Doğan Heper
KURALLARI içinde iktidar olmaya karşı çıkmak mümkün mü?
Ama o kurallarla ülke çıkarı çatışırsa ne olacak?
O zamanda şu söylenebilir:
Ülke yararının kurallarla çatıştığına kim karar verecek?
Kamu vicdanı denilebilir.
Ama bu da mücerret bir şey.
Öyleyse bu tartışmayı bir yana bırakıp gelelim gerçeğe.
* * *
TÜRKİYE'de bir yanda dövüşen bir gençlik var.
Öte yanda çalışan...
Allah'tan dövüşenler azınlıkta.
Çatışanlar her gün birbirlerinin kafalarını, gözlerini yarıyorlar.
Onaylanamaz bir mücadele örneği veriyorlar.
Elde sopa, taş.
Bu gençlerimizin sağcısı da, solcusu da bizim evladımız, kardeşimiz.
Onların mücadelelerini taşsız, sopasız yapmaları halinde hepimiz mutlu olacağız.
Onların enerjilerini, fikir mücadelesine harcamaları her Türkü mutlu edecek, ama olmuyor.
Böyle giderse olmayacak da.
Geçen gün bu gençlerin adliyede duruşmaları vardı ve aileleri o gençleri alkışlayarak davranışlarını onayladıklarını belirtiyorlardı. Bazı anneler, babalar da TV'lere demeçler vererek çocuklarını adeta teşvik ediyorlardı.
İşte esas üzücü olan bu. Karamsarlık doğuran bu...
Bazı ailelerin teşvikçiliği.
* * *
BUGÜN gençlerin büyük çoğunluğunun amacı daha iyi bir eğitim ve buna bağlı olarak daha iyi bir kazanç.
Bu amaca varmanın yolu ise kavgadan geçmiyor.
Şartları iyileştirmek için akıllı ve elbirliğiyle mücadeleden geçiyor.
Bakın Bilimsel Eğitim Kültür ve Sanat Vakfı Başkanı Prof. Dr. İbrahim Armağan İzmir'de 4 bin 600 genç üzerinde araştırma yapmış.
Araştırmaya göre, gençlerin en çok değer verdiği olguların başında, yüzde 38 ile
"iyi bir meslek" ve yüzde 29 ile
"iyi bir öğrenim" gelirken, 3. sırayı yüzde 20 ile
"zengin olmak" alıyor.
Gençlerin yüzde 35'ine göre, mutlu olmak için öncelikle para gerekiyor.
"İyi eğitim" yüzde 22,
"iyi bir iş" yüzde 17 oranında gerekli.
Bunları gerçekleştirmek içinse, taşa, sopaya gerek yok.
Siyasi mücadeleye ağırlık koymak gerek.
* * *
NEDEN?
Çünkü bugün Ankara'da gelir dağılımı uçurumunu, bölgelerarası gelişmişlik farklılıklarını giderebilecek, vergi adaletini sağlayabilecek yeni iş sahaları açacak bir yönetim yok, bu konularla uğraşan bir iktidar yok.
Türkiye'nin dörte biri isviçre, dörtte üçü Bangladeş gibi yaşıyor.
İzliyoruz. Hükümet ortaklarını, onların konuları farklı.
Türkiye'nin öncelikli sorunları başbakanın değişmesiyle çözümlenmiş olmayacak.
Rafahyol çeşitli pazarlıklarla ve BBP gibi desteklerle ayakta tutulabilir. Bu kurallara da uygun sayılabilir. Ama bu işbaşında kalış kamu vicdanına uygun mudur, ülkenin çıkarına mıdır, kaosu önleyici midir?
Gençlerin arasındaki husumeti giderici olabilecek midir?
Hayır.
Türkiye, nüfusu genç bir ülke.
Ve bakın bu gençlerin çoğu iyi bir meslek, iyi bir eğitim ve iyi bir kazanç istiyor. Anketler bunu gösteriyor.
Oysa iktidarın tutumu bunu sağlama yönünde değil.
Türkiye, bunun sancısını çekiyor, bu gidişle bir süre daha da çekeceğe benziyor.
Yazara Emaild.heper@milliyet.com.tr