Bizim adliyenin basın sözcüsü yok.
Yargı adına açıklama yapmak gerekiyorsa bunu yapacak bir görevli, yetkili yok.
Oysa zaman zaman bu ihtiyaç doğuyor.
Olaylara tek taraflı bakmamak bizim görevimiz.
Dengeli habercilik de, objektif yorumculuk da olaylara çok yönlü bakmakla mümkün.
Aksi, kendimizi, mesleğimizi inkar olur.
Adli olaylarda da bilgi almak, açıklama beklemek objektif ve dengeli habercilik için gerekiyor.
* * *
BU girişi Pınar Selek davası nedeniyle yaptım.
Pınar Selek İstanbul DGM'de 22 yıl hapis istemiyle yargılanıyor.
Selek, 9 Temmuz 1998'deki Mısırçarşısı katliamı ile ilgili olarak PKK adına bomba imal etmekle suçlanıyor.
Bu bombalı katliamda yedi vatandaşımız ölmüş, 127 kişi de yaralanmıştı.
Işıl Özgentürk bir yazısında Pınar Selek'i özetle şöyle anlatıyor:
"Pınar'ı on yaşlarındayken tanıdım ben. Sevgili babası ve biz her darbede başı belaya girenlerin Alp Abisi Alp Selek o günlerde Davutpaşa Kışlası'nda yatıyordu. Türkiye İşçi Partisi davasından. Pınar, babasını ziyarete gelirdi. Cebinde şiirler.Sonra Pınar büyüdü. Okullarda okudu, sosyolog oldu.
Önce 'sokak çocukları'na gitti. Onların Pınar Ablası oldu, ardından Ülker Sokak ve orada yaşayan travestiler ve yaşam koşulları üstüne bir tez yaptı ve onların da Pınar kardeşleri oldu.
Geçen gün Pınar'ın DGM'de duruşması vardı. Güneydoğu'daki savaş hakkında bir tez yazarken tutuklanmıştı. Alp Abi, belki de en zor günlerinden birini yaşıyordu. Önünden geçen elleri kelepçeli sevgili kızı Pınar'ın, az sonra avukatlığını yapacaktı."
* * *
PINAR Selek'in son duruşması 28 Şubat 2000 günüydü ve tahliye bekleyenler yine hayal kırıklığına uğradılar.
Onu Duygu Asena'nın cümleleriyle tanımaya devam edelim:
"Öğrenciyken Avrupa Topluluğu bursu ile Fransa'daki Udel Üniversitesi Yaz Okulu'na gidiyor. Dönem birincisi oluyor. Rektör Pierre Bernard Pınar'a yazdığı 20 Ocak 2000 tarihli mektupta şöyle diyor: '...seni özlemle bekliyoruz. Sen bir sineğe bile zarar veremezsin. Nasıl oluyor da kendine demokrat, akıllı diyen ve Avrupa'da yer almak isteyen insanlar, senin gibi dürüst ve doğru biri hakkında yanılabilirler?'
Ve Pınar da herkes gibi Güneydoğu'da gelişen olaylar için üzülüyor. Araştırmasına PKK'yı incelemekle başlıyor. Fransa'da Öcalan ile görüşme girişimlerinde bulunuyor."
* * *
PINAR Selek iki yılda 5 kez hakim karşısına çıktı.
Savunma avukatı da olan babası Alp Selek kızının suçsuzluğunu iddia ediyor:
"Suçsuz... Sadece PKK'yı araştırırken biraz ileriye gitmiş" diyor.
Pınar Selek'in aleyhinde delil olarak atölyesinde bulunan kimyevi maddeler ve kola kutusundaki patlayıcılar, gösteriliyor.
Ama savunma, bu malzemenin ele geçirilmesiyle ilgili polis tutanağının Selek'in yakalanmasından 24 saat önce hazırlandığını öne sürüyor.
* * *
ADLİYENİN lehte veya aleyhte kararı hızla veremeyeceği durumlar oluyor. Bu durumda adli makamların bir parantez açıp davayla ilgili bazı bilgileri kamuoyuna duyurmasında yarar var. Adliyeye sözcü lazım, dememiz bu ihtiyaca dayanıyor.
Bir genç insan iki yıl hapiste tutuluyor.
Ve yazılanlar, çizilenler onun savunulması yönünde.
Peki onu içerde tutan gücün söyleyeceği bir şey yok mu?
Beraat, ya da mahkumiyete;
"işte söylenecek söz" demek yetmiyor.
İkisi ortası da olmalı.
Bir açıklama, bir bilgi, bir cevap; ve yargı adına bunları yapacak bir merci.
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr