8 Mart
"Dünya Kadınlar Günü" çeşitli etkinliklerle kutlandı.
Ben
"Kadınlar Günü" diye bir ayırımı anlayamıyorum.
Erkekler günü var mı?
Diyeceksiniz ki;
"günlerin hepsi zaten erkeklerin."Yok öyle şey.
Kadının erkekten, erkeğin kadından ne farkı var ki, ayrı günleri olsun.
"Gerçeği görmüyorsun, teorik konuşma, fiilen hatta bir bakıma hukuken kadın erkeğin hakimiyeti altında değil mi?" diyebilirsiniz.
Söyleyeceklerinizi, göstereceğiniz örnekleri ben de biliyorum. Hatta daha fazlasını ben de bulur, anlatırım.
Ama önemli olan bu ayırımcı olayları ve durumları tekrar ede ede ayırımcılığı yerleştirmek, sabitleştirmek, adeta insanları buna alıştırmak olmamalı, erkekle kadının hiç de farklı olmadığını, eşit olduklarını bir gün değil, her gün vurgulaya vurgulaya kafalara çakmalı. Kadınların önündeki engeller kaldırılmalı.
* * *
ANNELER Günü var, Sevgililer Günü var, bunlar kadınlara, annelere, eşlere sembolik de olsa daha çok sevgi ve saygı gösterme günleri. Aynen Babalar Günü'nde olduğu gibi. Ama Kadınlar Günü sanki o demode zenci - beyaz ayırımını akla getirmiyor mu?
Eğer toplumda yerleşen böyle bir ayırıma karşı saflarınızı belirtin dense, ben kadınlardan yana olurum. Tabii benim gibi pek çok koca da, baba da, kardeş de, oğul da...
Ama kadınların buna ihtiyacı olmamalı.
* * *
KADIN, adı
"ev kadını" da olsa, bugün erkekten fazla çalışıyor. Hem evi çekip çeviriyor, ev işi yapıyor. Hem çocuklara bakıyor, onları yetiştiriyor. Birçok yerde tarlaya da gidiyor, odun da topluyor, el sanatlarıyla evin gelirine katkıda da bulunuyor.
Yani bir bakıma erkekten daha erkek.
Çalışan kadın da, hem beynini, hem gücünü kullanıyor, erkeğe eşit gelir sağlıyor, mesai bitince yorgun argın evdeki işlere koşuyor.
Türkiye'de her alanda kadın var.
Bulundukları yerlerde erkeklerin onlara hiçbir üstünlüğü de yok.
Olsa olsa, gelenekler, fosilleşmiş anlayışlar, topluma yerleşmiş yanlış kanaatler kadınları çekingen yapıyor.
O çekingenliği yırtma becerisini göstermek de yine kadınlara düşüyor.
Çünkü kadın - erkek eşitliği erkeklerin bir lütuf değil.
* * *
BU 8 Mart gününün bir talihsizliği de Bergamalı kadınların Anıtkabir'e sokulmaması oldu.
Aslında bu Bergamalılar sosyolojik bir vakıa. Uzun uzun incelemeye değer. Pek çok olayda, Bergama dışındaki şehirlerde bile gösteriye kalkabiliyorlar. İşlerini güçlerini, evlerini bırakıp ses getiren vurucu etkinlikler yapabiliyorlar.
Kadınlar Günü'nde şalvarlarıyla Atatürk'ün huzuruna gelince geri çevrilmişler.
Herhalde geri çevrilme nedenleri şalvar olamaz.
Bir yere girmenin belli bir adabı, şekli, kuralı varsa da Bergamalı kadınların da, Anadolu'nun pek çok bölgesinde olduğu gibi yerleşmiş, geleneksel giysisi olan şalvar herhalde kural dışı sayılamaz.
Olsa olsa, Bergamalıların
"seyyar protesto timi" halini almış olmaları, ziyaret amacının gösteri olabileceği izlenimini verdiğinden, kendilerine engel olunmuştur.
Ben olsam engel olmazdım.
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr