Doğan HEPER
TEPKİLER haklı.
Pazar günü kadınlara meslekleri sorulmadı.
Neden?
Türkiye'nin yarısı kadın, bazı illerimizde kadın nüfusu erkekten fazla.
Ve kadınlarımız artık çalışıyor. Yani meslek sahibi.
Bu açıdan da erkeklerden farkları yok.
Kazanıyorlar, aile bütçesine bazıları erkekten fazla katkıda bulunuyor.
Fakülteler kız öğrencilerle dolu.
Sınavlarda erkekleri de aşan bir başarı gösteriyorlar. Yurt dışına okumaya, mastıra, dil öğrenmeye gidenler arasında da kızlar ön sıralarda. Ve bu kızlar, kadınlar iş hayatlarında da, mesleklerinde de başarılı oluyorlar. Ülke kalkınmasına meslekleriyle katkıda bulunuyorlar.
Özellikle büyük şehirlerimizde erkek kadın farkı her açıdan sıfırlanmak üzere... O yolda kısa sürede çok mesafe alındı.
Güç oldu ama alındı.
Devlet İstatistik Enstitüsü herhalde bunun farkında değil.
Kadınlarımız haklı.
Erkeğin mesleği önemliyse kadınlarımızınkinin kayda geçirilmesi daha da önemli, çünkü sosyal gelişmenin, muasır medeniyet seviyesine ulaşmanın ölçüsü o cevaplardan çıkacak.
Ama olmadı.
Yıllarca süren hazırlıktan sonra yapılan sayım, önemli bir eksikle sakatlandı.
* * *
SAYIM işlerinin her yerde çok muntazam gittiği söylenemez.
Bizim eve sayımı yapacak iki genç memur sabah 09.30 - 10.00 arası geldi.
Ama sokağımızın karşı sırasına saat 16.00 olduğu halde sayım memurları daha gelmemişti.
Karşı komşum saat 17.00'ye doğru dayanamadı muhtara gitti.
Biz menekşe ekimiyle meşgulken sokağın başındaki komşum da bağırdı:
"Saat 17.00'yi geçti, bize hala gelmediler, siz sayıldınız mı?"
Evet, dedim.
Onu da bir telaş aldı.
Sonra telefonlar edildi.
Geç de olsa sokağın karşı sırasına da iki memur geldi.
Ama onlar bazı numaraları yazmakla görevliymişler, diğer komşular yine memursuz kaldı.
Menekşe ekimi bitti, içeri girdim. Daha sonrasını izleyemedim.
Dün sabah TV'lerin erken programlarını izleyince aksaklığın genel bir durum olduğunu öğrendim.
Bu hapis, bu kapı kapı dolaşıp yazmalar ve bu ilkellikten doğan aksaklıklar son olmalı.
Ve bilgisayar, bundan sonraki ilk sayımda kadınlarımızın mesleklerinden doğan değerlerini de teslim etmeli.
* * *
İSTANBUL'u bu pazar günkü şekliyle görmek benim için ürküntü vericiydi.
Çünkü; beğensek de, eleştirsek de İstanbul insanıyla İstanbul...
Boğaz Köprüsü'nden geçiyorum. Bir TV dizisinin tavla oynama sahnesi çekiliyor.
Galata Köprüsü'nden geçiyorum. Bir sanatçının klip çalışması var.
Kuşlar, kediler, köpekler caddelerde sere serpe.
Turistler film ve fotoğraf peşinde...
İstanbul'da hava güzel, boğazda manzara enfes, ama insansız şehir hayattan kopuk, bir tablodan farksız.
Rahat dolaşıyorum, seyrediyorum, içime sindiriyorum ama ben yine de cıvıl cıvıl, patırtılı, gürültülü, yaşayan İstanbul'u tercih ediyorum.
Yazara EmailD.Heper@milliyet.com.tr