Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İstanbul'da, Marmara'ya bakan yerler tehlikeli.
Boğaz'a ve Karadeniz'e bakan yerlerse tehlikesiz veya çok çok az tehlikeli.
Prof. Dr. Ahmet Ercan'ı dinliyorum.
İstanbul'da depremde tehlikeli ve az tehlikeli yerleri, hoca sayıyor.
Tehlikesiz bölgelerin büyük bölümü şunlar:
Levent, 4. Levent, Sanayi Mahallesi, Mecidiyeköy, Gayrettepe, Beşiktaş, Maçka, Bebek, Sarıyer, Beykoz, Şile Çengelköy, Ümraniye, Dudullu güvenli yerler.
Üsküdar, Kadıköy daha az güvenli.
Güvensiz bölgelerse şunlar:
Tuzla, Dilovası, Kurbağalıdere, Zeytinburnu, Bakırköy kıyı şeridi, Ataköy, Florya, Avcılar, Küçükçekmece, Altınşehir, Yeşilköy kıyı şeridi, Kavaklı, Haramidere, Gürpınar, Büyükçekmece kıyı şeridi, Mimarsinan, Kumburgaz, Tekirdağ'a kadar kıyı şeridi.
Buraların, güvenlilik ve güvensizliği toprak yapısına, zemin yapısına bağlı.
Bu nedenle de kentsel planlama gerekiyor.
Oysa bizde ne toprak inceleniyor, ne de buna bağlı olarak kentsel planlama yapılıyor.
Bu yüzden de şehirlerin kaygan zeminlere doğru sorumsuzca ilerlemesine göz yumuluyor. Üstelik, genelde binalar o zemine uygun da yapılmıyor.
Efes, Afrodisyas, Lidya, Hattuşaş binlerce yıl önce hep sağlam zeminde, dağlarda kentleşmişler. Bugün Ankara'da, Hitit'in binaları duruyor. Gölcük'te apartmanlar yıkılıyor. Süleymaniye en büyük depremleri görmüş ama ayakta, İstanbul'da yeni binalar ise ölüm saçıyor.
Peki Mimar Sinan'ın Süleymaniye'si neden sağlam?
Mimar Sinan, Süleymaniye'yi yaparken ustalarına "Etrafına kuyular açın ki hem halk sudan istifade etsin, hem etraf sulanıp yeşillensin, hem de arazideki dip suyu alınmış olsun ki bizim camimiz sağlam kalsın" diyor.
Bugünse mümkün olsa müteahhitlerimiz denizin üstüne apartman inşa edecek.
Kontrol mercii belediyeler de "Oh ne güzel oldu" diyecek.
* * *
PROF. Ercan iki önemli tehlikeye daha dikkati çekiyor.
Kadıköy'de Fenerbahçe Stadı derenin içinde inşa edildiği için kuvvetli bir depremde ilk yıkılmaya aday yapılarımızdan biridir.
Bolu Tüneli'nin de oradan geçen kırık nedeniyle tehlikeli bölgede olduğu biliniyor. Eğer o bölgeyi, o kırığı aşacak bir yol izlenmediyse bir depremde tünelin kapanabileceği kuvvetli bir ihtimal olarak önümüzde duruyor.
Ve bir tavsiye:
Çukurda, dere yatağında ev yapma, evin kayalıkta olsun.
* * *
DEPREM olayı, depremin dışında bazı konuları da gündeme getirdi.
Önce; deprem, Sağlık Bakanımızın o mevkide kalmaması gerektiğini gösteriyor.
Sayın Osman Durmuş'un söylediklerini anlamak imkansız.
Bakan; bazı yabancı yardımları reddediyor, bazı hastanelere hasta yollanmayacağını söylüyor, yüzlerce kişiyi kurtaran AKUT'u, küçümsüyor, hatta haklarında suç duyurusunda bulunacağını açıklıyor. Orta Asya ve Kafkasya'dan yardıma koşan doktorları "görgülerini artırmaları için kabul ettiğini" söyleyerek misafir doktorlara hakaret ediyor.
Bunlar, bu felaket döneminde, acıları sarmaya yararlı girişimler ve sözlerse ben de "Bakan'ın o mevkide kalmaması"nı isteyen sözlerimi özür dileyerek geri alırım.
* * *
KAFALARI karıştıran bir şey var.
İzmit mi, Kocaeli mi?
Adapazarı mı, Sakarya mı?
İki yere dört isim, sebebi biliniyor ama kargaşa yaratıyor.
Herkes kendine göre istediği ismi kullanıyor.
Karar verelim, hepimiz aynı ismi, tek ismi kullanalım.
Mesela eskisi gibi; "İzmit" desek.
Mesela eskisi gibi; "Adapazarı" desek olmaz mı?




Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr