GAZETECİLİĞİN ilkelerinden birincisi doğruluktur ve bu açıdan da gazetecilik kadar denetime tabi bir başka meslek herhalde yoktur.
Her kelimeniz, her cümleniz milyonlarca göz ve beyin tarafından süzgeçten geçirilir; bunlardan bir bölümü gıyabınızda tartışsa, eleştirse bile, bir bölümü açar telefonu, geçer faksı, basar İnternet'in tuşuna, ya sizi teşvik eder, tebrik eder ödüllendirir, ya da veryansın eder.
Hepsi muhteremdir.
Onlar olmazsa gazeteci de olmaz.
Gazeteci ile okuyucu bir bütündür, bir paranın iki yüzü gibi...
Bir okuyucunun mektubu bunları hatırlattı.
Bir tatil arifesinde bu köşede şunları söylemişiz:
"Güzel şey tembellik.
Yapabilene...
Özlemimdir.
Şöyle etrafı alabildiğince açık yemyeşil bir büyük bahçede, şezlonga kurulayım. Yakıcı güneş göğsümden girsin sırtımdan çıksın.
Etrafta ağustosböceklerinin, küçük kuşların seslerinden, horoz ötüşünden başka bir şey olmasın. Yalnız, arada sırada ve uzaktan uzağa köpek havlaması, inek böğürmesi ve eşek anırması duyulabilsin.
Hafif, çok hafif, sıcak bir rüzgar zaman zaman yüzümü öpsün...
Yanıbaşımdaki küçük sehpada soğuk, buz gibi bir içecek olsun.
Rüyadaymış gibi, yavaş yavaş gözkapaklarım aralansın, güneş hüzmelerinin arasından etrafa bakayım. Yeşilin sonsuzluğunu, çimenin kokusunu, güneşin buğusunu içime çekeyim...
Hayali bile şahane...
Var mı tembellik gibisi..."
* * *
ANTALYA'dan bir okuyucum; Y. Makine Mühendisi Erdoğan Öztürk'ten bu yazı nedeniyle gelen, dört fotoğrafın da ekli olduğu mektubu saklamışım. Öztürk tabiatı yaşama özlemim için bakın nasıl yardımcı olmaya çalışıyor:
"Yazınızı okuyunca ekte fotoğrafları gönderdiğim yerde ev sahibi olmanıza önayak olabileceğimi düşündüm.
Fotoğraflarda görünen bahse konu yer Finike şehir merkezine sadece 2.5 km. ve denize 1 km. uzaklıkta. Derenin kenarları kısmen sazlık olup orta kısmı açık ve suyu halihazırda içilebilecek temizliktedir. Çünkü hemen arkasında 3 km. kadar uzaktaki dağın altından çıkmakta ve henüz meskun olmayan bir bölgeden geçerek denize ulaşmakta. Evimizin önüne bağlayabileceğimiz motorlu sandalımızla denize ulaşıp, balık avlayıp, deniz gezintisi yapılabilir. Ayrıca derede yılanbalığı, levrek, kefal gibi balıklar avlayabilirsiniz.
Bunun yanında yazınızda özlemle belirttiğiniz hayvan seslerinin tümünü duyabilirsiniz.
Kemer'in doğusunda kalan bu bölgede konaklama turizmi çok az olduğundan sahil çok sakin ve temiz olduğu gibi çevrede de çok sayıda görülmeye değer tarihi ve coğrafi güzellikler mevcut."
Başka söze gerek var mı?
Sizi anlayan okuyucular, okuyucuyu anlayan, onlarla yaşayan gazeteciler.
İşte bu mesleğin zevkli yanı bu.
* * *
BAKIN o eski mektuplar arasında bir de o günlerde Başbakan olan DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'inkine rastladım.
Çiller başbakan olarak Milliyet için bakın ne diyor:
"Sahip olduğu ilkelerden ödün vermeden, doğru haber ve yorumlarıyla Türk basınında önemli bir yeri olan gazetenizin kuruluş yıldönümünü içtenlikle kutlar, Milliyet ailesinin fertlerine başarı dileklerimle sevgi ve saygılarımı sunarım."
Bu da bir başbakanın özellikle de Milliyet'in doğruluk ilkesine bağlılığını vurgulaması bakımından ilginç değil mi?
Doğruluk; okuyucu ile saf, temiz, artniyetsiz, çıkarsız ilişkinin başka yolu yok, okuyucu kim olursa olsun.
Yazara E-Posta: d.heper@milliyet.com.tr