Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Doğan HEPER

HÜKÜMET 75. gününü geçti.
Adettir, her yeni hükümete avans verilir. Bir süre izlenir. Sonra eleştiriler başlar.
Ama avans bitmeden de bazı şeyleri söylemek gerekebilir.
Bugün o gün.
Bu hükümet icraat hükümetiymiş gibi kalıcı işler, seçim hükümetiymiş gibi moral verici işler yapmak zorunda olan nevi şahsına münhasır bir hükümet olarak kuruldu.
Kuruluşunda genel bir sevinç vardı.
Bu sevinç halka moral verici, parlak, cilalı, pembe olaylarla sürdürülebilir.
Oysa bugüne kadar çiftçiye bol keseden verilen peşin taban fiyatlar dışında bu tip icraata pek de rastlanmadı!..
Oysa kuruluştaki sevincin sürmesi hızlı ve iç açıçı işlere bağlı.
Halkın umudu sönmemeli.
Konuşulanlar yalnız; zamlar, arpalıklar, Mercedes'ler, hallaç pamuğu gibi atılan kadrolar, yönetim kurullarına yerleştirilen dostlar, akrabalar, haram başbakanlık, helal başbakanlık olmamalı.
Günler çabuk geçiyor, avans bitmeden moral gelmeli.
* * *
ÇARE mi bilemem ama...
İngiltere'de Başbakan Tony Blair'in yaptığı bizde de faydalı olabilir gibi geliyor...
Yıllar süren bir aradan sonra yeniden iktidar olmayı başaran İşçi Partisi lideri Tony Blair uygulamaya koyduğu politikaların halk üzerinde yarattığı tepkiyi kontrol edecek, halkın nabzını tutmaya olanak verecek bir "oto - yoklama" mekanizması kuruyor.
Blair hükümeti bu amaçla "Halk Kurulu" adı ile yeni bir oluşumu hayata geçirmeye hazırlanıyor.
Söz konusu kurul, farklı toplumsal kesimlerden seçilmiş 5 bin kişilik bir denek gruptan meydana geliyor. Blair hükümeti işbaşına geldiğinden bu yana, uygulanan politikalara halkın tepkisinin ne olduğunu anlamak için, bu kurul aracılığı ile, kamuoyu araştırmaları türünden çalışmalar yapacak.
Siyasi gözlemciler, "Halk Kurulu" girişimini "İşçi Partisi'nin İngiliz siyasal yaşamına getirdiği modernleşme dalgasında en son gelişme" olarak tanımlıyorlar.
Evet halk ne diyor, ne istiyor, ne umuyor, ne buluyor?
İktidarlar için bunu öğrenmek önemli değil mi?
Her kafadan bir ses çıkan toplumumuzda, hem de objektif bir şekilde...
Yılmaz hükümeti de böyle bir kuruluştan istifade etmeli, yolunu ona göre çizmeli...
* * *
HALKIN görüşünü objektif kaynaklardan öğrenmek her siyasi parti için önemli.
Öyle olmasaydı Refahyol iktidarı kaybeder miydi?
Refah Partisi yıllar sonra elde ettiği başbakanlığı kaptırır mıydı?
Belki de halkın nabzını objektif bir şekilde yoklamayı beceremediği için Erbakan bu kaybın baş sorumlusu oldu.
Özellikle de, merkez sağ bir parti olabilecek Refah'ın bu çizgiden uzaklaştırılmasına göz yumduğu için.
Şu kadar dengeli Refah Partili varken Rize Milletvekili Şevki Yılmaz, Ankara Milletvekili Hasan Hüseyin Ceylan, Urfa Milletvekili Halil İbrahim Çelik'in, Sincan ve Kayseri belediye başkanlarının ve onlar gibilerin, o görüştekilerin ön plana çıkmalarına engel olamadığı için.
Onların çizdiği hırçın hatta küfürbaz, devletin temellerini bombalayan, gelecek için Refah'ın tek başına iktidarını düşünenlerin tüylerini diken diken eden bir imajın doğmasına izin verdiği için.
Karakolda doğru söyleyip mahkemede şaşan bu kişilerin eliyle Refah'ın yaptığı siyasi harakiriye seyirci kaldığı için.
Evet; en azından bu nedenlerle Erbakan, Refah iktidarının yıkılmasında baş sorumlu oldu...
Objektif, uyarıcı kuruluşlara Türkiye'de de ihtiyaç var. İktidarlar için de muhalefetler için de...
Olaylar bunu gösteriyor.



Yazara EmailD.Heper@milliyet.com.tr