Doğan Heper
BİR - iki ay önceyi hatırlayın.
Hergün, her an müdahale bekleniyordu.
Politikacılar söylüyor, medya tekrar ediyordu.
O tehlikeli ortama gelişe neden olan sebepler vardı.
O sebepleri yaratanlar vardı.
Herkesin daha bir - iki ay önce yaşadığı durumdu bu...
O nedenle değil mi ki
"iki bin yılına kadar iktidardayız" diyen Refahyol'un iddialı başbakanı istifasını verdi.
Çiller gönlündeki başbakanlığı kaybetti.
* * *
ŞİMDİ söylenenlere, eleştirilere bakınca insan hayret ediyor.
Sanki bu bir - iki ay öncesi hiç yaşanmamış sayılıyor.
Türkiye'nin bugün sivil bir yönetimle ince bir köprüden geçmekte olduğu görülmüyor, görülmek istenmiyor.
Sivil yönetimin başarısı için değil yıkımı için çalışılıyor.
Daha iktidara geleli birkaç günü geçmemişken en ağır kelimelerle bu hükümet mahkum edilmek isteniyor.
* * *
İKTİDARDA iyi not alamayan Çiller, muhalefette de sınıfta kalmaya aday...
Zaten öyle olmasaydı; A takımı, B takımı diye bölünen DYP'den bu kadar fire verilir miydi?
Kaçağın nedeni Çiller değilse nedir?
Eleştirilecek olanlarsa ayrılanlar değil kalanlardır.
Bu kadar başarısız bir genel başkana hala payandalık yaptıkları için.
Tutumlarıyla merkez sağı her geçen gün yıprattıkları, bütünleşmesini engelledikleri için.
* * *
UCUZ kahramanlık peşinde olan Çiller kendisini Menderes'e benzetmeye de çalışıyor.
Bu da gösteriyor ki Çiller'in yakın siyasi tarih bilgisi gerçekten eksik.
Menderes tüm kusurlarına, hatalarına rağmen Türkiye'de devir açmış bir politikacıydı. Benzeri az yetişir bir devlet adamıydı.
Menderes'in Yassıada'da aleyhindeki ilk dava
"bebek davası" idi. Eğer Çiller'le benzerliği olsaydı o dava
"mal varlığı davası" olurdu.
Bu bile farkı göstermiyor mu?
Türkiye'yi uçurumun kenarına getirenlerin, Erbakan ve Çiller'in şimdi Çankaya dahil ülkenin önemli müesseselerini topa tutmasının hikmetini anlamak zor.
"En iyi savunma hücumdur" taktiği güdüyorlarsa, onun işe yarayıp yaramadığını yakında göreceğiz.
* * *
REFAHYOL'un umudu CHP ve Baykal'da.
Abdülkadir Aksu, Deniz Baykal'a gensoru çağrısında bulunuyor.
Oysa Baykal, bu hükümeti hangi şartlarla, hangi isteklerle desteklemişti.
1) 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitim.
2) Dokunulmazlıklar.
3) Haysiyetli dış politika.
Şimdi üç, beş günlük Yılmaz hükümetinin icraatına bakıyoruz.
Önce, imkansız gibi görülen 8 yıllık eğitim yoluna girdi.
Dış politikada hızla mesafe alınıyor. Kıbrıs konusu, Avrupa Birliği ile ilişkiler ameliyat masasına yatırıldı. Daha sonrası Avrupa Birliği'ne basamak diye kabullendiğimiz, ama bugün bu kanının yanlış olduğunu gözlediğimiz Gümrük Birliği ele alındı.
ABD Dışişleri sözcüsü Nicholas Burns, son basın toplantısında giden ve gelen hükümeti mukayese etti.
Çıkan sonuç, Erbakan hükümetinin ABD'ye güven vermediği, yenisinin verdiği yolunda oldu.
Bu da ABD ile ilişkilerindeki olumlu değişimin işareti değil mi?
Bu işaretin maddi sonucu ise ABD'nin el koyduğu firkateynlerimize geçit vermesi oldu.
Bunlar da gösteriyor ki Baykal'ın destek karşılığında Yılmaz hükümetinden bekledikleri de yerine getiriliyor.
Üstelik bu hükümet güvenoyu alalı daha 13 gün oldu.
Bu da unutulmamalı.
Yazara EmailD.Heper@milliyet.com.tr