Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



BÖLÜK pörçük "sol"un en büyüğü CHP. Ama bu CHP; Türkiye'nin siyasal, sosyal, ekonomik hayatında etkin değil.
Birçok konu için, "CHP ağırlığını koyabilseydi böyle olur muydu?" düşüncesi kafaları kurcalıyor.
Tabii ağırlık koymak için önce o konuda politika üretmek, sonra da konu etrafında kamuoyu oluşturacak kadrolara sahip olmak gerekiyor.
Oysa CHP'de bunlar eksik.
Zaman zaman eleştirmemize rağmen şu gerçeği görelim: Deniz Baykal altyapısı sağlam bir lider. Eğitimi, deneyimi, devlet tecrübesi var. Ağzı laf yapıyor. Yolsuzluklara karışmışlığı yok.
Peki buna rağmen CHP neden Türkiye'nin yaşamında etkin olamıyor? Alternatif politikalar üretemiyor, gündemi değiştiremiyor, gündeme hakim olamıyor.
Neden?
Bana sorarsanız Baykal'ın kurmay takımının performans eksiğinden.
Peki, bu takımı o seçmiyor mu?
Vatandaş olarak beni, takımı kimin kurduğu değil, sonuç ilgilendiriyor.
***
POLİTİK önderlik üstün vasıflı bir takımla gerçekleşebilir.
Merkez solda da ülke potansiyelini harekete geçirecek olan kadrodur.
Örneğin CHP'de İsmet İnönü'nün yönetim kadrolarına bir bakın. İnönü her biri başbakan olabilecek donanımda hangi politikacılarla çalışıyordu?
Nihat Erim, Turhan Feyzioğlu, Bülent Ecevit, Şemsettin Günaltay, Fuat Sirmen, İsmail Rüştü Aksal, Kasım Gülek, Kemal Satır, Turan Güneş ve diğerleri...
***
MERKEZ sol umut olmak zorunda. Umut olmak içinse, tüm ülke sorunlarına çözüm önerileri ve eylem gerekiyor.
Bunun için de kadro.
İşte şimdi bu konuda yeni bir imkan doğdu.
Ecevit çekiliyor.
Bu CHP ile DSP'nin aynı çatı altında birleşmesine, bütünleşmesine neden olabilir. Daha doğrusu olmalıdır.
Mani zail olunca, memnu avdet eder.
Çağa uygun, iktidara aday bir büyük "yeni sol" oluşumun ayak seslerine engel olmak vebal altında kalmak demektir.
Bu tarihi fırsat, merkez solda, yüksek değerlerde bir kadro oluşumuna olanak sağlayacaktır.

İki istifa; biri geç, biri erken. Ecevit mi siyaseti bırakıyor, siyaset mi Ecevit'i.
Ali Talip Özdemir'inki ise "erken istifa".
Özdemir liderliği, geç buldu, çabuk kaybetti. Adaylıktan çekildi.
Siyasette koltuklar tapulu değil. Geç veya erken altınızdan gidiyor. Önemli olan bunu bilerek siyaset yapmak.

AB'nin genişlemeden sorumlu bakanı Verheugen haddini aşıyor, en basit nezaket kurallarını bile çiğneyerek Türkiye'yi tehdit ediyor. Türk ordusuna dil uzatıyor. Denktaş'a hakaret ediyor. KKTC'deki seçimleri etkilemeye çalışıyor.
Adam tek başına, rakip bir devlet gibi.
Verheugen böyle yaparak Türkiye'deki AB yandaşı büyük ekseriyeti AB'den soğutmak mı istiyor? Son taktiği bu mu?

Türkiye'yi sarsan 15 yıllık terörden sonra, Avrupa sık sık terör odakları lehine, müdahaleci oldu.
Duruşmalara; müşahitler, temsilciler yolladı.
Üst düzey Batılı yetkililer Ankara'yı teğet geçip Diyarbakır'a indi. Bazı Avrupalılar yargıya müdahale anlamına geldiği halde mahkumların tahliyesini bile istedi.
Ama o terör 30 bin kişinin ölümüne yol açmış olsa da Batı'ya göre sonuçta Türkiye'yi hedef alıyordu, Avrupa'yı ilgilendirmezdi.
Bugün başka bir terör tehdidi var ve bu terörün ucu Avrupa'ya, Amerika'ya kadar uzanıyor.
PKK terörünü görmezden gelen, bağışlayıcı olan Batı şimdi büyük telaşta. Oysa terör terördür, nerede, kime karşı olursa olsun ona dur demek gerekir. İnsanlığın ortak vicdanı bunu gerektirir. Batı inşallah bunu anlamıştır.

9 günlük bayramda televizyon kanalları iyi not alamadı. Onlar da sanki tatile çıkmıştı. Çoğu, tekrarlarla, özetlerle, eskilerin montajıyla bayramı atlattı.
Bu arada "Popstar" yarışması ilgi odağı oldu.
Bu yarışmada da, "Biri Bizi Gözetliyor"daki gibi normalin dışındakiler tercih edildi.
Halk bu aşamada, birinci ve ikinci sıraya Serkül ile şarkıları bozarak okumasıyla ünlenen Bayhan'ı oturttu. Yarışmanın favorilerinden Evren elendi. Anlaşılıyor ki bu tip yarışmalarda izleyici her zaman doğru karar veremiyor.
Seçimin her safhasında son kararın işin ehli jüri üyelerine bırakılmasında yarar var.
Gelelim "Çocuklar Duymasın"a. Pınar Altuğ yakında "Meltem" rolünü bırakacak. Yeni Meltem, neden Meltem Cumbul olmasın?