Doğan HEPER
TURGUT Özal 1990'da ortaya attığı günden beri Türkiye
"başkanlık sistemi"ni tartışıyor.
Özal'dan sonra bir ara tartışma durmuştu ama...
Cumhurbaşkanı Demirel'in konuyu canlandırmasıyla tekrar gündeme geldi.
Biz de aklımızın erdiği kadar bu konuda 8 yazı yazmışız.
Böyle giderse daha da yazacağımız anlaşılıyor.
Biz ilk günden beri, sistem değişecekse
"yarı başkanlık" olsun dedik.
Çünkü yarı başkanlık, başkanlık sisteminin kötü yanlarını dışlıyor, parlamenter sistemin iyi yanlarını kapsıyor...
Yani benzetme uyuyorsa,
"efradını cami, ağyarını mani", bir sistem yarı başkanlık.
Ama bu şu anlama da gelmiyor.
Bizim politikacılarımız yürürlükteki sistemleri iyi kullanıyor da sistemlerin bizatihi bünyesinde anormallikler var. Sistemler Türkiye'yi tıkıyor.
Hayır.
Türkiye dünyada pek çok ülkede çok da iyi işleyen sistemleri alıyor ve dejenere ediyor. Sonra da,
"sistemde iş yok değiştirelim" diyor.
İşte son sistemimiz;
parlamenter sistem. Onu beğenmeyen Cumhurbaşkanı Demirel de başkanlık sistemi istiyor. Oysa sistemin ne kabahati var? Parlamenter sistemi dejenere eden politikacılarımız değil mi?
O sistem en ileri demokrasilerde işliyor da bizde işlemiyorsa suç sistemde mi, onu kullanan daha doğrusu kullanamayan, işletemeyen politikacılarda mı?
Sayın Cumhurbaşkanı kusura bakmasın; demagoji gibi olacak ama, kendi dönemlerinde açılan 327 imam hatip okulu da parlamenter sistemin hatası mı?
* * *
TÜRKİYE istikrar istiyor. Kalkınmanın ve refahın birinci şartı bu.
Peki parlamenter sistem içinde istikrar sağlanamaz mı?
Sağlanır.
Seçim sistemini pek çok ileri demokraside olduğu gibi 2.5 partiyi ayakta tutar hale getirin, ülkede istikrar olsun.
Ama bu, parti ağası liderlerin işine gelmiyor.
"Küçük olsun benim olsun" diye önüne gelen parti imal ediyor.
Ne görüş farkı var, ne felsefe, ne ideoloji, ne de taban...
Ama olsun,
"bizim ayrı partimiz olsun."
Bu anlayışla istikrar sağlanır mı?
Ve bu anlayış nedeniyle seçim kanunu değiştirilemiyor ve bizde
"sistem yürümüyor" diyoruz.
Gerçekte sistemi yürür hale getirmek o parti ağası liderlerin işine gelmiyor.
Sistem, sistem gibi işler hale getirilse, bu liderler genel seçimde, padişah gibi, adayları kendileri tespit eder, istedikleri sırayla listelere yazar, bize de
"haydi sandığa at da parlamenter sistemin seçim şartı yerine getirilmiş olsun" deme cüretini gösterebilirler miydi?
* * *
DEMİREL başkanlığa karşı çıkanlara,
"Ya başkan ülkeyi sultan gibi idareye kalkışırsa" diye soranlara şu cevabı veriyor:
"Başkan yanlış şeyler yaparsa halk onu gemler. Kamuoyu rejime sahipse kamuoyunu hiçbir şeyin aşması mümkün değildir."
Gerçek böyle olsa parlamenter sistem de iyi işlerdi. Bugün olmayan kamuoyu o gün neden olsun?
* * *
CUMHURBAŞKANI Demirel
"Halkın yüzde 20'si siyasetçiye, yüzde 80'i askere güveniyorsa çok iyi düşünülmesi gerekir.
Hükümet çıkartamayan ve çözüm üretmeyen parlamento sıkıntı yaratır" diyor.
Çok da doğru söylüyor.
Ama bunlar neyin ifadesi; Sayın Demirel'in de içinde bulunduğu siyasetçilerin 50 yıldır sürdürdükleri başarısızlığın, değil mi?
50 yılda denenmeyen sistem mi kaldı?
Hepsini dejenere edip, sonra da
"beğenmiyoruz" diyen politikacıları halk nasıl beğensin, sevsin, güvensin?..
Halk Ahveş'in keçisi mi?
Yazara EmailD.Heper@milliyet.com.tr