HADEP'li üç belediye başkanı mahkeme kararıyla serbest bırakıldı. Görevlerine de döndü.
Gözaltına almadaki, görevden almadaki sürat, serbest bırakmada da, göreve iadede de aynen görüldü.
Türkiye'de bu çift yönlü hız gibi bazı şeyleri anlamak güç. Ama bu güçlüğün adliyeye de, idareye de güveni sarstığı muhakkak.
Bu üç belediye başkanının gözaltına alınması iyi olmamıştı. Türkiye'de kurulması arzu edilen iç barışı zedeler bir manzara doğmuştu.
Ama bu zedelenme olayında bu belediye başkanlarının da payı yok sayılabilir mi?
Bingöl, Hakkari, Siirt, Batman, Van, Ağrı belediye başkanlarının bir süredir ortaklık kurup Diyarbakır Belediye Başkanı'nın etrafında adeta sanal bir kabine oluşturdukları gözlenmekteydi.
Diyarbakır Belediye Başkanı sanki başbakan, onlar da bakan...
Dış temaslar da bu görüntüyü güçlendiriyordu.
Türkiye'ye gelen bazı yabancı devlet temsilcilerinin, bakanların bu sanal oluşumu gerçek kabul ediyor, biliyor, onaylıyor gibi hareket etmeleri de olaya tuz biber ekiyordu.
Oysa Türkiye'nin üniter devlet olma durumunu görüntü olarak dahi değiştirmeye kimsenin gücünün yetmeyeceği de bir gerçek.
O zaman bu başkanlar ve partileri tarafından yapılması gereken, bu kopukluk izlenimini silecek şekilde davranmaktır, yanlıştan kaçınmaktır. Hiç olmazsa bundan sonra.
* * *
HADEP özel bir görüntü çiziyor.
Türkiye için politika üretmiyor, özellikle bir etnik grup için, bir bölge için politika üretmeyi yeğliyor.
Adeta devleti bir yana bırakan, hatta onun karşısında, Avrupa'ya yönelik, onu muhatap alan bir politika sürdürüyor. Siyasi merkez olarak Ankara'yı teğet geçerek, yok sayar gibi davranıyor.
HADEP, bir etnik grubun partisi imiş gibi görünüyor, teşhisi doğruysa bu şoven milliyetçilik, ırkçılık sayılmaz mı?
* * *
SONUNDA belediye başkanları serbest kaldı.
Şimdi, HADEP bir kitle partisi, HADEP'li belediye başkanları da Türkiye'nin herhangi bir ilindeki belediye başkanlarından farklı olmadıklarını, en azından böyle görmeyenlere göstermeliler.
Amaç bireysel haklar, insan hakları, hukukun üstünlüğü, demokrasi ise, insanca yaşamsa, gelir dağılımı adaletsizliğinin giderilmesi ise, bölgeler arası eşitsizliğin giderilmesi ise bu, 65 milyon için istenmeli, Türkiye'nin her yanı için savunulmalı...
* * *
TÜRKİYE'de HADEP'in bazı işlevlerini üstlenecek başka partiler yok mu?
Önceki gün kongresini yapan ÖDP, gerçek bir sol parti olduğunu savunuyor.
FP, İslami ilkelere önem veren bir parti ve geniş halk kitlelerinin hakkını savunduğunu söylüyor.
Merkez sağın DYP'si, ANAP'ı var.
Bu partilerde her kökenden Türk vatandaşları üye bulunuyor, aday oluyor, bakan, başbakan, cumhurbaşkanı oluyor.
Meclis'te olmasa da bir CHP var.
Özellikle Mesut Yılmaz son dönemde Güneydoğu'ya çok önem veriyor.
Tüm bu partilerin gündeminde az veya çok Güneydoğu var.
Bundan böyle bu konuyu daha çok gündemlerine almalılar, o bölgeyle de, o bölge insanıyla da ilgili, kapsamlı politikalar üretmeliler. Meydan yalnız HADEP'e ve onun yanlışlarına kalmasın isteniyorsa sorumluluk tüm partilere düşüyor.
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr