Önce Alman basınından bir haber: "Dışişleri Bakanı Joschka Fischer Türkiye'ye silah ve tank satışına karşı..."
Ve bu haber Ankara'nın "Tank talebimiz yok" demesine rağmen Alman resmi makamlarınca da doğrulanıyor.
Tesadüfe bakın ki bu haber ve resmi Alman açıklaması ajanslardan ulaştığı an başka bir açıklama da elimize geçiyor.
Almanya'daki "Türkiye Araştırmalar Merkezi" Direktörü Prof. Dr. Faruk Şen imzalı açıklamada da özetle şöyle deniyor:
"Almanya'da merkez sağ partiler, tıpkı yeni vatandaşlık yasasında takındıkları tutum gibi, olumsuz bir çaba içine girerek, Türkiye'nin tam üyeliğine 50 yıl - 75 yıl gibi anlamsız vadeler biçerek, ilişkileri torpilleme çabasına girmişlerdir. FDP Genel Sekreteri Guido Westerwelle'nin Türkiye'nin tam üyeliğini birkaç kuşak sonraya erteleyen yaklaşımı gibi, CDU'lu politikacı Friedbert Pflüger'in; Türkiye, Almanya'nın olumlu yaklaşımını hak etmemiştir, türünden sözleri de kaygı uyandırıcıdır. Hıristiyan din adamlarının, 'AB bir Hıristiyan birliğidir' türünden açıklamaları da esef vericidir."
* * *
ZEYNEL Lüle'nin yeni ve ilginç bir haberi de önceki gün çıktı.
Haberde Helmuth Kohl'ün 1996'da Washington'a rağmen Türkiye'yi AB'den nasıl dışladığı açıklanıyor:
"Washington 1996'da bir Kıbrıs planı yapar. Plan Türkiye ve Kıbrıs'a Lüksemburg'da adaylık statüsü verilmesine dayanıyor. Ancak Kohl, Bill Clinton'ın özel telefonu ve ısrarına rağmen Türkiye'ye AB kapısını açmıyor. Ve ABD'nin baskısına 'Burası onların çifliği değil' diyerek de tepki gösteriyor. Sonuçta Türkiye Lüksemburg'da AB'den dışlanmış oluyor."
Türkiye karşıtlığının yalnız Kohl'ün inhisarında olduğunu zannederdik ama öyle değilmiş. Onu da şimdi anlıyoruz.
* * *
TARİH boyunca Almanya Türkiye'nin en yakın dostu oldu. Omuz omuza savaşlara girildi... 3 milyon Türk vatandaşı Almanya'da yaşıyor, çalışıyor.
Almanya'da doğan Türkler 100 binleri aştı.
İhracatta, ithalatta Almanya Türkiye için en önemli yeri işgal ediyor. Türkiye'ye gelen turistin çoğu Alman...
Ama buna rağmen Almanya'nın son dönemlerdeki tutumunu anlamak güç. İktidarda da, muhalefette de değişmeyen politika; Türkiye karşıtlığı...
Kohl gitti Schröder geldi.
İşte onun Dışişleri Bakanı Fischer'in "Türkiye'ye silah satmayın" emri...
Oysa o Fischer daha on gün önce Türkiye'de krallar gibi ağırlandı. Türkiye gerçekleri kendisine anlatıldı.
O da anlamış gibi göründü...
Fischer'in Ankara'yı ziyareti sırasında verdiği olumlu izlenime uygun olarak çıkan haberler de çok iyimserdi:
"Almanya AB'yi ikna turunda", "Almanya Türkiye'nin AB'ye tam adaylığı konusunda düğmeye bastı", "Alman Başbakanı Gerhard Schröder'in özel temsilcisi Walter Leissner Keep, Köln zirvesinde Türkiye'ye karşı tavır koyan Yunanistan, İsveç ve İtalya'yı kapsayan ikna gezisine çıkacak" ve sonuçta Fischer'in Ankara ziyaretinin iyimser yorumu şu kısa cümleyle özetlenebilirdi:
Yeni sol koalisyonla birlikte Almanya'nın Türkiye'ye karşı politikasında önemli bir değişiklik görülüyor.
Bir gazetedeki başlık bu açıdan ilginçti: "Avrupa ile ilişkiler eski dosta emanet."
Ama, Prof. Faruk Şen'in duyurduğu, Almanya'da Türkiye aleyhindeki son durum ve de özellikle Fischer'in silah satımı konusundaki menfi tutumu, Bonn'nun Türkiye politikasında aslında pek de değişiklik olmadığını gösterdi.
Türkiye bir kez daha yanılmıştı...
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr