Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Doğan Heper


PAZAR günü bu köşede "direksiyona geçince küçük dağları yarattık sanıyoruz" demiştik.
"Trafikte cezalar arttı ama kazalar azalmadı" demiştik.
"Uygulamada aksaklıklar mı var?" diye sormuştuk.
Pazardan bu yana yollar kan gölü.
Türkiye'nin her yanında kaza... Kaza... Kaza...
Mermer yüklü kamyonun uyuyan şoförü karşı yöne geçip turist otobüsünü biçiyor.
Koca koca otobüsler TEM'de yarışa kalkınca on dört araç birbirine giriyor.
Bu sorumsuz yarışçıların şoförlüklerini sürdürebilmelerine nasıl izin verilebilir?
O otobüs firmalarını kara listeye alıp teşhir etmek idarenin ilk görevidir.
Bu kadar ailenin perişan olmasına yol açan bu ilkel insanlara ve onları çalıştıran firmalara uygulanacak ceza sürücülükten ve otobüs işletmeciliğinden ilelebet uzaklaştırma olmalıdır.
Oysa kazadan sonra o otobüs firmalarının sorumlularının ilk yaptığı iş otobüslerin üzerindeki firma isimlerini silmek oldu...
Bu firmalar kazalara karşı önlem almaya akıl erdiremiyorlar ama firma adını saklamayı becerebiliyorlar.
* * *
GAZETEDE kazaya sebep olanlardan birinin fotoğrafı vardı. Adam Lombrozo tipi. Otobüsün uçaktan ne farkı var, orada da insan taşınıyor, burada da.
Doktor bir hastanın canından sorumlu, otobüs, kamyon sürücüleri aynı anda birçok insanın canından.
Öyleyse şoförlerde lise hatta üniversite diploması aramak ona göre de ücret vermek gerekmez mi?
Ceza ile eğitim ve de denetim paralel yürümeli.
* * *
TESADÜF o ya, pazar günü TV kanallarından birinde şehirlerarası sefer yapan otobüslerin şoförleriyle ilgili bir röportaj vardı.
İstanbul otogarında karanlık bodrum katta dolaştı kamera.
Şoförler ve yardımcıları otobüslerin o valiz konan alt bölmelerine uzanmış yatıyorlar.
Yer; karanlık, pis, havasız ama bitkin personel uyuyor. Uyananlar yemek hazırlıyor.
Muhabirin konuştuklarından biri: "10 - 15 saat direksiyon sallamış insanların yer seçimi yapamayacağını, çaresiz buralarda uyuduklarını, zaten başka imkanları da olmadığını" söylüyor.
Sonra bu insanlar bu pis bodrumdan, bu bavul kutularından çıkıp, uykularını almış, sinirleri yatışmış, huzur ve neşe içinde 40 - 50 kişiyi Türkiye'nin bir ucundan öbür ucuna sağlık, sıhhat ve selametle götürecekler.
Mümkün mü?
* * *
OTOBÜS ve kamyon işletmecilerinin zapturapt altına alınmasında geç kalındığı anlaşılıyor.
Yollar güzel, trafik yasası çıktı, öyleyse katliam niteliğindeki kazalara sebep olan başka nedenler var:
Sürücülere asgari düzeyde de olsa gereken konforu sağlamak, uyku, yiyecek ve dinlenme imkanı için gerekeni yapmak karayolu taşımacılığı yapan firmaların görevi değil mi?
Kazaların yoğunluğu ve bunların çoğunun sürücü kusuru nedeniyle meydana gelmesi bu görevi yerine getirmeyenler olduğunu gösteriyor.
Bu firmalara bugüne kadar ne müeyyide uygulandığını ben merak ediyorum, siz etmiyor musunuz?

Yazara EmailD.Heper@milliyet.com.tr