Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye konuşma alanı oldu. Özellikle Başbakan’ın konuşma alanı. Her gün her yere gidiyor. Ve veryansın ediyor.
Oysa vatandaş bıktı artık. Laf değil, AKP hükümetinden ve Başbakan Erdoğan’dan iş istiyor.
Bakın yeni açıklandı, gençlerin işsizlik oranı 24.1. Buna boş lafla, konuşmayla çare bulunamaz. Yeni iş sahaları açmakla çare bulunur.
Peki, hükümet, Başbakan yeni iş alanları peşinde mi?
Hayır.
* * *
Belki birçoğumuz farkında değiliz ama Türkiye işsizlik kadar büyük bir tehlikenin de içinde. Bu tehlike eskiden de vardı, ama bugün arttı.
Bazısı, “Ne yapılırsa yapılsın, korkmayın, Türkiye’de gericilik sorunu yok” diyor.
Oysa İran’da da böyle deniyordu. Neredeyse sol iktidara gelecekti, dünyada böyle bekleniyordu.
Ama dinci dikta kuruldu.
“Türkiye’de gericilik galip gelmez” diyenleri dikkatli olmaya çağırmak bir vatan borcudur.
* * *
Peki bölücülük ne âlemde?
O da aldı başını gidiyor. Artık bazı futbol maçları bile bunu gösteriyor.
“Yurt, şu etnik gruplardan müteşekkil, aralarında zorla bir birlik var” diye Türkiye bölünüp, parçalanmak isteniyor.
Hükümetin yanlış politikası da bu bölünmeyi, bu parçalanmayı hızlandırıyor.
Hükümet, birlik ve beraberliği teşvik edip onun için çalışacağına belki de farkında olmadan bölücülerin istediğini yapıyor.
Ben geri kalmış bölgelerde yaşayanlara hükümet el uzatmasın demiyorum. Hatta geçmişte bu köşede, “güneydoğu vergisi” konulsun diyen de bendim.
Ama bu bölücülük için değil, birleştiricilik için kullanılmalı.
Kardeşlik için kullanılmalı.
Marifet bunu gerçekleştirmekte, yani 72 milyonun kardeşliğini ve birliğini pekiştirmekte, bölmekte değil.
* * *
Unutmayalım, ne denirse denilsin, Türkiye’yi dışta ve içte bölmek isteyenler var.
Türkiye’yi emellerine alet etmek isteyenler var. Buna gülüp geçemeyiz.
Dünyada, çevremizde örnekleri mevcut.
“Ilımlı İslam” boşuna mı ortaya atıldı?
Türkiye boşuna mı “ılımlı İslam”a çekilmeye çalışıldı?
Boşuna mı Türkiye yeni Ortadoğu siyasi haritası içine alınmaya. “Büyük Ortadoğu” gerçekleştirilmeye çalışıldı?
* * *
Bir yandan Türkiye’yi çeşitli tehditlerle korkutmak ve istedikleri politikaya razı etmek büyük güçlerin işi değil mi?
Öte yandan da bu bölme gerçekleştirilsin diye ciddi ciddi çalışanlar yok mu?
Türkiye’nin bütünlüğü için, çeşitli tehditler karşısında korkmadığını göstermek için iktidar ve muhalefetin ortak, yani uzlaşmacı bir çalışma içine girmesi gerekiyor.
Biz vatandaş olarak bunu hâlâ bekliyoruz, umutlanıyoruz. Şartlar zorlayabilir.

Haberin Devamı

TURHAN SELÇUK
Turhan Selçuk’un iki yönü vardı.
Önce, insan olarak “efendi adam”dı.
Sonra, sanatçı olarak, az çizgiyle çok şey ifade edebilen bir çizerdi. Adeta çizgiyle köşe yazısı yazardı.
Ben yıllarca her gün onun eserleriyle beraber oldum. Onu izledim. Bunları onun için söyleyebiliyorum.
Mesela onun iki üçgenle yarattığı İnönü’yü hatırlıyor musunuz?
Mesela, “Susun, demokrasi var” deyişini düşünebiliyor musunuz?
Dedim ya, az çizgiyle, adeta uzun bir makalede bile ifade edilemeyecekleri anlatabilen bir fikir adamıydı...
Rahat uyusun...

