Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Atatürk "modern Türkiye" demektir. Gerisi boş laf. Harf devrimi, kıyafet devrimi, laiklik, kadın hakları, eğitimin halka indirilmesi, Batı'da olanın Türkiye'de de olması bunlar Atatürk'ün gerçekleşen rüyası değil mi?
Bugün bile bunları modern Türkiye için kâfi görmeyip daha başkalarını eklemiyor muyuz? Ama yolu o açtı.
* * *
"O diktatördü."
O kelime bugün yakışıksız bulunabilir, yerine başka bir kelime konulabilir. Ama şu soru da hemen peşinden gelmeyecek midir?
Dünya çapındaki devrimlerin beş yıla sığdırılması peki nasıl olacaktı?
Hem o yıllar dünya savaşı arifesi, yani dünyanın kaynadığı yıllar, hem de Türk halkının yalnız yüzde 10'u okuryazar.
Siz ister diktatör deyin, ister başka bir şey bu "devrim"ler kısa bir süreye nasıl sığdırılabilirdi, gerçekleştirilebilirdi, onu anlatır mısınız?
Bakın "devrim" diyoruz, devrim...
* * *
"O yalnızdı."
Niye yalnız olsun. Yalnız bir adam onun yaptıklarını yapabilir mi?
"O kadar yalnızdı ki adeta 52 yaşında emekli olmuştu."
Peki, 52 yaşında emekli olmuştu da "Hatay, Suriye'ye gidiyor" denilince nasıl çizmelerini giyip oraya doğru yürümüştü.
Olmadı, önce şunu söyleyelim, onun fikri yalnızlığı hiç olmadı.
* * *
"İçerdi..."
Sofrası açık oturum gibiydi.
Anlatıyorlar.
O sarhoş olmaz ve pek çok kez sabaha kadar konuşulanları dinler, o da konuşurdu. Konuşanlar sıradan kişiler değildi.
O okuduğu, Fransızca kitaplardaki bilgileri de ortaya döker, tartışırdı.
Bunda ne var?
* * *
Ben, Mustafa filmine 2 kızımla beraber gittim, gördüm.
Ve filmi görmeden yazmaya gönlüm razı olmadı.
İletişim fakültesindeki öğrencilerime yıllardır "Ukala olun" derim ama bu ukalalık bilgiye dayanan ukalalıktır. İçi boş değildir, olmamalıdır.
Yani filmi görmeden konuşmayın, ahkâm kesmeyin...
* * *
Can Dündar dokümanter tarafı ağırlıklı bir film yapmış.
Bu filmle, Can Dündar'ın gözünden Atatürk'ü görüyoruz. Daha doğrusu, onun algıladığı Atatürk bu. Teferruata önem veren bir bakış açısı...
Bir de başkalarının kafasındaki Atatürk var. Bu Atatürk'le, Can Dündar'ın zaaflarını da göstermek istediği Atatürk'ü ben zihnimde birleştiriyorum ve Atatürk'ün zayıfladığını düşünemiyorum. İnsandır, tabii zaafları da olacaktır.
Ama benim gözümde Atatürk yine "modern Türkiye"dir. Devrimlere o başlamış ve demokrasinin yolunu o açmıştır.
Oysa bu sentezi çocuk beyinler yapamaz. Onlar Can Dündar'ın filminde gösterdiği teferruata takılıp kalabilirler. Ezik Mustafa'yı, esas Atatürk zannedebilirler.
Asıl Atatürk, tekrar edelim "modern Türkiye"dir. O işgal altındaki topraklardan "modern Türkiye"yi yaratan dâhidir.

Haberin Devamı

GAZETE BAŞLIKLARI!
- Kenya, 4 Kasım'ı Obama seçildiği için "ulusal bayram" ilan etti. nVan da...
- Aliyev: Dağlık Karabağ için çabalarınıza teşekkürler. n Öyleyse Moskova'ya niye gittiniz?
- TOKİ Kayabaşı satışına başlıyor. n Kayabaşı nere ki?..
- Hükümet 6.8 milyon ton bedava kömür dağıttı. n Kimin parasıyla?

