Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bir el Türkiye’yi yıkıyor. Türkiye gözümüzün önünde çöküyor.
Türkiye şimdiye kadar olmadık şekilde beceriksizlerin elinde kaldı.
Bu cümlelerin hepsinde doğruluk payı var.
Kuşbakışı Türkiye’ye bakın, siz de göreceksiniz.
Başbakan adeta polisi askere karşı tutuyor, destekliyor.
Bu da yeni çıktı, iyi mi?
* * *
Devam edelim:
Gelirler arası büyük fark var.
Kimi 50 bin dolara deniz kenarında “loca” kiralıyor.
Kimileri işsiz ve çocuklarına ekmek götüremiyor.
Bölgeler arası gelir uçurumu da devam ediyor. Bu uçurumu kapatmak bir yana uçurum daha da büyüyor, daha da ara açılıyor, tehlikeli hal alıyor.
Hükümet iktisadi alanda yalpalıyor.
Ekonomiyi teslim ettiği adamları mesela Nazım Ekren’i değiştiriyor, mesela Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ı değiştiriyor ve onlarla günlerdir görüşülmüyor.
Peki bunlar düne kadar Türkiye’nin kaderini çizen ekonominin başındaki kişiler değil miydi. Şimdi niye tu kaka oldular. O gün yaptıkları yanlış diyorsanız yandık...
* * *
Üniversiteler susturuldu.
“Yandaş medya” yaratıldı.
Ordu yıpratıldı.
Okumuşların çoğuna Ergenekon korkusu salındı.
Şimdi sıra yüksek yargıda.
O da teslim alındı mı, tamam.
Geçenlerde sabaha karşı muhalefet de uyuyunca yargıda AKP’nin istediği “devrim” yapıldı.
Şimdi sıra biraz önce söylediğimiz gibi yüksek mahkemede, yüksek yargıda.
Bütün bunları, “gericiliğin odağı haline geldiği söylenen” bir iktidar partisi yapıyor.
* * *
Peki bu böyle gider mi?
Gitmez.
Bunu bir vatandaş olarak, Başbakan Tayyip Erdoğan’a söylüyorum.
“Taç giyen baş akıllanır” sözü unutulmamalı, hatırlanmalı.
Türkiye bölgesinde bir dev olabilirdi. Oysa Türkiye günlerdir “fasa fiso”yla vakit geçiriyor.
Yoksa bizi idare edenlerin ciddi işlerle uğraşacak bilgileri, görgüleri, eğitimleri, tecrübeleri yok mu?
Niye “fasa fiso”dan medet umuyorlar?
Oysa, bankalarımızın sermayesinin çoğu yabancıların elinde.
Borsamızda yabancılar hâkim.
Ağır sanayimizin çoğunu yabancılar yönetiyor.
Peki Başbakan bunlarla uğraşsa ya.
Yok. O zor iş.
Konuşmak, konuşmak, boş da olsa konuşmak ve kurumları konuşarak birbirine düşürmek, daha kolay değil mi?
Bir sözümüz, “Düşman etmez bizim birbirimize ettiğimizi...” der. Kelimeleri doğru da, yanlış da ifade etsem, sonuç halimize uymuyor mu?  

Haberin Devamı

TUTUKLU ALBAY SERBEST
Milli Güvenlik Kurulu 28 Şubattakinden sonra en uzun toplantısını yaptı. Ve ortak noktalar aradı.
O toplantısını yaparken 9 albay sivil savcı tarafından sorgulandı ve biri sivil mahkemede tutuklandı.
Albay Dursun Çiçek belki de paşa olacaktı. Askeri savcılık daha önceki gün onun hakkında, “Kovuşturmaya gerek yok” demişti. Ama bir gün sonra sivil mahkeme herhalde başka suçtan suçlu buldu ki cezaevine  yolladı.
Ama avukatların itirazları kabul edildi ve Albay Çiçek dün akşam serbest bırakıldı. Durum tam anlamıyla arapsaçı yani...

Haberin Devamı

Biz adam olur muyuz?
Unutulanlar:
-  AB konusu
-  Güneydoğu sorunu, PKK
-  Teğet geçen(!) kriz ve Türkiye’nin tarihte görülen çöküş şeklindeki yüzde 14 küçülmesi
-  Yeni anayasa
-  Seçim ve partiler kanunu
-  Ermenistan, Kuzey Irak ve Kıbrıs
-  Azerbaycan gazının Ruslara gitmesi.
-  Nükleer enerji
Evet, son günlerde bu hayati konular unutuldu!
Varsa yoksa “darbe”...
Boşuna, “biz adam olmayız” dememişler. Doğru mu söylemişler?

Haberin Devamı

Haftanın başlığı
Unakıtan: Başbakan’ı TV’den izliyorum.
Milliyet’ten

BAŞBAKAN
Tansiyonu düşürmeli

Bugün Türkiye geçmişe sünger çekmek ve ileriye bakmak zorunda. Gerçek demokrasi ve AB üyeliği böylece hayata geçebilir.
Geçmişle uğraşmak, Türkiye’yi ilerleme yolundan alıkoymak demektir. Geçmişle uğraştığımız kadar geleceğimizle uğraşsak memleket için daha doğru yapmış olmaz mıyız?
12 Eylül’ü eleştirenlerin 11-10-9-8 ... Eylül’ü unuttuklarını ben de söylüyorum. Ama bu münakaşanın sonu yok, onu da biliyorum.
Bugün 15 maddeyle Türkiye’yi meşgul etmek isteyenlerin bir bölümünün o günlerde Kenan Evren’e methiyeler yazdığını da unutmadık. Kitabı var.
Ama, bunları bir kenara bırakalım. Artık gerçek demokratik sosyal, laik, çağdaş ve dünya çapında saygın bir Türkiye için çalışalım.
Bunun aksi vatan ihaneti değil de nedir?
Evet, vatan ihanetidir.
Başbakan Tayyip Erdoğan iki kez 72 milyonu kucaklayıcı konuşma yaptı. Onun bu, tansiyon düşürücü ve bütünleştirici sözleri takdirle karşılandı.
Bu konuşmalardan biri 2007’deki seçim sonuçlarının alınmasından hemen sonraydı. Diğeri de geçende Genelkurmay Başkanı Başbuğ’la görüşmeden çıkarken...
İşte bugünlerde de o konuşmalardakine benzer sözler bekliyoruz.
Devlet adamlığı bunu gerektirir.
Türkiye için de bugün bu lazım.

MEDYADA
Yandaş silahşorlar

Sayıları az da olsa, “yandaş medya silahşorları” hep “demokrasi” diyorlar. Demokrasiyi dillerinden düşürmüyorlar.
Oysa, bu mu demokrasi?..
Seçim arifelerinde, oy sahiplerine, eşya dağıtılan, kömür dağıtılan yerde demokrasi olur mu?
Milletvekillerinin çoğu hakkında suç dosyası bulunan “iktidar partisi” ile demokrasi olur mu?
Başkanı “tek adam” olan “iktidar partisi” ile demokrasi olur mu?
Din siyasete alet edilirse acaba orada demokrasi olur mu?
İktidarın emrindeki bazı görevlilerin yandaş medyaya belge sızdırdığı yerde demokrasi olur mu?
Türkiye’deki gibi, seçim kanunu ve partiler kanunu ile demokrasi olur mu?
Yandaş silahşorları TV’lerde de halk dinliyor. Not da veriyor.
Aldıkları not sıfırdır, bilsinler.
Bugün olmasa bile bu notlar yarın karşılarına çıkabilir. “Aaa bu da nerden çıktı” demesinler.