Not Benim izleyebildiğim, bir günde, 8 emekli general çeşitli TV'lerde konuştu. Hepsi, Irak'ın kuzeyine geç kalınmadan yürünmesini, yani sınır ötesi harekâtı tavsiye etti.Bu emekli askerlerin aşağı yukarı hepsi PKK ile çatışmış, bölgeyi bilen generallerdi. Yani bunlar uzmandı. İstanbul'da, Ankara'da oturup ahkâm kesen kişiler değil.Ders verir gibi, bir kısmı harita önünde anlattı, anlattı.Haydi bunlar "emekli" denilebilir, onun için son durumu bilmiyorlar, bahanesi ileri sürülebilir, peki, Genelkurmay Başkanı bir süre önce "Sınır ötesi harekât gerekli. Bize hedef gösterilsin, hedefimizde yalnız PKK mı olacak, yoksa Barzani'yi de hedefimize alacak mıyız?" dememiş miydi?* * *BEN o bölgenin arazisinin ne derece engebeli, daha doğrusu dağlık olduğunu biliyorum.Nereden biliyorum?Gördüm.Irak'ın kuzeyinde dağları gezdim. Dağlar arasındaki insanlarla konuştum."Altın Köprü" tabelası önünde fotoğrafım var. Dohak, Şekleva, Erbil ve birçok yerleşim bölgelerinde bulundum.Bazı köprülerden geçerken biz aracımızdan indiriliyorduk, yürüyorduk. Bu, araç uçarsa bari içindekilere bir şey olmasın çabasıydı. Yani arazi o derece tehlikeliydi.Bu dağlık arazi Türkiye tarafından da devam ediyordu. Fakat, söylendiğine göre, sınıra yakın yerde dar bir düzlük oluşuyordu. Türkiye Irak'ın kuzeyindeki burayı "tampon bölge" olarak kullanabilirse PKK sızmalarını da önleyebilirdi.* * *GELELİM günümüze.AKP Güneydoğu'da şimdiye kadar görülmedik bir zafer kazandı. Bölgede DTP'lileri yendi, perişan etti. Önümüzde mahalli seçim var. Bölgenin çıban başı sayılan Diyarbakır Belediye Başkanı da bu seçimde halkın oyuyla düşürülecek.Tahmin edilir ki, mahalli seçimleri de düşünerek AKP ve Başbakan çekingen davranıyor.Ama ne seçim, ne şu bu, hiçbir şey şehitlerimizi unutturamaz.Durum savaş halini almıştır. PKK ile, Irak'ın kuzeyi ile, Barzani ile Türkiye Cumhuriyeti'nin savaşı.* * *SAVAŞ hava hücumları şeklinde mi olur, kara kuvvetleri buna katılır mı, sınırdan ne kadar içeri girilir, tampon bölge oluşturulur mu? Bunlara uzmanlar, yani askerler, yani ordu karar verecektir.Bizim söyleyeceğimiz yalnız şu olabilir.Silahlı savaş, sıcak savaş PKK ile, Barzani ile başlarken, Güneydoğu bölgemizde de topyekûn ekonomik savaş başlatılmalı.Yani devlet ve özel yatırımlar Güneydoğu bölgemize kaydırılmalı, teşvik edilmeli, devlet bu bölgede daha çok ekonomik rol alarak işsizliğe engel olmalı, işsizlere iş sağlamalı. Bölgenin, büyük şehirlerdeki işadamları Güneydoğu'da yatırım seferberliği ilan etmeli.Belki yıllardır savunduğumuz "Güneydoğu vergisi" de şimdi konulmalı. UZMANLAR konuşurken uzman olmayanlar ahkâm kesmez, kesemez... "Artık Türkiye-Amerika müttefik değildir" bu cümle bu köşede geçen hafta yer almıştı.Şimdi de CIA eski yöneticilerinden Graham Fuller, "Türk-Amerikan çıkarlarının çeliştiğini" söyledi.Fuller, "Kürtler, terörizm, İran, Suriye, Ermenistan, Rusya ve Filistin konularında iki ülke menfaatlerinin ters düştüğünü" ileri sürdü."Stratejik ortağız" diyenlerin kulakları çınlasın. ABD İLE ÇIKAR ÇATIŞMASI Bu köşede, "Hükümetten icraat bekliyoruz, oysa icraat yok" demiştim.Elektriğe zam, suya zam, motorine zam, ekmeğe zam, yani dolaylı vergilere zam yapıldı...Zammın icraattan olduğunu bilseydim, icraat yok demezdim. Özür dilerim. Söylemez olsaydım REFERANDUM Referandumda oy kullanmadım.Benim gibi düşünenler oldu, referanduma katılım yüzde 67.5'te kaldı. Yüzde 85-90 olmadı.Oysa ben cumhurbaşkanını halkın seçmesinden yanayım. Bunu da yazdım.Ama, AKP, bu halkoylamasını da yüzüne gözüne bulaştırdı.Hükümetin bu referandumla ilgili birçok soruya cevap veremeyecek hale geldiğini görmezden gelebilir miydim? Referandum bugün için değil de yıllar sonrası için hükmünü icra edecekse ben bunda yoktum.Sınırlarda oy kullananların oyu ne oldu? Onlar 11. cumhurbaşkanı mı, 12. cumhurbaşkanı için mi oy kullandılar?Sonra yeni bir anayasa hazırlanıyor, onda cumhurbaşkanının yetkileri ne olacak, bilen var mı?Ama onun için de bir kez daha referanduma gideceğimizi biliyoruz.Öyleyse "Ben sandığa niye gidecektim?" ve gitmedim. Oy kullanmadım ŞARTIM VAR Yıllardır, her ülke nükleer enerjiden yararlandı biz yani Türkiye bunu reddettik, seyrettik.Niye?Nükleer enerji elde etme, özellikle atıklar tehlikeli diye.Yani dünyayı Amerika, Fransa, Almanya, İngiltere ve diğer birçok devlet düşünmüyordu da Türkiye düşünüyordu!..Oysa sınırımızda da nükleer santrallar vardı.Çernobil bunlardan biriydi.Şimdi de altın arama gündemde.Daha doğrusu Kaz Dağı.Ben tabiatı severim ve korurum. Bunun delilleri de var. Zaten beni tanıyan tabiat sevgimi bilir, hatta aşırı bulur.Ama ben Kaz Dağı'nda altın aranmasına karşı değilim.Evet, ben Kaz Dağı'nda altın aranmasına karşı değilim. Bu benim memleketimin zenginleşmesine yarayacak değil mi?Ama karşı değilim derken şu şartlarla karşı olmadığımı da belirtmeliyim:Önce, bakanlığın arama izni verdiği yerler dışına 1 santim yer dahi kazılmayacak.Altın arayanlara süre verilecek ve bu sürenin sonunda onların kestikleri ağaç kadar ağaç dikecek ve bitki örtüsü eski haline getirecek.Altın bulunursa ve bu altını çıkarmak için siyanür kullanılacaksa bunlar çevreye, çevrede oturanlara zarar verilmeyecek, özellikle su kaynakları korunacak.Çevre halkından, özellikle zeytincilerden yine de zarar gören olursa, zararı hemen ödenecek.Bunlar, yani altın arayanlar sıkı kontrol edilecek. Ve kontrol kurullarında bölge halkının temsilcisi de bulunacak.Bence bunlar sağlanmalı, yani bu şartlar sağlama bağlanmalı.Yani "Kaz Dağ'ı boz dağlar" olmamalı, "Kaz Dağı bölge halkı ve Türkiye için, altın yumurtlayan tavuk" olmalı. dheper@milliyet.com.tr Altın aransın ama