Bu çürük ve mevzuata uygun olmayan yapıların yarattığı faciada sorumluluk sıralaması yapabilir misiniz?Cevabı net: Önce hukuksuzluğa göz yuman belediyeler.Sonra rant peşinde koşan, kurallara uymayan sorumsuz müteahhitler.
Ve sonra diğerleri...
Avcılar'ın geçmişini, bugününü E - 5'i sık kullandığımız için az çok bilirim.
E - 5'te Çekmece'den Avcılar yokuşuna doğru aracı rampaya vurunca sağlı sollu geniş arazinin içinde göze batan tek bina Çanakkaleli Melahat'ın iki katlı mermer binası idi.
Şimdi o bina görünmüyor bile.
Hızla yükselen 8 - 10 katlı dev binalar E - 5'in iki yanını Çin Seddi gibi örttü.
Geniş arazi yap - satçıların elinde kaldı. O köy Avcılar, çok kalabalık bir kent haline geldi.
Ama bu hızlı kentleşmedeki kontrolsüzlük ve yağma bugünkü acı sonucun hazırlayıcısı oldu.
* * *
6 saat süreyle dün foto muhabiri arkadaşım Yaşar Saygı'yla Avcular'ı dolaştım.
Özellikle E - 5'in iki yanındaki o dev binaların yerle bir olanlarını görünce gözlerime inanamadım.
Asker, sivil büyük bir kurtarıcı grubu enkaz kaldırmak için güneşin altında en az 35 derece sıcakta canla başla çalışıyordu. Amaçları üstüste yığılan 8 - 10 katın altında sıkışıp kalanları ölmeden kurtarmak.
Bunun için az zamanları olduğunu bilerek kürek sallıyorlar, balyoz indiriyorlardı.
Avcılar'ın kurtarma aracı bakımından da şanslı olduğu söylenebilir. Her yıkıntının başında bir veya iki kepçe, vinç gibi kurtarma aracı görünce insanın, can pazarındakiler için umudu artıyor.
* * *
Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci'yi Avcılar Kriz Merkezi'nde buluyoruz.
Belediye başkanvekilleri ve diğer görevliler o merkezden aldıkları emirlerle sağa sola koşturuyorlar. Merkez yardım isteyen Avcılar halkıyla dolu...
Yardımlar oradan gerekli yerlere sevkediliyor. Biz kriz merkezindeyken bir hayırseverin yolladığı 16 ton su geldi, hemen tankerin boşaltılacağı yer tarif edildi, yardım suyu susuzlara ulaştırıldı.
Pek çok iş adamının, mühendis ve mimar odalarının Avcılar'a yardıma koştuğunu da kriz merkezinde öğreniyoruz.
* * *
Değirmenci 4 aylık başkan,
"Avcılar'da daha önceki yanlışların günahının çekildiğini" belirtiyor.
Avcılar'da yıkılan bina sayısı 28, her an yıkılabilir durumdaki bina sayısı ise 22.
Bu yıkılmalarda 182 vatandaşımız hayatını kaybederken 500 kişi de yaralanıyor.
Şu anda enkaz altında kaç kişi var, o bilinmiyor.
Yıkılan binaların yüzde 70'i yeni yapılmış binalar.
Eskiler dayanıyor, yeniler yıkılıyor.
Bunun nedeni Avcılar'da son yıllardaki inşaat furyasında kuralların gözardı edilmesi.
* * *
Depreme dayanamamanın Avcılar'da üç nedeni var.
Yanlış demir bağlantıları.
Malzemeden çalma.
Binaların alt katlarındaki perdeleri, hatta kolonları kaldırma, kesme, azaltma...
İşte bu üç neden 182 vatandaşımızın ölümünün başlıca sebebi.
Bunların dışında belki de en önemli yıkım nedenlerinden biri mevzuata aykırı olarak kat çıkılması.
Avcılar'da Gümüşpala Mahallesi'nde binaların 4 kat olması lazım. Buna teknik tabiriyle
"irtifa" deniyor.
Denizköşkler Caddesi üzerinde irtifa 6 kat.
Avcılar'ın diğer kesimleri ise 5 kata müsaadeli.
Ama Avcılar'da buna bugüne kadar yüzde 80 uyulmamış.
6 kat yerine 8 - 9 kat, 5 kat yerine 7 - 8 kat binalar çoğunlukta.
O binalara hayretle bakıyoruz.
Böyle bir başıboşluk diğer unsurlarla birleşse de birleşmese de yıkıma davetiye çıkartıyor. Ve işte güçlü bir depremde bu binaların büyük bir bölümü ayakta duramıyor. Diğerleri de daha güçlü bir depremde ne duruma gelir doğrusu insan merak ediyor.
* * *
Avcılar Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci 1957'de Avcılar'da doğmuş.
Burayı avucunun içi gibi biliyor, sorunları yaşayarak öğrenmiş.
Depremin de içinden çıkılmaz hale getirdiği trafikte motosikletiyle oradan oraya koşuyor.
Bu çürük ve mevzuata uygun olmayan yapıların yarattığı faciada sorumluluk sıralaması yapabilir misiniz, diyorum.
Cevabı net:
Önce hukuksuzluğa göz yuman belediye.
Sonra rant peşinde koşan, kurallara uymayan sorumsuz müteahhit.
