Topyekün kalkınmanın bir ayağında yetişmiş insan gücü vardır.
Türkiye de kalkınma iddiasını sürdürecekse eğitimli, ihtisas sahibi gençlere ihtiyaç var demektir.
Başka bir deyişle; kalkınmanın şartı üretim, üretimin şartı yatırım, yatırım için sermaye kadar yetişmiş insan gücü de gerektir.
Türkiye yetişmiş insan gücü bakımından en şanslı dönemini yaşıyor.
Üniversiteler ağızlarına kadar dolu, dışarıda kalanlar kapıları zorluyor.
Gençlerin çoğu yabancı dil öğrenme hevesi içinde.
Burslu, burssuz yurtdışında mastıra, doktoraya, lisansüstü eğitime gidenler, gelenler, alanlarında uzmanlaşanlar dolu...
Ama bunlardan Türkiye tam anlamıyla yararlanabiliyor mu?
Hayır.
Öyleyse, Türkiye'nin kalkınması, zenginleşmesi laftan öteye gidemez.
Türkiye her şeyden önce bu eğitimli, uzman genç nüfusa iş bulmak, onlardan yararlanmak zorunda.
Bunun yolu yeni yatırımlar, yeni iş alanları, ama bugün olmayan da bu.
Bunun planını, programını yapmak devletin, hükümetin görevi değil mi?
Oysa, bırakın ihtisasını tamamlamış gençlerin iş bulmasını, bugün yetişmiş, çalışmakta olan gençlerin bile işten çıkartıldığını görüyoruz.
Geçen gün bir gazetemizin manşetinde yer alan haberde; inşaat mühendisi, ABD'de işletme ve teknoloji yönetimi konusunda mastır yapmış bir gencin 8 aydır iş bulamadığı konu ediliyordu.
Etrafınıza bakın, benzerlerini çok göreceksiniz.
Üstelik toptan işten çıkarma dalgası da her geçen gün yayılıyor.
Bunların birçoğu içtenlikle, ülke kalkınmasında rol alıp para da kazanmayı uman gençler.
Bu manzara Türkiye'nin "gelişmekte olan ülke" tanımından kurtulamayacağının, "gelişmişler" safına geçemeyeceğinin göstergesi değilse nedir?
Eğitimli genç işsizlerin artışında son krizin de rolü var. Birçok işyerinin kapanması, şirketlerin birleşmesi, bankaların iflası... Sadece bankacılık alanında yaşananlar bir yılda 10 bine yakın eğitimli genci işinden etti. Bunların içinde örneğin; Boğaziçi mezunu iki dil bilenler, Teknik Üniversite'yi bitirenler bile var.
Devlet İstatistik Enstitüsü'nün (DİE) 2000 yılı işgücü anketi de eğitimli gençler için durumun vahametini ortaya koyuyor.
Buna göre eğitimli genç nüfusta işsizlik oranı, haziran sonuna göre artarak, yüzde 20.2'den yüzde 20.3'e yükseldi. Bu oran, 24 yaşa kadar olan, lise ve daha yüksek eğitimli nüfusu kapsıyor. Bu gruptaki gençler arasında işsizlik oranı, kentsel kesimde yüzde 22.9 olurken, kırsal kesimde yüzde 14.1 düzeyinde bulunuyor.
Bu böyle süremez.
Ankara'nın konuyu yeni yılın bu ilk günlerinde acilen ele alıp çözüm bulması gerekir.
Eğitimli gençlerin yüzde 22.9'unun kentlerde işsiz dolaştığı bir ülkede sosyal huzursuzluklar kaçınılmaz olacaktır.