Kimsenin özel hayatı bir başkasını ilgilendirmez.
Ama Merve Kavakçı'nın özel hayatı ilgilendiriyor.
Çünkü o hayat, Türkiye Cumhuriyeti'nde siyasal bir sonuç doğuracak.
70 yılın sonunda Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne başörtüsü ile girilebilir mi, girilmez mi, bir sonuca varılmış olacak.
Olaya böyle bakınca, bu konudaki tartışmalarda uzun lafın kısası, şu sorunun cevabı olmalı.
Meclis'e başörtüsüyle girilmesine taraftar mısınız, değil misiniz, onu söyleyin. Evet; bunun cevabı en çok iki kelime...
Ben değilim.
Ya siz?...
Merve Kavakçı nikahında
"türban üstü şapka" giymiş; böylece acaba bir nevi Doğu - Batı sentezini mi savunuyor?
Veya; Türkiye'ye özgü bir moderleşme projesinin öncülüğünü mü yapıyor?
Ya da
Atatürk'ün kıyafet devrimine karşı değilim ama bunu kendi kültürümle birleştiriyorum" demek mi istiyor?
Bunlardan kime ne? Eğer Merve Kavakçı, Meclis'e türbanla girmek isteyen bir hanım olmasaydı onun kıyafeti kimi neden ilgilendirecekti ki?
Kavakçı'nın o birkaç karışlık bezi, laiklik karşıtı bir siyasi görüşün hakimiyetini simgeleştiren bir bayrak olarak Meclis'e sokulmak istenmiş olmasaydı kimi ilgilendirir?
Annelerimizin, anneannelerimizin başındaki masum ve saygıdeğer o başörtüsü Merve'de siyasallaşınca özelliğini değiştiriyor. Merve'nin hayatı da özel hayat olmaktan çıkıyor.
Bazıları başörtüsüne siyasal sembol olarak çok büyük önem veriyorlar.
Ve o önem nedeniyle Merve Kavakçı'yı yıldırım hızıyla, Yıldırım Bey'le evlendirdiler.
Evlilik müessesesini bile siyasi amaçlarına alet ettiler.
* * *
MERVE Kavakçı;
"Merve Yıldırım" olunca milletvekilliği avdet eder mi?
Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk
"Nikah durumu değiştirmez, Merve Hanım, Türk vatandaşlığı kaybettirilmiş bir kişidir" diyor.
Böylece; yeniden Türk vatandaşlığını kazanması ancak kaybettiren Bakanlar Kurulu'nun aksi kararıyla mümkün olabiliyor.
Prof. Uğur Alacakaptan'a göre ise Merve Yıldırım, Danıştay'daki davayı kaybetse yani vatandaşlığı için yaptığı itiraz reddedilse bile milletvekilliğinin düşmesi için Meclis Genel Kurulu'nun kararı gerekiyor.
Hukuki tartışma uzayıp gidebilir.
Önemli olan; başta da dediğimiz gibi, Meclis'e başörtüsüyle girilmeli mi, girilmemeli mi sorusuna verilecek cevap.
Bu konuyu tartışılır olmaktan çıkartmak için;
"Kadınların Meclis çalışmalarına başları açık olarak gelecekleri"ni hükme bağlayan İçtüzük değişikliği Anayasa Alt Komisyonu'nda bekliyor.
Ama, daima nabza göre şerbet veren, herkese mavi boncuk dağıtan ve oy hesabıyla Türkiye'yi daima çıkmazlara sokan bazı politika ağaları, o komisyonda da rollerini pek güzel oynuyor.
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr