Doğan HEPER
SEÇİM hükümeti mi, icraat hükümeti mi?
O tartışma gerilerde kaldı.
Yılmaz hükümeti, icraat hükümeti.
Başka çare de yok. Üstelik; icraat hükümetlerinin münasip zamanda, daha doğrusu normal seçim tarihinden önce seçime gitmemesi gibi bir kural da yok.
Yani; önce icraat, sonra seçim.
İcraat, 8 yıl kesintisiz zorunlu eğitimin gerçekleştirilmesiyle başladı.
Bu, Türkiye'nin bir süredir sokulmak istendiği başka bir yoldan dönüşü anlamınadır.
Görüntü budur.
O nedenle de ilk icraat en anlamlı olanıdır. Anlamı, pratik sonucundan büyüktür.
Türkiye; laik, demokratik, çağdaş liberal rayına tekrar sokulmak üzere makas değiştirmiştir.
Zor da olsa değiştirmiştir...
* * *
SEÇİME kadar bu hükümetin çözümlemek zorunda olduğu, hiç olmazsa iyiye doğru gelişme kaydetmek mecburiyetinde olduğu birkaç problem daha var.
Dokunulmazlıklar, özelleştirme, demokratikleşme, Güneydoğu, Kıbrıs, Avrupa Birliği gibi...
Çözüm bekleyen problemler arasında,
"RP'nin kapatılması için çalışmak" gibi bir madde görmüyorsunuz.
Çünkü, yüzde 21 oy alan bir partinin ilk etapta kapatılması değil, olsa olsa mevcut hukuk düzeninin içine çekilmesi için gerekenlerin yapılması savunulabilir.
Problemlerin hepsi bir yana sade vatandaşın beklediği öncelikli bir konu var:
Ekonomiye nefes aldırtılması.
Türkiye ekonomisini toparlamak konusunda olumlu mesafe alınması.
Evet vatandaşın hükümetler için en önemli ölçüsü bu.
Türkiye iyiye mi gidiyor, kötüye mi?
Ölçü ekonomi...
Ölçü, pahalılığın biraz olsun hızını kesmesi, sonra da inişe geçiyor izlenimi vermesi.
Hükümet icraat hükümetiyse, kalıcıysa bunu mümkün olduğu kadar sağlamalı.
Kolay mı?
Zor.
Ama, bu zor başarılmalı, aksi düşünülmemeli bile...
* * *
8 yıl kesintisiz zorunlu eğitimi Türkiye'nin ekseriyeti sevinçle karşıladı.
Ama buna katkıda denge çok önemli...
Biz bu köşede bir vatandaş olarak, bu katkıya
"varlık"lılık oranının temel olmasını önermiştik.
Yani zengin daha çok katkıda bulunmalı, fakir daha az katkıda.
Bunun için de 5 Ağustos'ta bu köşede yurt dışına çıkanlardan, ikinci evlerden, tüm araç sahiplerinden, lüks eğlence yerlerinden ve benzer kaynaklardan katkı payı almanın adil olacağından söz etmiştik.
Oysa yapılan zamlar orta sınıfı, hatta fakirleri de etkileyecek bir trent çiziyor.
Tekel mamullerine zam, petrol ürünlerine zam, çaya zam gibi...
Akaryakıta bundan daha bir ay önce, 14 Temmuz'da yüzde 32 zam yapılmıştı. Önceki gün yeni bir zam geldi.
Petrole zam, taşıma ücretlerine ve oradan pek çok fiyata yansıyor.
Yani geniş halk kitlelerinin giderini artırıyor.
Özellikle de tüpgazı zamlamak, genellikle orta halli vatandaşın kullandığı mutfak tüplerinin fiyatını 1 milyon 225 bin liraya çıkartmak ne derece doğrudur?
Tekel'e zam da bir bakıma öyle.
Çay fiyatlarına 1 Temmuz'da yüzde 40 zam yapılmıştı. Önceki gün ona da yeniden yüzde 10.5 zam geldi.
* * *
YENİ hükümet 65 milyon için bir umuttur.
Çağdaş Türkiye için umuttur, demokratik Türkiye için umuttur, laik Türkiye için umuttur...
Ekonomiye çekidüzen için de umuttur.
Yazara EmailD.Heper@milliyet.com.tr