TURİZM Bakanı Erkan Mumcu TV'de soruları yanıtlıyor.
Gürültü konusuna sıra geliyor.
Bakan, Turizm Bakanlığı'ndan turizm işletmesi belgesi alan eğlence yerleri ile, belediyelerden ruhsat alan işletmeler olduğundan söz ediyor.
Sesin 90 desibelden yüksek olanının dışarıya aksetmemesi şartıyla turizm belgeli yerler istedikleri saate kadar çalışabileceklerini anlatıyor.
Sayın Bakan hep bunu yapıyor.
Sözleri buraya kadar doğru. Ama buradan sonrasını, daha doğrusu öncesini hep teğet geçiyor.
Vatandaş soruyor. Turizm belgesi nasıl veriliyor? Kimlere, hangi ölçüler kullanılarak veriliyor?
Önce onu bilelim, sonra gürültüsünü tartışalım.
Özellikle ve yoğunlukla Etiler'de, Levent'te, Ulus'ta ve şehrin diğer bölgelerinde konut alanlarının içinde, şartlara uygun olmayan yapılarda turizm belgeli işletmeler var mı, yok mu?
Bakan teşkilatından bu listeyi isteyip bir baksa.
Haksız hukuksuz belge alanlar var mı? Kimler, hangi Turizm Bakanlığı yetkilileri, neden mevzii imar planında konut alanı olarak gösterilen bazı yerlere bu belgeleri vermiş, bir incelese ve sonucu açıklasa, doğruyu yapmış olmaz mı?
"Gürültünün ölçüsü belli, uymayanı mahalli yöneticiler cezalandırsın", demek kolay. Gürültücülerin,
"turistik işletme" diye faaliyette bulunmaları, bu belgeye sahip oluşları yasal mı önce onu izah gerekmez mi?
Önce gürültünün çıktığı, sesin üretildiği kaynağın o mahaldeki varlığının meşru mu, gayri meşru mu olduğunu bir anlayalım. Gayri meşruluğa müsaade edenler varsa onları saptayalım, sonra gürültünün desibelini tartışalım.
Örneğin bu satırları yazarken benim önümde, aynı semtte, konutlar arasında çalışan, gürültü dahil her türlü çevre kirliliği yaratan, otoparksız, huzursuzluk kaynağı 26 bar, gece kulübü ve lokantanın listesi var ve bunların 12'si turizm belgeli.
Sayın Bakan bu konuya değinmekten hep kaçınıyor.
Acaba neden?
Terim bayramı ve ödül abartısı
TBMM'de çok sorun çözümlendi, ama bir
"futbol" ihtilafına herhalde ilk kez çare bulundu.
Meclis'teki ANAP Grubu salonunda dün Fatih Terim kürsüye çıktı ve
"GS'de kalacağını" açıkladı.
Böylece son yıllarda Mesut Yılmaz'ın katkılarıyla başarılan işlerden belki de en önemlisi siyasi tarihe de geçmiş oldu.
* * *
ŞİMDİ önümüzde GS'ye verilecek ödül sorunu var. Bakalım onun çözümünü kim gerçekleştirecek?
Ödül bizatihi ödül olduğu için kıymetlidir. Bu 50 milyon dolar gibi makulu aşan bir para olursa ödül olmaktan çıkar, yardım olur.
Yardımda ise eşitlik gerekir, hesap ve ölçü gerekir. Devlet, daha doğrusu devlet adına hareket edenler, vatandaştan topladıkları vergilerden 31 trilyon lirayı bir kulübe, yalnızca Galatasaray'a böyle bol keseden veremezler. Bizim ortak karakterimiz abartmadır, vur deyince öldürmektir. Burada da bu yanımız ortaya çıktı.
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr