Deprem felaketine uğrayan bölgemizin boyu 400 kilometre, eni 150 kilometre. Bu alanda 20 milyon kişi yaşıyor.
Bu coğrafya aşağı yukarı iki Belçika'ya eşit.
Ölçüler, felaketin büyüklüğünü açık seçik göstermiyor mu?
* * *
MEDYA felaketten önce nasıl uyarı görevini hiç aksatmadan yaptıysa, deprem felaketinden sonra da kamuoyunu bilgilendirme, gerçekleri duyurma görevini dört dörtlük yerine getirdi.
Türk medyası şimdi de elbirliği ile felaketin açtığı yaraların sarılması için üzerine düşen öncülük görevini yapıyor.
"Bir tuğla da siz koyun" kampanyası bunun için başlatıldı.
Bu bir yeniden inşa hareketidir ve vatandaşlarımızın, kurumlarımızın bu sınavdan yüzlerinin akıyla çıkacakları muhakkaktır.
Bugün 250 bine yakın vatandaşımız deprem bölgesinde açıkta.
Onları konuta, okula, hastaneye kavuşturmak, tek tek bu tuğlaların üst üste konulmasıyla sağlanmış olacak.
Ve toplanan paralar bu amaca yöneltilirken, nereden ne geldiği, tek kuruşun nereye harcandığı devamlı halkımıza duyurulacak, hesabı verilecek.
Bu hayırlı ve onurlu vatandaşlık görevinin şerefi sizlere ait olacak.
Hep beraber görev başına.
* * *
MEDYA yıllardır doğabilecek felaketlere karşı uyarı görevini yaptığı halde, bu uyarılara aldıran çıkmadı.
Biz de bir medya mensubu olarak bize düşen uyarı görevini, somut örnekleri de kapsayan onlarca yazı ile yerine getirmeye çalıştık:
Amaç halkın sorunlarının çözümü, şikayetlerinin giderilmesi ise Türkiye'de bununla görevli, seçilmiş, atanmış çok makam var.Muhtarlar var, kaymakamlar var, semt karakolları var, il emniyet müdürleri var, ilçe belediye başkanları var, anakent belediye başkanları var, valiler var, savcılar var...
Kaçak inşaatlar gözümüzün önünde. 60 metrekarelik evler 400 metrekarelik salonlu ticari binalara dönüşmüş, yetkililer görmüyor mu?
Siz hiç mahalle arasında dolaşan, sorunları yerinde inceleyen, şikayet dinleyen muhtar, kaymakam, belediye başkanı gördünüz mü? Hatta belediye zabıta müdürü gördünüz mü?
Yazılanı, çizileni ihbar kabul eden pek fazla savcıya da herhalde rastlamadınız. (4 Ocak 1998)
* * *
BIRAKIN bu küçük boy, orta boy yöneticileri.
Büyükler ne yaptı yıllardır?
Felaketler hazırlanırken cumhurbaşkanları, başbakanlar, bakanlar neredeydi?
İstanbul'daki yapıların yüzde 65'i kaçak inşa edilirken
"Fırat kenarında kaybolan kuzudan bile, Hazreti Ömer gibi kendisini sorumlu sayan" Sayın Cumhurbaşkanı Demirel;
"Olur mu böyle şey" dedi mi? El koydu mu?
Başbakanlar, bakanlar ne yaptı, üst üste gecekondu afları, imar afları çıkartarak kaçak yapıyı, çürük yapıyı onlar teşvik etmediler mi?
Balık baştan kokar.
Ya medyanın halk adına yaptığı uyarılara kulak verenler çıkacak ya da bu çarpık sistem ve onu kullananlar değişecek...
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr