Her gün, her akşam gazetelerdeki TV’lerdeki haberlere bakın, dinleyin, siyaset adamlarının birbirlerini yediklerini göreceksiniz.
Bunların, Türkiye’nin kalkınması için, 72 milyon Türk halkı için bir araya geldikleri, ittifak ettikleri veya rakiplerinin bir faaliyetini olumlu buldukları yok.
Bu neden böyle oluyor?
Bizim “Siyasilerimizin çapsızlığından” diyeceğim, ama haksızlık etmekten korkuyorum.
- Güneydoğu sorunu
- Alevi sorunu
- Kriz sorunu ve ona bağlı olarak büyük işsizlik sorunu.
- Bunlar son günlerde çok kızıştılar...
- Müzminleşen sorunlarımız da var:
- Gelir dağılım adaletsizliği
- Bölgelerin gelişmişlik farkı
- Göç sorunu
Bunlar da dediğimiz gibi müzminleşen, bir türlü çözüm bulunamayan sorunlarımız değil mi?
Sorun çok ama çözüm yok... Bu ne biçim siyaset, siyasetçi?
* * *
Bakın ABD’de başkanlık seçimine Demokrat Obama kazandı.
Seçim kampanyasını biz de izledik, haftalar sürdü ve adaylar her şeyi ortaya döktü. Rakiplerinin kazanmaması, kendilerinin başkan olması için konuştular durdular.
Ve sonuçta kazanan Demokrat Obama ne yaptı?
Cumhuriyetçi Savunma Bakanı’nı yerinde bıraktı, rakibi Bayan Hillary Clinton’ı da Dışişleri Bakanı tayin etti.
Bizim siyasilerle bunları varın siz mukayese edin.
Ben şunu söyleyeceğim, ittifak edilmedikçe, bazı konularda muhalefetin desteği alınmadıkça, bazı problemler halledilmez, çözümlenemez.
Meseleler kör düğüm olur, müzminleşir, o kadar.
Öyleyse ders alalım ve ortak noktaları bulalım, olmaz mı?
* * *
Bakın “MİT‘in bu kadar büyük bir sorun” olduğu yeni anlaşıldı.
Bu örgüt kendi içinde partilere ayrılmış, çeşitli yetkilere sahip resmi, gayri resmi gruplara bölünmüş. Dünyanın parasını orda burada harcamış...
Hesap soran yok.
Bazıları birbirlerinden haber saklıyormuş...
Olur mu? Olmaz.
Peki, bu işi bilen siyasilerimizin temsilcileri ve bu örgütün eski, yeni yetkilileri niye bir masaya oturup, görüşüp, ortak bir karar alarak bu örgütü ciddi bir devlete yaraşır hale getiremiyorlar. MİT’i, MİT yapamıyorlar.
Bu da mı zor?
Bunu, bu hükümet, bu Meclis, bu partiler ortak bir karar olarak yapamayacaksa kim yapacak?
* * *
72 milyon Türkiye halkı sorunlarla boğuşuyor, boşa vakit geçiriyor. Siyasiler bu sorunların bir an önce çözümlenmesi ve Türkiye’nin kalkınması için bir şey yapamıyor. Bu onların çapsızlığındansa, yandık.
OBAMA’NIN FARKI
“Biz ne Cumhuriyetçiyiz ne de Demokrat, biz Amerikalıyız”.
Bunu, Başkanlık yarışındaki rakibini, Bayan Clinton’ı Dışişleri Bakanı yapan ve Cumhuriyetçi Savunma Bakanı’nı yerinde bırakan Obama söylüyor. Pazartesi saat 18.00 civarında CNNTÜRK’ten Obama’nın bakanlarını takdimini ve bakanları dinliyorum.
Bu cümleyi not alıyorum. Evet, tüylerim diken diken olarak ve bizim parti liderlerinden böyle sözler duymadığımız için üzülerek...
İşte çifte standart
Hürriyet’te Reha Erus’un haberi... Yoruma gerek var mı?
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, terörist başı Öcalan’a İmralı’da sosyal ortam sağlamak istiyor ama İtalya’da iki mafya babasının cezaevi koşullarının iyileştirilmesi için yapılan başvuruya cevap bile vermedi.
İtalya’da iki ‘süper baba’ başka hiçbir mahkûmla görüştürülmüyor. Ayda bir kez aileden sadece bir kişi ile, o da ancak cam arkasından görüşebiliyorlar. 6 metrekare hücrede yaşıyor, tuvalette bile 24 saat kamerayla gözleniyorlar. Sadece ailelerine, oda sansürlü mektup yazabiliyorlar.”
ALEVİ
Tartışma bitmez
Alevilik tartışması bitmedi. Bitmez.
Çünkü tabir yerinde ise “Ne kadar Alevi varsa o kadar Alevilik var”.
Önce de yazdık, bir araştırmaya göre 279 Alevi derneği var.
Alevi vatandaşların istekleri, arzuları farklı olmasa ayrı dernek kurarlar mı?
Yani 279 adet farklı arzu var.
Bunlardan, Aleviliğin Müslümanlık içinde olduğunu söyleyenler...
Aleviliğin başka bir din olduğunu savunanlar...
Aleviliğin dinsizlik olduğunu ileri sürenler, bile var.
Bunları bir kenara bırakırsak, Alevilerin istediklerinin başında “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılması”nın geldiğini söyleyebiliriz.
Bunun kabulünün zor olduğu biliniyor ve Türkiye gibi bir ülke için zararlı olacağı da ileri sürülüyor.
Üstelik Alevilerin başta Diyanet İşlerinin Başkanlığı’nın kaldırılması maddesinin yer aldığı istekleri kabul edilirken, Prof. Dr. İzzettin Doğan ve Reha Çamuroğlu’nun bu toplantıda bulunup bulunmadıkları da merak ediliyor.
Özet olarak, hep söylediğimiz şu noktaya geliyoruz, Alevilerin tümünün temsilcileri bir araya gelsin ve ne olduklarını, ne istediklerini ilan etsinler.
Bunun için (HBVAKV) Başkanı Ercan Geçmez’in sözleri umut veriyor. “Aleviler arasında işbirliğini sağlamak için bütün illerde toplantılar yapılacak. 6 Aralık’ta (bu cumartesi) İstanbul’da, 7 Aralık’ta ise Mersin’deyiz...”
Haydi, kolay gelsin...
SEÇİM
Kaybettirecekler
Mahalli seçimler yaklaştı.
Belediyelerin bir kısmı atıp tutuyor.
Mesela, Çilekli’deki üst geçit aylardır niye bitirilmedi? Çalışana tek tük rastlanıyor, oysa istense işler bir haftada bitirilir ve o üst geçit trafiğe açılır. O geçidin biraz altındaki kavşağa çıkan Cumhuriyet Caddesi, halkın söylediğine göre, bazılarının hatırı için trafiğe açılmıyor. Bu cadde yapılalı 3-4 yıl oldu, milyarlar harcandı, ama yol otopark olmaktan öte bir işe yaramıyor. Oysa tabelaları bile tamam.
Dürüst belediyeciyseniz, caddeyi açın. Geçidi tamamlayın.
Bunları oy isteyen belediyelere örnek diye yazdım. Daha çok yazacak, konuşacak aksaklık var. Bazı adamlar partilerine oy kaybettireceklerini hesap edemeyecek kadar zekâdan yoksun mu?
POLİS
Hüviyet gösterme
Polis giysileri polis kimliğini gösterene satılsın ve o giysiyi alan polisin hüviyeti kaydedilsin. Sonra, İstanbul Emniyet Müdürü, “Vatandaş polisim diyene hüviyet sormalı” diyor. Talep eden olmasa da polisin olay yerinde hüviyet göstermesi kural haline getirilse ya...