Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İç içe geçmiş kıdemli kıdemsiz problemler şimdi birbirini tetikliyor. Bu da kaos ortamı yaratıyor.
Siyasi partiler iktidar olunca hemen yandaşlar yaratıyor.
O yandaş müteşebbisler de o siyasi gücün devamlı destekçisi oluyor.
Fasit daire veya kısır döngü...
Amiyane tabiriyle al gülüm ver gülüm.
Demokrasi için, yolsuzlukların önlenmesi için, ekonomik istikrar için bu fasit dairenin, bu çemberin kırılması lazım.
Ama nasıl?
Öncelikle; Seçim ve Partiler Yasası'nı değiştirerek.

Yıllardır ne bankalar salt bankacılık yapıyor ne de iş dünyası tümüyle üretim için yatırım.
Reel sektör denilip duruluyor, gerçek anlamda oran ne?
Bu yağma düzeninde her şeye rağmen gerçek yatırımcıların, üretimcilerin heykelini dikmek lazım.
Ne zaman ki, bankalar bankacılık yapar, işadamı da yatırım ve üretim, o zaman Türkiye kaostan kurtulacak demektir.
Ama bunun da birinci şartı; iktidarların kayırmadan, yandaş ekonomik güçler yaratmaktan vazgeçmeleridir.
İktidarların başarılı, gerçek işadamlarına karşı diğerlerini destekleyip haksız rekabet yaratmamaları gerekiyor. Reel sektörü, üretenleri, istihdam yaratanları, ihracat yapanları desteklemeleri gerekiyor.

Davos'ta Türkiye'nin yolsuzlukta dünya dördüncüsü olduğu ilan edildi.
Şimdi Allah için söyleyin.
Temeli, sakat bir; siyasetçi - yandaş ortaklığına dayanan sıhhatli demokrasi olur mu?
Olmazsa, bu rejimde yolsuzluklar önlenebilir mi?
Önlenemez. Ve bundan halk kadar, gerçek ve dürüst işadamları ekseriyeti ve ülke ekonomisi zarar görür, bugün olduğu gibi.
Aslında dün de böyleydi. Lockheed yolsuzluğunun bile iç yüzü bugüne kadar su yüzüne çıkartılamadı.

Kokuşmuşluğun temelinde siyasi sistem var ve bu sistem mikrop üretiyor. Kaosun da, yolsuzlukların da yaratıcısı o. Bu sistemde siyasete yatırım, ekonomik yatırım gibi algılanıyor. Öyleyse bu sistemi değiştirmenin yolunu bulmak lazım.
Bunun için de her şeyden önce siyasetçi üzerinde vatandaşın denetimini kurmak gerekiyor.
Bu yolda "iki turlu dar bölge seçim sistemi" çare olabilir.
Bir yanda iktidarların yarattığı, beslediği partiyle bütünleşmiş çevreler, öte yanda gelmesi, gitmesi yalnızca genel başkana bağlı, halkın tanımadan oy verdiği siyaset adamları, milletvekilleri, bakanlar.
Böyle demokraside gerçek denetim olmaz.
Böyle demokrasiden olsa olsa bugünkü Türkiye çıkar.
Yineleyelim; sistemin eksenine oturması için "iki turlu dar bölge" olumlu bir yoldur.