Haberin Devamı

Sorun buysa çözüm ne?
"Kürt sorunu" diyenlere sorulur.
Nedir bu sorun, bu başlığın altını madde madde doldursanıza.
"Kürt sorunu çözümlenmeli." Peki nedir istenilenler?
Kürtçe ders mi, konuşma mı, Kürtçe TV mi, gazete mi, anayasa değişikliği ise hangi maddelerin girmesi, hangilerinin çıkması, toprakların 25 devlete bölünmesi mi, iki devlet mi, federasyon mu, bağımsızlık mı, büyük Kürdistan'ın kuzeyi olmak mı?
Nedir istenen?..
Açık sözlülük yok.
Söyleyelim de hapse mi girelim, demeyin. Zaten TV'lerde, köşe yazılarında bölük pörçük söyleniyor, yazılıyor.
Şöyle derli toplu ve açık seçik, amiyane tabirle "erkekçe" yazın da okuyup herkes öğrensin, bizde öğrenelim, olmaz mı?

Haberin Devamı

CHP YOK
Güneydoğu, 3 görüş

İki zıt görüş ve bir orta yol var.
Görüşlerden birincisi şu:
Kürt sorunu yoktur, Kürtçü sorunu, yani bölücülük sorunu vardır. Böyle olmasa 15 Ağustos'u bazıları bayram ilan eder miydi? Dağıtılan büyük Kürdistan haritası da bunu göstermiyor mu?
6 yıl önce, "Kürt sorunu benim sorunumdur" diyen Başbakan Erdoğan şimdi gerçeği gördü, problemi anladı ve tek millet, tek devlet, tek bayrak ve tek vatan, dedi.
İkinci görüş sahipleri Başbakan Erdoğan'ı suçluyor.
Başbakan'a "Diyarbakır'ı al" dendi, o da buna kapıldı. Mahalli seçimler öncesi Diyarbakır, daha doğrusu Güneydoğu bir Kürt-Türk, yani hükümet-PKK savaşı halini aldı.
Bizzat ilhak-ı hak savunuluyorsa bu çok tehlikelidir. Ve bunu pompalı tüfekli vatandaşı koruyarak Başbakan yapıyor.
Orta yol. Bu yolu savunanlardan biri de Dengir Mir Mehmet.
O diyor ki: "Siyaset biraz da cesaret işidir. DTP'li arkadaşların da şiddeti reddedeceğine inanmak istiyorum. Güneydoğu sorunu şiddetle çözümlenemez.. Ama tabanı tatmin meselesi de göz ardı edilmemeli."
Üç görüşü de gördünüz.
Güneydoğulu vatandaşın da yüzde 70'i çatışma istemediğini, şiddet istemediğini seçimlerde gösterdi. Oyunu AKP'ye verdi, DTP'ye vermedi.
Peki, CHP bu denklemin neresinde?
Sosyal demokrat olarak CHP'nin Güneydoğu'daki seçmene daha yakın olması lazım değil mi?
Ama erken seçime şunun şurasında bir şey kalmadığı halde Güneydoğu için CHP'den söz eden yok. Acı değil mi?

YURTTA
Kızın ırzına geçildi

York Düşesi Ferguson, İstanbul ve Ankara'da özürlü çocukların kaldığı yurtlarda çekim yaptı, Türkiye ayağa kalktı...
Ferguson'un "gizli niyeti", "misyonu" var mıydı, yok muydu o başka konu. Beni önce ilgilendiren, aileler. Sakat çocuklarından utandıkları için onları bu yurtlara bıraktıkları söyleniyor. Olur mu? İnsan kendi yavrusundan utanır, onu terk eder mi? Benim bunu aklım almadı.
Aklımın almadığı bir şey daha var. O da Bakan Nimet Çubukçu'nun sözleri: "Yurttaki çocuğun elini Düşes bağlamış olabilir. Düşes'e eşlik eden gönüllüler bağlı çocuk görmediklerini söylüyorlar."
Bakan, herhalde, 3 ay önce bu yurtlarda bakıcılıktan emekli olan kadının söylediklerini duymadı. Emekli kadın bakıcı ne diyor: "Çocuklara iyi bakılmıyor. Bu sakat çocuklar bilinsin ki yalan söylemez... Bize teftiş var, genel müdür gelecek dendi mi günler önce temizlik yapar, görüşe hazır olurduk. Gelenlere iyi yerleri gösterilirdi, onlar da memnun ayrılırdı. Bizim yurtta sakat bir küçük kızın ırzına bile geçildi. Onun doğan çocuğu bir yurda, anne olan kız da başka bir yurda gönderildi. Irza geçen, yurtta görevliydi."
Emekli kadın bakıcı bunları TV'de anlattı. Bakan da dinlemiştir.
Düşes Ferguson bu yurtlardaki bazı yolsuzlukların meydana çıkmasına vesile olduysa Bakan da biz de memnun olmalıyız.