş ya. O bunu Aydın Bey’in yanlışı olarak anlatıyor.
Oysa bu Aydın Bey’in fazileti değil mi? Aydın Doğan’ın müesseselerinde çalışanlar öncelikle başlarındaki yöneticiye karşı sorumludurlar, patron onlara emir vermez. Aydın Bey bunu böyle kurmuş ve açıkça söylüyor. Başbakan’sa bunu tam ters aksettiriyor. Ve Aydın Bey’in aleyhine kullandım sanıyor.
Tayyip Erdoğan “Şunu, şunu yayımlamadınız” da diyor. Ama onların yayımlandığı anlaşılıyor. Yani Başbakan’a adamları yanlış bilgi, baştan savma bilgi veriyor, iyimser bir söylemle onu yanıltıyor. Bir başbakan kendi adamlarıyla baş edemez mi? O, baş edememe konusunu Aydın Bey için söyleyeceğine kendine sorsa ya.
Sonra, Başbakan, Aydın Doğan’ın “TV’de tartışalım” diye meydan okuyuşuna da teğet geçiyor. Sanki 10 gündür bu grupla ve Aydın Bey’le tartışan o değilmiş gibi, “Reyting mi istiyorsun?” diye Aydın Doğan’ın bu meydan okuyuşunu saptırmak, geçiştirmek istiyor.
-  Bu 10 günlük tartışma Türkiye’de “yandaş medya” ve medya mensuplarının varlığını da açık seçik ortaya koydu.
Bu medya, yalakalık yapmayı “doğru habercilik” yapmaya ve “haberde denge”ye feda edebiliyor. Manşetlere bakın, Tayyip Erdoğan’ın ithamları koca koca harflerle verilirken Aydın Doğan’ın cevapları özet ediliyor. Ve özet edilirken etkisini kaybetmesi için elden gelen yapılıyor.
Sabah, Star, Vakit, Yeni Şafak, Zaman, Türkiye gazeteleriyle atv, TRT, Kanal 7, TV Net, Mesaj, Ülke, Samanyolu ve TGRT yandaş medyaya örnek diye gösteriliyor. Başbakan da “İyi ki özgür medya var” diye bu “yandaş”ları okşuyor, övüyor.
Başbakan, “Yerin kulağı var, her şeyi duyuyoruz” derken acaba ne demek istiyor? Bu cümleden, “Telefonlarımız dinleniyor” veya “Çalışma ortamlarınıza casus yerleştirdik” anlamlarından biri mi çıkıyor?
* * *
Uzatmayalım.
Tayyip Erdoğan muhalafetsiz bir düzen peşinde oldukça, biz de yazarak buna muhalefet edeceğiz.
Erdoğan ilk adımda özgür medyayı yok ederek amacına ulaşacağını sanıyor.
Özgür medyanın temsilcisi, kalesi Doğan grubuna Erdoğan’ın açtığı savaş da bunun göstergesi değil mi?

Haberin Devamı

HAKLIYI SİZ SÖYLEYİN
Kim haklı, kim haksız?
Doğan mı, Erdoğan mı?
Doğan haklı.
Niye?
Çünkü, Erdoğan haklı olsaydı, polis elinde, savcıları var, müfettişleri var, mahkemeler var, Tayyip Erdoğan bu imkânları kullanmaz mıydı?
Tabii kullanırdı.
Oysa o konuşuyor. Durmadan hakaret ediyor, iftira ediyor. Hukuku kullanmıyor, kullanamıyor.
Siz de, şimdi kim haklı imiş, gördünüz değil mi?

Haberin Devamı

Terim’i kim tutuyor?
Futbol Federasyonu, Fatih Terim’i görevde tutacak.
Futbol hocası olmak, terbiyesiyle de öğrencilerine örnek olmak demektir. Ve ikincisi olmadan birincisi işe yaramaz.
Oysa Fatih Terim herhangi bir kabadayı gibi hareket ediyor.
Böyle hoca olunur mu?
Federasyon da ona mahkûm olmuş gibi hareket ediyor.
Federasyon böylece, Fatih Terim’in sorumluluğuna ortak olmuyor mu?

Haberin Devamı

EKONOMİK
Felaket ve Başbakan

Hükümet halka, seçmene vaat ettiklerini yerine getiremiyor.
Anayasa Mahkemesi, AKP’yi laiklik aleyhine faaliyetlerin odağı buldu.
En aşağı bunları unutturmak için Başbakan “piyasayı kızıştırıyor.” Yani ona buna saldırarak dikkatleri başka yöne çekmek istiyor.
İşte Başbakan’ın Aydın Bey’e çatma sebebi de bana göre bu.
* * *
Türkiye için gelecek ekonomik manzara karanlık. Beş buçuk yılda Erdoğan’ın Türkiye’yi getirdiği nokta bu, bunları da herkesten önce Tayyip Erdoğan görüyor.
Bakın, işsizler 2.2 milyon oldu, bu orduya 96 bin kişi daha katıldı.
Zamlar halkı bıktırdı.
Borsa yabancıların eline geçti.
Bankaların çoğu yabancıların elinde.
Varlıklarımızın çoğu satıldı.
Üretim durma noktasında.
İhracat arttı deniyor ama ithalat ondan çok artıyor.
Cari açık küçülmüyor, büyüyor.
Artık, “deniz bitti.”
ABD’de başlayan ekonomik kriz üstelik bizi de etkileyecek.
Başbakan bu duruma, kapkara günlere hazırlık yapıyor ve başta değimiz gibi, dikkatleri başka yöne çekmek istiyor.

BELEDİYE
Niye yapmıyor?..

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı iyi işler yazılıp çiziliyor. Özellikle ulaşım hizmetleri yere göğe konulmuyor.
“İyiye iyi, kötüye kötü” demek bizim düsturumuz.
Öyleyse bugün İstanbul’da yaşayanların avukatlığını yapalım.
Önce, servis araçlarının yolları işgaline anakent belediyesi engel olamıyor.
Birçok semtte otoparklar boşken araçlar kaldırımlarda, buna nasıl, veya neden müsaade ediliyor?
Konut alanlarında işyeri olmaz ama konut alanı bir sokakta 13 konuta karşı 30 işyeri olabiliyor. Bu acayipliğe Büyükşehir niye göz yumuyor?
Bazı sokaklar, caddeler yapılıyor ama açılmasına “etkili kişiler engel oluyor” deniyor. Büyükşehir bunun üzerinde durmuyor bile. Bir yerel belediye başkanı hakkında 24 soruşturma olduğunu bir gazetemiz 1. sayfadan duyurdu. Ama herhalde Büyükşehir duymadı. Duysaydı “doğru” veya “yanlış” der, görevini yapardı.
TEM’den Beşiktaş yönüne sapışta, solda Galatasaray Stadı yapılıyor. Peki sağdaki büyük inşaat neyin nesi? Onun “künye”si asılı değil. Neden? Büyükşehir’in yetkilileri bunu görmüyor mu?
Maslak’ta metronun binası neredeyse yola çıktı. Hiç 3-5 yıl sonrası düşünülmüyor. Ya yolun genişletilmesi gerekirse...
7 tünel ne oldu?
Daha dert var ama yer kalmadı, bir başka zaman devam kararıyla...