Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Doğan HEPER

BAŞLIKLAR şöyle:
"İstanbul'u sel bastı"
"İstanbul'u sel aldı"
"Boğulduk"
"İstanbul'da sel kabusu"
"Yağmur perişan etti"
"İstanbul sular altında kaldı"
Hangi İstanbul?
Eğri oturup doğru konuşalım.
Sel bastı denilen yerlerin başında Alibeyköy var.
Tüm İstanbul bu mu?
Kameralar, fotoğraflar orada, facia görüntüleri orada, perişanlık orada, insanlarımızın feryadı orada.
* * *
İSTANBUL sorumsuz siyasi ve idari yöneticiler yüzünden bakımsız büyük bir köy durumuna düştü.
Doğduğu yerde mutlu edilemeyen insanımız adeta büyük şehirlere göçe teşvik edildi.
Oy hesabıyla göz yumulan göç, göç edeni de, göç edilen yerde yaşayanları da perişan etti.
Çarpık kentleşme, dere yataklarına bile konut yapma şeklinde kendini gösterdi.
Eğer böyle olmasaydı Alibeyköy'de, Kağıthane'de, Sarıyer'de dere yataları içinde yaşam savaşı veren insanlara, konutlara rastlanır mıydı?
Mafyanın İstanbul'un başka köşeleri gibi buraları da parselleyip satmasına, avanta elde etmesine susulur muydu?
Bu imarsız, tapusuz, altyapısız semtlerin oluşumuna göz yumulur muydu?
Yine sel bastı. Şimdi yine en çok üzülen, ah vah eden; bu yasa dışı, sağlıksız oluşuma göz yuman yöneticiler.
Timsahın gözyaşları gibi...
* * *
MAĞDURLAR, İSKİ'yi suçluyor.
Dere yatağına gecekondu yapanlar İstanbul'da ev sahibi olacak. Buna göz yumanlar da oy sahibi...
Ama sel geldiğinde İSKİ gelip seli önleyecek.
Olur mu böyle şey?
İSKİ Müdürü TV'de konuşuyor:
"Bizim yasal sorumluluğumuz yok, buradaki sorumluluk mahalli belediyelerle büyükşehir belediyesinin."
İtfaiye yetkilisiyle perişan olmuş halk, selin ortasında TV kamerası önünde tartışıyor.
Vatandaş kızgın, itfaiyeci çaresiz.
Bazı semt sakinleri selin kapladığı yollardan geçmeye çalışan araçlara saldırıyor. Camlarını yumruklayıp kırıyor.
Sanki o araç sürücüleri bu dere içindeki mahalleleri kurmanın sorumlularıymış gibi...
* * *
İSTANBUL'un her yanı habis urlar gibi büyüyor.
Plansız, programsız, altyapısız...
Nüfus 20 milyona koşuyor.
İzmit'ten Tekirdağ'a kadar, neredeyse bir ülke genişliğinde şehir olur mu?
Bu çarpıklığa sebep olan yetkililerimiz var ama sorumlularımız yok!..
Ankara da, mahalli yönetimler de yıllardar İstanbul'a yağmalanacak bir mal gibi bakıyor.
Tabii sonuç da hayal kırıklığı oluyor.
Göçüp gelen için de, ödediği vergileri bu plansız, yasasız, haksız alanlara giden şehirliler için de...


Yazara EmailD.Heper@milliyet.com.tr