Haberin Devamı

Tablolar ve 8 yıl
Kültür Bakanı kaybolan tablolar için bunların “12 Eylül’de hatırlıların istediği yerlere götürüldüğünü” söyledi.
Peki, bu yağmanın günahından AKP böylece kurtuldu mu?
12 Eylül olalı 30 yıl oldu.
Sayın Bakan’ın partisi 8 yıldır iktidarda. Peki AKP uyuyor mu?
Bu tabloları AKP, verildikleri yerlerden niye toplamadı?
İlahi Kültür Bakanı, sen de AKP’ye ne çabuk uydun?

Haberin Devamı

Baraj yok, nükleer yok!
Kimi Munzur’a baraj istemiyor.
Kimi Sinop’a nükleer santral.
Kimi bizim topraklarda altın aranmasın, diyor.
İsteklere hürmetimiz var ama bir çift sözümüz de olacak. Nükleere hayır, hidroelektriğe hayır, madene hayır. Peki, ama bu ülke nasıl kalkınacak, nasıl ileri gidecek? Geri kaldığımız, geri bırakıldığımız yetmez mi?

SABIKALI
TRT de yandaş mı?

Ankara’da silah taşıyan bir kamyon yakalandı.
Biliyorsunuz. Ben baştan anlatmayacağım.
Yalnız merak ediyorum, o TRT’nin “haber müdürü” bugüne kadar ne ceza gördü?
Yoksa işten alındı mı?
Kamyonun daha örtüsü açılmadan içinde silahlar olduğunu ve el bombalarının seri numaralarının silindiğini bildiren ve vatandaşı akşam akşam heyecanlandıran o TRT değil mi?
Şimdi soruyorum.
TRT, habercilik mi yapıyor, yoksa Silahlı Kuvvetler’i yıpratmak isteyenlere borazanlık mı?
TRT ömrü boyunca bugünkü gibi tarafgir olmadı, desek yanlış olmaz. İktidarı bu derece hiç tutmadı. Onun isteklerini böyle gözleri kapalı yerine getirmedi.
Bu yapılan, iktidarı tutmak, yani yandaş olmaktan da öte sayılmalı. TRT, 72 milyonu, doğru olmayan haberiyle dinamitledi.
Bu TRT’nin ilk sabıkası değil. Daha önce de, yani yakın geçmişte de TRT buna benzer “yapma haber” verdi. Mesela, Sabih Kanadoğlu ve Çetin Doğan’ın evine daha polis gitmeden, TRT iki evde de arama yapıldığı haberini duyurdu.
TRT’nin bugünü unutulmayacak.

İHANET
Vatan evlatları!

İsveç parlamentosu soykırımı bir oy farkla kabul etti.
Bu oylamada beni asıl üzen İsveç meclisinde bulunan 4 Türkün tutumu oldu.
Tasarının 130’a karşı 131 oyla kabul edildiği oturumda, Midyatlı Yılmaz Kerimo ve İbrahim Baylan Sosyal Demokrat Parti kararına uyarak “Evet” oyu verdi. Halk Parti’den Vanlı Gülen Avcı ise partisine rağmen “Evet” dedi.
Bu üç oya rağmen, Çevre Partisi’nden G. Antepli Mehmet Kaplan “Hayır” deseydi, sonuç değişecekti. Grup kararına karşı çıkamayan Kaplan çekimser kalınca, tasarı tek oy farkla yasalaştı.
Gördünüz değil mi? Manzara içler acısı.
Bence İsveçlilere kızmak yerine, ülkelerinin menfaatini düşünmeyen, adeta Türkiye’ye düşmanlık yapan sözüm ona Türklere kızmak lazım. Hadi üç Türk grup kararına uydu diyelim, ya Gülen Avcı’ya ne demeli?
Onu Türk vatandaşlığında tutmalı mı?
Hayır.
Onu Türk vatandaşlığından bir an önce çıkarmak, düşmanı olduğu bir ülkenin kimliğinden kurtarmak olacaktır.
Herhalde o da bunu bekliyordur.