Devlet üniversitelerinden iyi yabancı dil bilen az çıkıyor demiştik. Bu konuda bu köşede üstüste birkaç yazı okudunuz.
O yazılar nedeniyle gelen mektup, faks sayısı tahminlerin çok üstüne vardı.
Konunun uzmanı profesörler, konunun içinde olan öğrenciler, veliler bu konuda farklı görüş bildiriyorlar.
Hepsini buraya almaya imkan yok.
Bugün bu mektuplardan Boğaziçi Üniversitesi'nden Sayın Prof. Dr. Mustafa Dilber'inkini özetle bulacaksınız. Yarın farklı görüşteki bir diğerini okuyacaksınız.
"Boğaziçi Üniversitesi'nde öğrenimi sırasında öğrencim de olmuş bulunan Prof. Dr. Selime Sezgin'in
"devlet üniversiteleri de yabancı dil öğretmektedir" iddiasına katılmamak mümkün değil.
Sizin yazınızdaki iki cümlenin asıl ağırlığı belki de ikincisinde, yani
"iyi dil bilenlerin" az çıkması. Bu tabii ki tartışılabilir, tartışılabilmesi için de
"iyi"nin tanımının dikkatli biçimde yapılması gerek. Eğer
"iyi"den kasıt anadil düzeyi ise doğaldır ki bunu bir yıllık bir hazırlık sınıfı (dört yıllık bir lisans programı onu izlese bile) ile sağlamak bir hayaldir. Yok
"iyi"den anladığımız okuduğu yabancı dildeki kitapları anlayan, düşündüklerini basit bir üslupla ve rahatsız edecek düzeyde gramer yanlışı yapmadan sözlü veya yazılı ifade edebilen öğrenciler ise böyle mezunları bolca vermekteyiz.
* * *
BENİM asıl üstünde durmak istediğim
"yabancı dil öğretiminin" yeterli olup olmadığından çok
a) Bunun bir üniversite işlevi olup olmadığı,
b)
"Yabancı dilde öğretimin" gerekliliği.
Yabancı dil öğretimi üniversite yapısı dışında da daha yaratıcı, ekonomik biçimlerde sunulabilir kanısındayım.
Yabancı dilde öğretim ise... orta, lise, yüksek öğrenimi Robert Kolej'de doktorasını ABD'de tamamlamış, on yıl aralıklı olarak ABD'de çeşitli üniversitelerde lisans ve lisansüstü dersler vermiş, 1968'den bu yana da Boğaziçi Üniversitesi'nde öğretim üyesi bulunan biri olarak bunun karşısında olduğumu itiraf etmeliyim. Bütün bu birikimime karşın öğretim üyeliğinin konuyu işlemek, tartışmaları sağlamak, sınav soruları hazırlamak ve değerlendirmek vs. gibi boyutlarının hiçbirinde anadilimiz Türkçeyi kullandığım kadar başarılı olamamaktayım. Bunun bir kısmı bendeki eksikliklerden kaynaklanıyorsa da bir kısmı da öğrencilerin yabancı dile anadilleri kadar hakim olamamalarından kaynaklanmaktadır. Üniversite öğretim üyesinin görevinin öğrencilerin yabancı dil yeteneğini artırmak olmadığı görüşündeyim.
Bugün birçok devlet üniversitesinde lisans ve lisansüstü düzeyde yabancı dilde ve tüm vakıf üniversitelerinde yine yabancı dilde eğitim yapılmaktadır. Bu denli yabancı dilde öğretim hiçbir gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkede yoktur. Ya biz çok değişik bir model keşfettik; ya da önemli bir hata yapıyoruz."
Sayın Prof. Dr. Mustafa Dilber ilk bakışta bizim görüşümüze karşı gibi görünüyorsa da, üniversitelerde yabancı dil eğitiminin gereksizliği kadar, satırları arasında yabancı dil eğitiminin yetersizliğinin ipuçlarını da buluyoruz.
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr