Felaket bazı gerçekleri utanç verici de olsa ortaya çıkarttı.
Türkiye'nin hakimi; küçük, büyük çeteler...
Ve Başbakan içine sindiremese de yasalar da, aflar da onlara çalışıyor.
Zorbalık ve para her şeye egemen...
Yaşama ve ölüme bile...
Zorbaların hakimiyetine son veren bir düzen, bir sistem kurulmadıkça Türkiye'de en basit tabiat olaylarının bile felaket halini alması önlenemez...
İki belediye başkanının anlattıklarına bir bakın.
İstanbul'da depermden zarar gören Avcılar'da 280 kişi hayatını kaybetti.
Yapılan araştırmalar sonucu yıkılan binalarda eksik malzeme, projeye aykırı kaçak kat, çeşitli müteahhit hatası ve kolon kesme olayları tespit edildi.
Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci bu acı gerçekleri açıkladıktan sonra işin zorbalık yönüne geliyor:
"Yasaya aykırılık ve tehlike tespit edip binalarını mühürlediğim müteahhitler tarafından ölümle tehdit edildiğim için silahla dolaşıyorum."* * *
İSTANBUL'un Bağcılar Belediyesi'nde çöken 22 binada 58 kişi öldü.
İçinde ocakların söndüğü bu binalar hakkında depremden önce yıkım kararları vardı.
Peki bu katil binalar neden zamanında yıkılmadı da depremde 58 masum vatandaşımızın canını aldı?
Bunun da nedeni
"zorbalık"...Bağcılar Belediye Başkanı Feyzullah Kıyıklık anlatıyor:
"Yıkım kararı alıyoruz. Adamını bulup hallediyorlar, yıkım erteleniyor. Yıkımda silah çekiliyor. Bir mühendisim bina altında öldü. Mühürlüyoruz, devam ediyorlar. Bir yıkımda mal sahibi, çocuklarımı öldüreceğini söyledi. Hatta kızımın okuluna giden iki kişi onu kaçırmak istedi, okulunu değiştirdim. Tehditlerden günlerce çelik yelek giydim, ailem korku içinde."Bu sözler ihbar kabul edilip soruşturma açıldı mı, adamlar içeri alındı mı?
Duymadık.
Bu mahlukların üremesine imkan veren mikroplu ortamın kurutulması lazım.
Ama bunu kim yapacak?
O pisliklerle, o mafya bozuntularıyla çeşitli şekillerde ortak olmanın avantajlarını paylaşanlar mı?
Onlarla içli dışlı
"aile" gibi poz verenler mi?
* * *
DEPREMİN gündeme getirdiği başka konular da var. Onlardan biri;
"sigorta".Türkiye'de deprem sigortasının yaygınlaştırılması ve hatta zorunlu hale getirilmesi gerekiyor. Böylece hem sigorta sektörünün kalite güvenilirliği olgusuna ilgisi ve aktif katkısı sağlanmış olacak, hem de prim ödemek zorunda olan tüketicinin inşaatta kalite bilincine erişmesi sağlanabilecek.
* * *
İSTANBUL ilinin artan nüfusu, yerleşme bölgeleri açısından çözümü gittikçe zorlaşan sorunları da beraberinde getiriyor. Bu sorunların başında da
"göç" geliyor. Çözüm arayışlarında Türkiye genelini de göz önünde bulundurarak özel çözümler üretilmesi gerekiyor. Hızı gittikçe artarak süren göç olayının disiplin altına alınması ve önlenmesi gerekiyor. Göçün doğurduğu gecekondulaşma, hızlı ve denetimsiz konut üretimi ilerde karşılaşılacak yeni ve yıkıcı başka depremlere karşı da İstanbul'u ve Türkiye'yi savunmasız duruma getiriyor.
Bunlar yeni mi söyleniyor?
Hayır.
Biz tekrarlamaktan bıktık, gelmiş geçmiş iktidarlar duymaktan bıkmadı...
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr