Fikret Bilanın haberi Ankaranın o tarihte nasıl bir yanılgı içinde olduğunu, uzak görüşlülükten yoksunluğunu gözler önüne seriyor. Haber; gerçeklerin Meclisten, kamuoyundan bilerek ve isteyerek gizlendiği izlenimini de veriyor.Tezkere kabul edilmiş olsa 1 Mart Türkiye için başarının miladı olacak ama Ankara bunu adeta hezimete çeviriyor. Amiyane tabiriyle kendi kalesine gol atıyor. Ve reddin mimarları böylece tarihin Türkiye lehine değişmesini önlüyor.* * *1 Mart tezkeresinden önce hazırlanıp imzalanan anlaşma metnini artık herkes biliyor. Tekrara gerek yok.O anlaşma 1 Mart tezkeresinin kabulüyle yürürlüğe girmiş olsaydı, anlaşılıyor ki; Türkiye bugün Ortadoğuda bambaşka bir konumda olacaktı. Askerlerinin başına çuval geçirilmesi nedeniyle dünya durdukça taşıyacağı ezikliği de, onur kırıklığını da yaşamayacaktı.* * *ABD ile yapılan o anlaşmadan, sınırı geçen Türk askerlerinin Irakta savaşmalarının beklenmediğini de anlıyoruz.Anlaşmayla Türkiyeye tanınan avantajlar, kazanımlar Türk askerinin kanı dökülmeden sağlanabilecekti.Bugün yeni bir tezkere hazırlığı yapılıyor. Ama bu kez benzer avantajlar gündemde değil. Üstelik Türk askeri en belalı bölgeye, adeta ateşin içine atılıyor.1 Marttaki durumla mukayese edince, buna, "yağmurdan kaçarken doluya tutulmak"tan başka ne denilebilir?* * *Ret cephesi önderlerinin, Milliyet o anlaşmayı açıkladıktan sonra, bugün ne diyeceklerini, benim gibi birçok vatandaş merak ediyordur.Merak edilen bir konu daha var. Madem hükümet 1 Mart tezkeresinin arkasındaydı, öyleyse Türkiyenin lehinde olan bu anlaşma metnini oylamadan önce neden açıklamadı?Veya, Meclisin gizli oturumunda bu metnin içeriğini anlatmak için hazır bekleyen büyükelçi Uğur Ziyal ile büyükelçi Deniz Bölükbaşıya neden söz verilmedi? Bu, ret cephesi liderlerinin bir tertibi miydi? Bunda, tezkereye karşı o günlerde gönülsüz görülen Gülün de rolü oldu mu?"Anlaşma açıklanmış olsa 1 Mart tezkeresi herhalde reddedilmezdi" diye düşünenler için bu kapalı noktalara açıklık getirilmesi gerekmiyor mu? Uzun lafın kısası; Ankaranın tarihi bir fırsatı 1 Martta elinin tersiyle ittiği artık açık seçik ortaya çıktı. Anketlere göre, ABDde bugün seçim olsa General Wesley Clark oyların yüzde 49unu, Başkan Bush yüzde 46sını alacak.Saddamın gazabı mı nedir? Kim onunla çatışsa ya bu dünyadan, ya iktidardan gidiyor.Şimdi sıra oğul Bushta mı? SADDAMIN LANETİ!.. YOL LOBİSİ Türkiyede "yol lobisi" var. Bu lobi, "yola karşı" bir lobi. Bunlar; Menderesin İstanbulda açtığı yollara karşı çıktılar.Yıldız Bulvarına karşı çıktılar.Özalın yollarına karşı çıktılar.Dalanın yollarına karşı çıktılar.Yılmazınkine karşı çıktılar.Boğaz köprülerine karşı çıktılar.Şimdi de Tayyip Erdoğanın "duble yol"larına muhalefet ediyorlar.İlginç olan ayrım yapmadan "yol" denilince hemen hepsine karşı çıkmaları.Oysa inşaatla, yapımla, imarla ilgili eleştirilmesi gereken bazı konular var, ama onlar eleştirilmiyor.Halkın vergisiyle, yani parasıyla inşa edilen İstanbuldaki büyük statlar... Onlar neden futbol kulüplerine veriliyor?Bunun hesabını soran, buna karşı çıkan yok? Ne istedi, ne oldu? HALUK LEVENT Kanunlar değişiyor, kafalar sabit... Haluk Leventin macerası da bunu gösteriyor.Sanatçı gözaltına alınana kadar, çeşitli TVlerde belki on kez Almanyada katıldığı konseri anlattı, adeta ifade verdi.O sözleri duyanlar, sanatçının gözaltına alınmasına hiç de gerek olmadığını anlayabilirlerdi. Ama gözaltı gerçekleşti...Sonunda Haluk Levent hakkında tutuklama istenmeden serbest bırakıldı.Boş yere gözaltında tutulduğu iki gün ise sanatçının yanına kar kaldı!Uyum yasalarıyla gerçekleştirdiği devrime, herhalde Türkiye kendisi de inanmıyor. Uyum, gitti geldi! İMAJ İmaj önemli. İmaj yaratıcılar daha önemli.Kovboylar, yıllardır seyircinin gözbebeği değil mi?Oysa onlar birer sığır çobanı. Ve bizim de çobanlarımız var. Ama bizimkiler gariban, ne adları, ne sanları ne de kahramanlıkları var.Kirk Douglasın "Güneş Batarken"inde söylediği gibi; "kovboylar zeki değiller, parasızlar ve sarhoşlar" ama Hollywoodun yarattığı imajlarıyla birer kahramanlar.İmaj yapıcılar, yaratıcılar çok önemli.Bizde de hamuru "sığır çobanı", cilası "kahraman" olan kovboylar yok mu? Çooook... dheper@milliyet.com.tr Bizim kovboylar