Ve sonra diğerleri...
* * *
Konuştuğum kişiler Avcılar'da irtifa sınırlamalarına göz yumulduğunu iddia ediyorlar.
Belediye örneğin, projedeki 4 katı 6 kata çıkarandan, encümen kararıyla 2 - 3 milyar lira ceza alıyor. Böylece belediye gelir sağlamış oluyor ama o kaçak katları, projeye aykırı katları yıkmayarak da felaketi hazırlıyor.
Bu nedenlerle de Avcılar Belediyesi'nin eski tüm faaliyetlerinin denetlenmesi için Danıştay'a başvuruluyor.
* * *
Avcılar Belediye Başkanı eskiyi eleştiriyor.
Peki bugün durum ne, siz ne yapıyorsunuz, deyince de anlatıyor:
"Kaçak kata geçit yok, hem 6 - 9 milyar lira ceza alıyorum, hem de yıkıyorum. Yıktıklarımın arasında bir akrabamın inşaatı da var.Bundan sonra da Avcılar'da kurallara aykırı bina yapılmayacak."
Bu arada vatandaşın oturduğu binaların kaçak katlarının yıkılmayacağını da öğreniyoruz.
Bu katlar facianın sebebiyse, yıkılmama nedenini anlamak güç.
"Vatandaş oturuyor" demek yeterli gerekçe mi? Onlara barınacak başka yerler bulup muhtemel bir facia şimdiden önlenemez mi?
* * *
Avcılar'da bundan sonra ne olacak?
Projeye aykırı bina yapılmayacak.
Kaçak kata hiçbir şekilde göz yumulmayacak.
Mevcut binalardan örnekler alınıp tehlike arzedenler saptanacak.
Bunlar, bugün içinde bulunulan heyecanlı ortamın söylettikleri mi, geçmişi eleştirirken bugünkü icraatı kuvvetlendirici olsun diye ifade edilenler mi, yoksa samimi düşünceler mi, uygulamayı görerek karar vereceğiz.
* * *
Yıkılan binalarda hummalı bir faaliyet var.
Onlardan birine yaklaşıyoruz.
7 katlı beton bina adeta tek kat haline gelmiş.
Cesetler çıkartılıyor. Askerler büyük bir üzüntü ile ellerindeki çarşafa ölüleri sarmak için hazırlık yapıyor. Komutan resim çekilmesini istemiyor.
* * *
İşte bir başka bina. 6 katı görünüyor. Zemin kat bodrumun içine geçmiş.
Bina 35 derece güneye yatmış. Üst katlarda çok büyük çatlaklak var. Balkonlar esas binadan ayrılmış.
Binanın yerle bir olmasını önlemek için duvarına bir vincin uzun çubuğu destek edilmiş. Bina ona rağmen yavaş yavaş yatıyor.
Kolonlar, kirişler, döşeme betonu birbirine geçmiş, korkunç bir manzara arzediyor.
Ve evin önünde Gülşen Üstündağ binanın altında kalan annesi Şükran Üstündağ'ın kurtarılması için çırpınıyor.
"Dün saat 5'e kadar annem, kurtarın beni diye bağırıyordu. Şimdi sesi kesildi, kurtarın annemi" diye yalvarıyor.
Askerler, belediye görevlileri çırpınıyor ama Şükran Hanım'dan artık ses gelmiyor.
O her an yerle bir olacak tehlikeli binaya, bir delikten giren fedai genç yeniden girip yaşlı kadını içerde aramaya karar veriyor.
O bu işe teşebbüs ederken yeni bir faciaya, o gencin de enkaz altında kalışına tanık olmamak için oradan ayrılıyoruz.
* * *
Nerede küçük, büyük, yeşil alan varsa yatak çarşafından, naylondan, kilimden uydurma çadırlar kurulmuş, dört gündür Avcılar'ın bir bölümü çoluk çocuk oralarda yaşıyor.
Bizi görünce bazısı derdini anlatıyor, bazısı canını kurtardığı için mutluluğunu.
Sıdıka Şen,
"8 kişi günlerdir sokaktayız. İşte evimiz", diye çimenlerin üstündeki uydurma çadırı gösteriyor.
"Hiç yardım almadık, ekmek, su yok" diye yakarıyor.
Çadır komşusu Rabia Güzelhal ise
"yardımlardan memnun olduklarını" anlatıyor, komşusunu tekzip ediyor.
Oturdukları ev sapasağlam duruyormuş ama komşu ev eğilince tehlikeler doğurur diye tahliye etmişler.
Şimdi sağlam evin sakinleri komşu evin belediye tarafından yıkılmasını bekliyor.
* * *
Yalova, Çınarcık, Gölcük, Değirmendere, Adapazarı, İzmit ne ise Avcılar da o.
Ucuza yap, çabuk sat, çok kar et ilkesiyle zemin araştırması yapılmadan, malzemeden çalınarak inşa edilen binalar. Mevzuata aykırı olarak kat çıkılan ve taşıma gücü yok edilen binalar. Alan genişletmek için zeminlerde perdeleri kaldırılan, hatta kolonları inceltilen veya kesilen binalar.
Ve tüm bunlar gözlerinin önünde olurken belli nedenlerle göz yuman yetkililer, belediyeler.
Buna tabii afet yerine, beklenen afet demek daha doğru olmaz mı?
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr