Rusya, Kosova'daki birliğini takviye ediyor. Dün bazı zırhlı araçlar Priştine'ye girdi. Romanya, Bulgaristan ve Macaristan'dan koridor izni bekleyen Moskova bu bekleme sırasında boş durmayıp Bosna'daki gücünün bir bölümünü Kosova'nın başşehrine kaydırıyor.
Rusya'nın oldu bittisi güçlenirken, NATO Barış Gücü de adım adım ilerliyor. Ortak komuta altında da olsa İngiliz, Fransız, İtalyan, Alman ve Amerikan askerleri ayrı ayrı bölgelerin denetimini üstleniyor.
* * *
TV Prizren'in Mamuşa köyünden canlı yayın yapıyor.
Haritaya baktım, Prizren, Kosova'nın aşağı yukarı en güneyine düşüyor. Solunda Arnavutluk, sağında Makedonya var.
Mamuşa anladığıma göre diğer bölgelere geçit veren yolların kenarında bir köy. Önemi, konumundan geliyor, yoksa nüfusu beş bin kadar.
Canlı yayın yapılan köy meydanında bayram havası var. Türkiye lehinde tezahürat yapıyorlar. İnsanların ellerinde Kosova bayrağından çok bizim bayrağımız var. Köyde Arnavutlar ekseriyette, ama Türkler de az değil.
Bu arada dikkati çeken bir şey oldu.
Bir Türk, mikrofonu aldı ve Türkiye'nin ilgisizliğinden söz etti, "Biz burada Türkleri görmek isterdik" dedi.
Oysa biz Türkiye'de tek tek her Türk vatandaşının kafasının ve kalbinin Kosova'yla dolu olduğunu hissediyoruz.
Onların dertlerini dert edindik, her bir Kosovalıyı öz kardeşimiz biliyoruz. Onlar için üzülüyoruz, onlar için seviniyoruz.
Ama o Kosovalı Türk'ün sözleri de söylenmemiş kabul edilemez.
Bu konuda ya başka ülkelerden geri kaldık ya da hislerimizi, sevgimizi ve yaptıklarımızı tam anlamıyla duyuramıyoruz.
* * *
AMA bir gerçek var.
Amerika, Avrupa, Rusya arasındaki yarışta, tarihi ve kültürel bağlarla bağlı olduğumuz bu eski Türk coğrafyasında biz ön saflarda olamadık.
Türk askerinin Kosova'ya girmesinde geri kaldık.
600 yıllık coğrafyamızda yabancı bu kadar asker at oynatırken biz yokuz.
Türkiye'deki Kosovalılar bugün belki de Kosova'dakinden daha çoktur; TV'lerdeki röportajlarda görüyoruz. Pek çok Kosovalı ailenin birçok üyesi İstanbul'da, Bursa'da, Türkiye'nin pek çok şehrinde yerleşmiş, yaşıyor.
Kosova ile ilgili askeri gelişmelere paralel olarak siyasi ve ekonomik gelişmelerden de uzak olduğumuz anlaşılıyor.
Oysa tarihi ve kültürel bağımızın sürdüğü bu bölgenin statüsünün yeniden oluşturulmasında, imarında Türkiyesiz hareket edilemez, edilmemeli.
Sayın Başbakan Ecevit'in dünkü sözlerinde bu yöndeki endişeler kadar kararlılık da vardı:
"Kosova'nın geleceğinin belirlenmesinde Türkiye dışlanamaz.
Kosova'nın yeniden inşasında da, yeniden yapılanmasında da Türkiye'nin katkısı gerekir. Bu süreçten Türkiye ayrı tutulamaz.
Kosova'nın geleceği belirlenirken Türkiye'nin mutlaka ağırlığını koyması gerekir."
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr