Sorun yaratmada üstümüze yok. "Türk" varken "Türkiyeli" bunlardan biri.
Bugün "Türk" bizatihi "Türkiyeli" anlamına gelmiyor mu?
"Türk" bu anlamda kullanılmıyor mu?
Ülkemizde kullanılan "Türk"te ırk yok, ırkçılık yok, bir ülkeye, yani bu ülkeye mensubiyet var.
Alt kimliğiniz ne olursa olsun "Türk" Türkiye vatandaşı, bu ülkenin vatandaşı olan anlamına geliyor, genellikle öyle anlaşılıyor, öyle de kullanılıyor.
Türkiye Cumhuriyeti'nde bu kelime birleştiricidir, bütünleştiricidir. Bugün buna farklı anlamlar yüklemek, ayrımcı hale getirmek bu ülkenin yararına olamaz.
***
"Birlik içinde çeşitlilik ya da çeşitlilik içinde birlik" kolay değildir ama Atatürk Türkiyesi bunu başarmıştır.
Farklı kökenden de gelseler bir ülke üzerindeki insanların barış içinde yaşaması üst bir çatı altında uzlaşmalarıyla mümkündür. Türkiye'de bu çatıyı "Türk"lük ifade ediyor, öyleyse "Türkiyeli"ye ne gerek var.
Bu, kafa karışıklığı dışında, bir bölünme, kopma arzusunun da ifadesi sayılamaz mı?
Kurtuluş Savaşı'nın önderi, Cumhuriyet'in kurucusu Atatürk daha o zaman "Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan herkes Türk"tür tanımıyla Türk kelimesinin bir ırkı değil, ülkemizin tüm vatandaşlarını kapsadığını açıklamış değil mi?
***
KONDA'nın 1993'te yaptığı bir anket, vatandaşların büyük ekseriyetinin de kendilerini "Türk" hissettiklerini gösteriyor.
Son on yıldaki zorlamalarla bu "hissetme" durumu değişmiş midir bilemem ama değişmemiş olması birlik ve bütünlüğümüz açısından temenni edilecek bir durumdur.
İşte "İstanbullular kendilerini nasıl hissediyor" anketinin sonuçları:
Türk: yüzde 69, Müslüman Türk: yüzde 21, Müslüman: yüzde 4, Kürt: yüzde 4, Diğerleri: yüzde 2.
İstanbul gibi göç alan büyük bir kentte yapılan bu anket insanımızın üst kimliğine karar vermiş olduğunu gösteriyorsa "Türkiyeli"lik tartışması da gereksiz sayılabilir.
İsrail Başbakan Yardımcısı "Arafat'ı öldürme" hedefini açıkladı. Filistin yönetimi de "Şaron'u öldürme kararı aldık" dese, ne olacak?
Uluslararası arenada cumhurbaşkanlarını, başbakanları öldürme kararı almak ve bunu resmen açıklamak ilk kez oluyor. Bu yol bir açılırsa, dünya barışına katkısı nedeniyle İsrail Başbakan Yardımcısına Nobel Barış Ödülü vermek gerekebilir!
İktidara o da gelse, bu da gelse sonuç değişmiyor. Birinci sınıf bir ülke olmuyoruz.
Ekonomi yıllardır berbat. Dış politika kişiliksiz. İçeride izlenen yol kamplaşmalara neden oluyor. Eğitim, sağlık, sosyal güvenlik bir türlü sağlam temellere oturtulamıyor. İşsizlik dizboyu. Bir avuç ahlaksız yıllardır milleti soyuyor. Rüşvet, iltimas; liyakatın, başarının, hakkın, hukukun yerini almış. Cüzdanın vicdana galibiyeti bir türlü önlenemiyor. Bürokrasi doğrudürüst bir genel seçim yapmaktan bile aciz.
Türkiye'nin kaderini değiştirme konusunda şimdi umut tek parti iktidarında. Ama onların da peşin hükümleri, saplantıları, çelişkileri var. Laf yarıştırmayı icraata tercih ediyorlar.
Oysa; "Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz
Şahsın görünür rütbe - i aklı, eserinde."
"Eser"; yenilik olmalıdır, değişim olmalıdır, atılım olmalıdır, Ankara'nın, 70 milyonu ayağa kaldırması olmalıdır.
Bu ülkenin, bu insanların daha fazla beklemeye tahammülü yok.
Eğitim" deyince, iktidar da, muhalefet de, siyaset yapıyor.
Oysa eğitim Türkiye'nin geleceği. Ve ne yazık ki bu gelecek tehlikede.
Baro başkanı Kazım Kolcuoğlu'dan öğrendim.
"Öğretim üyesi eksikliğine rağmen Türkiye'de 34 hukuk fakültesi var. Bu fakültelerden her yıl 6 bin 500 genç mezun oluyor."
Ve bu gençler hayal kırıklığına uğruyor. Çünkü bu kadar mezuna iş yok.
Yalnız hukukta mı böyle? Hayır.
Üniversitede her dalda plansızlık, programsızlık var. Ama bu ana konuyla, yani bir mesleğin ihtiyacına paralel öğrenci alma ve mezun etme konusuyla ilgilenen yok. Çünkü ilgililer üniversite üzerinden siyaset yapıyor, olan da gençlere oluyor.
Memurların çıkarı işverenleri olan hükümet karşısında tek yumruk olmaktır.
Oysa şu ücret pazarlığının seyrine bakıyorum.
Memurlar çeşitli sendikalara bölünmüş.
İşveren olarak hükümet de bu bölünmüşlükten istifade ediyor.
Bu nedenle de memurlar için Uzlaşma komisyonu'nun lehte sayılabilecek kararına rağmen galibiyet hayaldir...
Özay Şendir
Küfür çok ayıp, geçmişi yazmak yeter...
6 Haziran 2025
Abbas Güçlü
Yaşadığımız toprakların farkında mıyız?..
6 Haziran 2025
Zafer Şahin
Senin kısmetine Kent Lokantası düştü İstanbul
6 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Savaş tamtamları ile barış olur mu?
6 Haziran 2025
Mehmet Tez
Pink Floyd, Live in Pompeii: Woodstock’ın tam tersi
6 Haziran 2025