Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Geçen gün ikisi üniversite öğrencisi üç genç bir otobüsün yolcularını soydular.
Bu işin polisiye yanının üzerinde çok duruldu. Bu da gerekli ama bu işin pedagojik, psikolojik yanları yok mu?
Sosyal bilimciler, özellikle eğitimciler bu olayı mikroskop altına aldılar mı?
Suç işlendi tamam da iki üniversitelinin katıldığı bu suçun altındaki gerçek etkenler ne?
* * *
TÜRKİYE'de 0 - 18 yaş arasındaki çocuk sayısı 28 milyon. Ülkedeki 725 çocuk eğitim ve öğretim hakkından yararlanmıyor. Yüzde 21'i okuma yazma bilmiyor. 10 milyon çocuk yoksul, 3 milyon çocuk yoksulluk sınırının altında yaşıyor. 4 çocuktan biri ise sosyal güvenceden mahrum.
Oysa çocuklar kağıt üzerinde de olsa, eğitim hakkına sahipler. Devletin görevi ilköğretimin zorunlu ve parasız olmasını sağlamak.
Ama yukarıdaki bilgilerle bu hüküm uyuşuyor mu?
Hayır.
Peki bu hayırı, evete çevirmek için ne yapılıyor, ne planlanıyor?
* * *
GELİN üniversiteye... Üniversite sayısı 72'ye çıkartıldı. Üniversite öğrencisi sayısı 1.5 milyonu aştı. 1.5 milyon öğrenciye karşı 60 bin akademik personel var.
Kamu kaynaklarından yüksek öğrenime ayrılan harcama gelişmiş ülkelerde 6 bin dolarken bu rakam bizde 1538 dolar kadar.
Bu para ile üniversite öğrencilerini eğitemezsiniz, ihtiyacı olanların ihtiyaçlarını karşılayamazsınız. Üniversite öğrencisi ne yer, ne içer meşgul olamazsınız. Ders dışı hayatlarının yararlı uğraşlarla geçmesine fırsat hazırlayamazsınız.
Bir profesörün maaşı 900 dolar. Bu maaşı alan hocayla dünya yarışına kalkışamazsınız. Bu hocalardan ders verme dışında da öğrencilere zaman ayırıp meşgul olmalarını bekleyemezsiniz.
* * *
EĞİTİMDE çözüm üretemeyen sistem, öğrencileri sapmalardan korumayı başaramaz durumda.
Buna rağmen Türkiye içinde ve dışında bursla, borçla, ailelerinin ödemeleriyle lisansüstü eğitim yapma imkanını bulan gençler var.
Bu konuda da plansızlık var.
Bu gençler mastır, doktora yapıyor, dil öğreniyor.
Ama birçoğu Türkiye'de iş bulamıyor. Bulanların bir kısmının aldığı aylık ücret 300 - 360 milyon lira arasında.
Bunları; lisansüstüne başlamadan, yurtdışına gitmeden aydınlatıcı bir makam yok.
Türkiye'de yatırımlar durmuş, yeni iş alanları açılmıyor. Hatta mevcut iş alanlarında daralma var.
Türkiye'nin eğitim politikası, çalışma politikasıyla, ideal ücret politikasıyla paralellik arz etmiyor. Gayri memnun eğitimliler çoğalıyor. Onları gören eğitim çağındakiler de istikballerinden endişe ediyor.
Bu karamsarlık; gençlerde küsmelerin, sapmaların nedeniyse, bunu giderecek olanlar kimler?
Gerçekçi projeler üretmesi gerekenler ortada yok. Aksi olsaydı üniversiteli bu gençlerin aklına otobüs soymak acaba gelir miydi?



Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr