HAYALLERİ akıllarından büyük olan Yunanlılar tarih boyunca yaptıklarını bugünlerde de tekrarlıyorlar.
Yunanistan, Türkiye'nin zayıf anını kollayıp, kedinin önünden peyniri kapan fare rolünü oynuyor.
Girit böyle gitmedi mi?
Ege adaları böyle gitmedi mi?
Yunanistan savaş alanında kaybettiğini diplomasi masasında hep geri aldı.
Savaş alanındaki mağlup, masada galip oldu...
Bu becerikliliğini, sırtını daima Avrupa'ya, Rusya'ya, yani Hıristiyan dünyasına dayayarak yaptı.
Onların maşası oldu, onların şımarık çocuğu oldu, her fırsat buluşta Türkiye'yi ısırdı...
* * *
AMA o günler tarih oldu.
Her ne kadar "tarih tekerrürden ibaret"se de bu kez tekerrürü beklenecek olan, olsa olsa 9 Eylül 1922'nin tekrarıdır. O da Yunanistan'ın hüsranı demektir.
Bunun izleri de önceki gün Türk jetleri tarafından Kıbrıs semalarına nakşedildi.
Türkiye'nin, Rum şımarıklığına, "evet" diyecek günleri geride kaldı. Atina'nın arkasında kim olursa olsun, kimler olursa olsun, bu böyledir, böyle olacaktır.
Kıbrıs'a inen Türk askeri bunun belgesidir. Gerekiyorsa daha da gönderilmelidir.
Barışı sağlamak, caydırıcı olmakla mümkünse, bu harekat, kesin kes caydırıcılık sağlanana kadar sürmelidir.
* * *
YUNANİSTAN'ın şımarıklığı, Türkiye'nin birlik, bütünlük ve istikrara ne kadar muhtaç olduğunun göstergesi sayılmalı...
Her şeye rağmen dinamik, canlı, çoğu genç 65 milyonluk bir Türkiye'de yönetim zaaflarının da olmadığını düşünün, Atina üst üste yaptığı küstahlıkları yapmaya cesaret edebilir miydi?
Pangalos daha birkaç gün önce Türkiye'de bulunduğu sırada: "Avrupa Birliği ülkeleri, Türkiye'ye karşı olumsuz tavırları için bizi bahane olarak kullanıyorlar" demişti...
Yani, AB ile ilişkilerimizin bozukluğunda Atina'nın günahının olmadığını anlatmak istemişti. Oysa bu sözlerden üç - beş gün sonra Cardiff'te Türkiye'nin önüne yine tek engel olarak aynı Yunanistan çıkmadı mı?
* * *
TÜRKİYE'deki istikrarsızlık, bölünmüşlük, liderlerin Türkiye'yi yönetmekteki beceriksizlikleri, güçlü hükümetlerden mahrum oluşumuz, Yunanistan'a yarıyor.
Türkiye dünyada, Avrupa'da ve bölgesinde yalnız kaldı. Bundan Atina istifade ediyor.
Oysa Türkiye, geldiğimiz noktada, bir bölgesel güçse, onun dostları, müttefikleri de olmalı. Onun caydırıcılığı da olmalı.
Türkiye modern silahların çoğunu, hiç olmazsa orta menzilli füzeleri yapabilmeli. Hatta Türkiye'nin nükleer gücü de bulunmalı...
Bunların olması demek, kullanılması demek değil ki...
"Hazır ol cenge eğer ister isen sulh u selah" sözü bize ait değil mi?
Yazara E-Posta: D.Heper@milliyet.com.tr