Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ergenekon’un suyu çıktı. İddianame nihayet açıklandı. Ama, açıklana açıklana iddianamenin niye açıklanamayacağı açıklandı.
Başbakan 15 gün önce “İddianame yakında açıklanacak” derken bunu, yani açıklamanın yasak olduğunu bilmiyor muydu?
Hadi o bilmez diyelim, ama bilen hukukçular ona söylememiş miydi?
* * *
İddianamenin içeriğini başsavcı açıklamadı. İyi ama günlerdir iddianame parçaları sızdırılıyor ve gazetelerde yayımlanıyor.
Yani yasayı takan yok.
Ama başsavcı, yayımlananların çoğunun yalan olduğunu söylüyor. Peki bu yalanları uyduranlar, vatandaşları tedirgin edenler ceza görmeyecek mi?
* * *
Başsavcı diyor ki: “Bu iddianamede darbe günlükleri yok.”
Niye yok.
Kamuoyunda da yankılar yapan isnatların, suçlamaların çoğu “darbe günlükleri”ne dayanmıyor muydu?
Başsavcı, “Ergenekon’un, ‘klasik terör örgütü’ olmadığını” da açıkladı.
Peki öyleyse tanıkların gizliliği niye?
Tanıkların gizli tanıklık etmesi hali klasik terör örgütleri yani bölücü ve ideolojik terör örgütleriyle ilgili değil miydi? Onlar söz konusu olunca gündeme gelmiyor muydu?
* * *
İddianamede 11 suçlama var.
Ve başsavcı, bu suçlamaların mahkeme tarafından sabit görülmesi halinde sanıkların “ağırlaştırılmış müebbet” hapse kadar cezalandırılabileceğini söylüyor.
Evet ama o daha bunları söylerken gözaltındaki, yani hapisteki Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün serbest bırakılıyor. Bu ne biçim iddianame ki, daha mahkemeye sunulmadan hukuk, hakkaniyet onu deliyor?
* * *
Darbeleri savunmak “ben demokratım” diyen hiç kimseye yakışmaz.
Darbeler aslında Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile de bağdaşmaz.
Devleti, hükümeti darbeyle ortadan kaldırmak isteyen varsa kanunların gerekli gördüğü cezalara bağımsız yargıda çarptırılmalı, buna karşı çıkan olamaz.
Ama “darbe gelecek” diye de hiç kimse yargıya baskı yapamaz, bir korku ülkesi yaratamaz.
Vatandaşı, “zanlısın” diye 13 ay hapsedemez.
Özellikle hiç kimse Anayasa’nın değiştirilemez hükümlerini değiştirmeye kalkamaz.

Haberin Devamı

KALKINMA DURDU
Türban
AKP’yi kapatma davası
Ergenekon
İşte Türkiye’nin aylardır meşgul olduğu konular.
Peki, Türkiye’nin kalkındırılması ne oldu?
O unutuldu.
Çünkü, Ankara iki işi birden yürütemiyor.
Ya yukarıdaki konular ya kalkınma.

Haberin Devamı


Erdoğan’dan hodri meydan
Deniz Baykal hep üstüne varıyor.
“Hiç olmazsa Başbakan Tayyip Erdoğan ile benim dokunulmazlığımı kaldırın da Hanya ile Konya görülsün olmaz mı?”
Başbakan, küçük büyük, değsin değmesin her şeye cevap veriyor ama dokunulmazlığa gelince, Baykal’ı duymuyor ki susuyor!..
Oysa 72 milyon, “Hodri meydan, kaldıralım da bu dokunulmazlığı, ne varmış görelim”deyip Başbakan’ın Baykal’a meydan okumasını bekliyor.

Vakit’in vakitsiz haberi
Vakit’in pazartesi günü, yani Ergenekon iddianamesinin açıklanacağı gün ilginç bir sürmanşeti vardı.
“Darbecilere darbe günü” diyor ve Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün’ün de fotoğrafını kullanıyordu. Ve o gün Sinan Aygün serbest bırakıldı... Ne bilgiç gazete değil mi?..


SANAYİ
Al sat veya montaj

Klima reklamından geçilmiyor.
Çeşit çeşit, fiyatlar da çok farklı.
Ben niye klimalardan söz ettim. Şunun için.
Bu kadar ayağa düşen, 10-15 markanın reklamı yapılan klimanın yerlisi yok da ondan.
“Bu ne biçim sanayileşme” diyeceksiniz değil mi?
Ben de bunu demek istiyorum. Yani klima bir örnek. Klimasını bile yapamayan, montaja teslim olan ülkeye, Türkiye’ye sanayileşmiş denilebilir mi?
“Sanayileşme yolunda” bile denmez.
“Yatırım yok” derken işte bunu söylemek istiyoruz. Buna dikkati çekmek istiyoruz.
Yabancı da yatırım yapmaktansa geliyor çalışan, üreten kuruluşlarımızı alıyor. Biz de “yabancı sermaye geliyor” diye seviniyoruz. Oysa artan üretim yok, istihdam yok.
Bakan Şimşek bu konuda bir yandan kötü haber, öte yandan iyi haber veriyor.
Bakan, “Cari açık 50 milyon doları aşabilir” derken “proje bazına teşvikler yapılacağı” müjdesini de veriyor.
Şimşek, yeni teşvik sisteminin en geç kasımda yasalaşmasının beklendiğini bildiriyor ve bölgesel teşvik sistemi devam ederken, daha az gelişmiş ve yatırım imkânlarının cazip olmadığı yörelere kademeli teşvik sistemi getireceklerini bildiriyor. Şimşek yeni sistemde, sektörel teşviklerin olacağını da belirtiyor.
Bekliyoruz. Ama yalnız bunu değil.
Neyi?
Topyekûn sanayi kalkınması hamlesini, seferberliğini.
O ne zaman?

Haberin Devamı


TV’LERDE
Yaz cıvıklığı

Ekranlar arasında dolaşıyorum.
Daha önceleri haber sunucusu olan bir hanım atıyor. Hem de desteksiz.
Haberler düzgün Türkçeyle sunulacak. Bunu hepimiz biliyoruz. Herhalde o da biliyor. Ama bugünkü ana haber sunucularının hepsi düzgün konuşabiliyor mu? Hayır. Kekeleyen, kelimeleri, hatta cümleleri tekrar eden gırla.
Ama o hanım bu sunucuları yere göğe koyamıyor, yani seyirciyi kör ve sağır sanıyor. Niye acaba?
Sonra bakıyoruz, TV’lerin 2’sinde mi, 3’ünde mi ne şarkı yarışması var. Romanlar mı, ikizler mi ne?
Baktılar ki, “Popstar Alaturka” prim yaptı, tutuldu, haydi biz de yapalım. Komedi gibi... Jüri üyesi olarak da Popstar Alaturka’dakileri taklit edelim olsun bitsin. Sonra bir TV’de botların pat küt patlatıldığı bir yarışma daha var. Adı, “Amiral Battı”. O da gösterdi ki, Acun Ilıcalı’nın sunduğu “Var mısın, yok musun?” programı bizatihi ilgi çekici olduğu için reyting yaptı.
Sonra bakıyorum, o da ne?
Bir programda Tamer Karadağlı’nın koltukta oturuşundan söz ediyorum. 72 milyonun karşısında böyle oturulur mu? Karadağlı’ya yakıştıramadım...
Şarkı yarışmalarından birinin sunucusu Armağan Çağlayan. Armağan’ın düzgün sayılacak giysilerinin altında çıplak ayakları görünmüyor mu?
Daha TV’lerde neler var neler... Bu yaz, özellikle bir akşam siz de kumandayı alın ele, basın düğmelere, bakın ne saçmalıklar göreceksiniz.