ABD, Irak için Türkiye'den asker istesin mi istiyoruz, istemesin mi istiyoruz!..
Hani o sık sık tekrar ettiğimiz fıkradaki gibi "madem sonunda biz asker yollayacaktık, peki bu b...u niye yedik?"
Hatalar çok yönlü, daha doğrusu çok kaynaklı.
Her şeyden önce Ankara'da savaşa asker yollama gibi hayati bir konuda bile konsensüs yok. Eskiden milli menfaatler söz konusu olunca birlik, beraberlikten söz edilirdi. Şimdi söz konusu olan Irak'ta savaş ama iktidarın içinde bile bütünlük yok. Cumhurbaşkanı'nın, ordunun görüşü belli değil, muhalefet konulara seçim yatırımı açısından bakıyor. Bazı çevreler de, "her şeyi söylemek serbest ama aklı olan hiçbir şey söylemez" ilkesizliği doğrultusunda hareket ediyor. Vatandaş şaşkın...
***
ORDULAR savaşmak için vardır.
Türkiye 800 bin kişilik ordusuyla Avrupa'nın en güçlü, en eğitimli, en cesur askeri gücüne sahiptir. Ve halkımız hep orduyla iftihar etmiştir. Bu açıdan bakınca Süleymaniye olayının Türk halkının moralini yıktığını söylemek yanlış olmaz.
"Savaş gücümüzün en eğitimli parçalarından biri Süleymaniye'de tek kurşun atmadan esir düştü" haberi vatandaşın başından aşağı dökülen kaynar su etkisi yapmıştır.
ABD yarattığı Süleymaniye olayı ile hem Türkiye'ye "sen buralara karışma" ihtarında bulunmuş, hem Kerküklü Türklere, "Türkiye'ye güvenmeyin" mesajı vermiş, hem Kürtlere göz kırpmış, hem de PKK'ya "artık buralarda benim borum öter" demek istemiştir.
***
TÜRK askerine birkaç ay önce Kuzey Irak'ta öngörülen rol, prestijli ve Türkiye'nin güvenlik amaçlarına uygun bir rol iken bugün önerilen kaostur.
Şiiler hem güneyde hem Bağdat'ta ABD aleyhinde gösteriler yapıyor, bir yandan da ordu kuruyor. Orta Irak'ta gerilla savaşı ve suikastlar sürüyor.
Washington yeni ABD birlikleri getirmektense Türk askerine bu tehlikeli bölgede görev yeri gösteriyor. Ve Başkan Bush sanki Ankara'daki bazı muhalif sesleri duymuş gibi "Irak'a asker göndermek için yeni bir BM kararına ihtiyaç yok" diyor.
BM kararına ihtiyaç yok ama, TBMM'nin kararına gerek var. O karar da bu Meclis'ten çıkmaz gibi görünüyor.
***
TÜRKİYE üç dört ay önceye göre daha kritik bir durumda. Ankara yanlış politika izleyerek ABD ile ilişkileri bozdu, şimdi de durumu düzelteyim derken, adeta kendi oyunu ile tuş oluyor.
Anayasa Mahkemesi, Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi için iptal kararı verdi.
İlk taksiti zamanında yatıran dürüst vatandaş, iptale rağmen parasını geri alamıyor.
Ama vergiye boş verip ilk taksiti yatırmayanlara bu miktar kar kalıyor.
Hukuk devleti buysa, ben hukuk devletine karşıyım.
Hak, hukuk, adalet. Bu kelimeler anlam erozyonuna uğradı, içeriği boşaldı. "Adalet mülkün, yani devletin temelidir" sözü uzun süredir boş laf. Çünkü yıllardır Türkiye'ye hırsızlar, soyguncular, hortumcular ve işbirlikçileri hakim. Ve bunlara bir şey yapılamıyor. Çünkü devlette onları koruyan, kollayanlar var.
İşte, Meclis Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu 25 eski bakan için soruşturma istedi.
Bu acı durumu hep beraber izliyoruz. Başbakan Yardımcısı da bu çarpıklığa parmak basıyor.
Abdüllatif Şener, "Hortumcu patronlara 850 dava açıldı, ama tahsilat yapılamıyor. Üstelik bu hortumcuların hepsi dışarıda" diyor.
Başbakan Yardımcısı'nın şikayete hakkı yok.
Hortumcu ve işbirlikçi için hapis cezası gerekiyorsa bunu AKP gerçekleştirecek değil mi?
Uday ve Kusay'ın öldürülmesi Irak'taki direnişi yavaşlatır mı, hızlandırır mı?
Saddam'ı ve oğullarını Irak'ta sevmeyenler olduğu kadar sevenlerin de bulunduğu biliniyor. Bunların intikam duygusu, Saddam'ın tahrikleriyle birleşirse Irak'ta ABD'nin işinin daha da zorlaşacağını tahmin güç olmaz.
Burada Irak halkının büyük bölümünün tepkisini körükleyecek bir durumda, savaşın başından beri Bağdat'a ihanet eden Talabani'nin şimdi de bu ikili ölümde ihbarcı durumunda olması.
Irak'a asker yollama ihtimali olduğu için durum Türkiye'yi de yakından ilgilendiriyor.
Tehlikenin büyüdüğü inkar edilemez.
Kumkapı - Sarayburnu arasında o güzel görüntüyü kapatan trotuvardaki çit bitkilerinin boyu kısaltılmalı...
Emirgan'da donla denize girenlere mayo dağıtılmalı...
Arkasında boş alan varken, trotuvarı kapatan otobüs durakları geriye çekilmeli...
Zincirlikuyu Mezarlığı'na yapılan o büyük kapının üzerindeki moral bozucu yazı kaldırılmalı...
İstiklal Caddesi'ndeki ağaçların dibi çöplük olmaktan kurtarılmalı...
Fatih Sultan Köprüsü gişelerinin beton ve demir aksamı boyanmalı...