Dünyada böyle mi? Yani siyasiler birbiri aleyhine devamlı öyle şeyler söylüyorlar ki akıl almaz. Sokak çocukları bunu yapmaz.
Anlıyoruz, bu yol kolay. Böyle siyaset “kes yapıştır” gibi. Her gün say dök, olsun bitsin, sonra da lider denilsin, siyasetçi denilsin.
Hele grup toplantılarındaki atışmalar, sanki miting meydanı.
Hep kış, bahar havası yok. Halk devamlı galeyana getiriliyor.
***
Oysa bu memleketi düşünmek gerek. Bu konuşmalar vatandaşın tansiyonunu ne duruma getiriyor acaba?
Bu ülkenin ekonomik problemleri yok mu, 76 milyonun eğitim problemleri yok mu, sağlık problemleri yok mu, iş problemleri yok mu, geçim problemleri yok mu, mesken problemleri yok mu, çevre problemleri yok mu?
Var var var...
Peki, bunlarla kim uğraşacak?
Siyaset, bu problemleri çözmek için, halkın mutluluğu için yapılmaz mı? İyi hayat yetmez, daha iyi bir hayat...
Ama biz bu işlerin büyük bölümünü bürokrasi ve iş dünyası koalisyonuna bırakmışız, küfürleşip duruyoruz.
Olur mu?
Olmaz, olmamalı.
***
Dünyada siyasetin böyle kolay olmadığını, yapılmadığını zannederim.
Bizimkiler konuştu mu, özellikle ana muhalefet konuştu mu, plan, proje yok, yeni buluşlar, görüşler hak getire. “Halkı kaynaştırmak” onlar için ne demek, olmaz böyle şey.
Varsa yoksa birbirine veryansın. Her yapılana kötü de. Hiç mi iyi bir şey yok.
Yeter artık, bu millet bıktı.
Siyaset bu değil.
Biraz kendinize gelin.
***
Biz her zamanki gibi yine doğru bildiğimizi söyleyelim.
İnsanımız nedense siyasete atılınca genellikle saçmalıyor, pot kırıyor.
Yıllarca üniversitede saygın bir hoca olsa da siyasette görev alınca rakibine “Türkiye’nin şurasına gidemezsin, erkeksen git de görelim” anlamına gelir şekilde bağırıyor.
Oysa Türkiye’de birlik ve beraberliği, kardeşliği sağlamak için çalışmak siyasetçinin görevi değil mi?
Türkiye’nin bazı bölümlerini bazı vatandaşlara yasak sayan varsa bunlarla mücadele siyasetçinin sorumluluğunda değil mi?
Sizin yaptığınız bir bakıma bölücülük sayılmaz mı? Hayatınızda ortak kimlik arayışı yok mu?
Biri iktidarı kapmak için, öteki iktidarda kalmak için Türkiye’nin adeta bölünmesine alet oluyorlar.
Bu yakışır mı?
Ne olur, aklınızı başınıza toplayın.
***
Bir devletin çok önemli, hayati birkaç konusu, sorunu vardır. Ve bu konularda hangi partiden olursa olsun siyasetçiler anlaşır, uzlaşır ve tek vücut olur. Aynı ağızdan konuşur. Birlik, beraberlik gösterir. Bu konularda muhalefet olmaz.
Türkiye için şu an en önemli milli konu “bölünme”dir. Ama bizde bu bölünmede sorumsuz tavırları ve konuşmaları ile siyasetçilerimiz başrolü üstlenmiş gibiler. Onlar yüzünden kaynaşma olmuyor.
Yazıklar olsun.
BU RESİM
Sözün bittiği o an
Bu resim Milliyet’in tepesinde yayımlandı.
Dünya çapında bir fotoğraf sayılmaz mı?
Evet, öyle.
Kim ve hangi milletten olursanız olun bu resim gözünüzü yaşartır.
“İnsanlık öldü mü” lafı sanki bu resim için söylenmiştir.
Suriyeli küçük göçmen kız İstanbul’da ellerini ısıtabilmek için bir otobüsün egzoz gazından yararlanmaya çalışıyor.
Bu resmi gören yetkililer yok mu?
Nerdesiniz ey yetkililer!
Suriyelileri Türkiye’ya kabul eden siz değil misiniz?
Öyleyse onlar sizin sorumluluğunuz altında.
Oysa onlar özellikle İstanbul’un her semtinde sokaklarda vicdanları parçalar şekilde yaşamaya çalışıyorlar, çaresiz ve çoluk çocuk dileniyorlar. Acele bu insanlara sahip çıkın.
Alıp sokağa atmayın.
Türkiye’ye yakışanı yapın.
ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ...
- Bedelli çıktı.
Müjde, ama zengine.
- İran’da milyonlarca dilenci yakalandı.
Biz alışığız.
- Algı bilgilerle değiştirilmeli.
Bir kulağımızdan girip ötekinden çıktı bile.
- Yolsuzluğa karışan Bakan istifa etti.
Hemen sevinmeyin, biz de değil İspanya’da.
- “Yolsuzluk sık ve büyük sorun.”
Günaydın!
- “Demokraside yayın yasağı olmaz.”
Onun için bizde olur.