Avcılar'da bir terlik fabrikası, 2 kat olması gerekirken 4 kat inşa edilmiş.
Daha doğrusu iki katmış, iki tane de üstüne çıkılmış.
Depremde de yerle bir olmuş.
Şimdi deniyor ki:
"Ona izin verenler, göz yumanlar ne elde ettilerse ettiler. Fabrika sahibi şimdi zararını sigortaya ödetecek.Peki yaralananlarla işsiz kalanların günahı ne?"
* * *
MÖ 2100 - MS 1900 aralığında oluşmuş depremlere bakıldığında hassas noktaların İstanbul, İzmit çevresi, Bursa ve Tekirdağ dolayları olduğu görülüyor. O hassasiyet bugün de sürüyor.
Son deprem de bunu gösteriyor.
Deprem ve benzeri tabii afetler düşünülerek Türkiye'nin ve de özellikle Marmara Bölgesi ve İstanbul'un yeniden örgütlenmesi gerekiyor.
Erken uyarı ve kriz merkezleri ile kurtarma birimlerinin kurulması gerekiyor.
Mevzuatın şartlara uygun hale getirilmesi gerekiyor.
Yapılar için konulan şartlara uyulmasının sağlanması gerekiyor.
* * *
BUGÜN inşaatlar, mimar, mühendis, müteahhit, belediye karesi içinde oluşuyor.
Yasal olanda da, olmayanda da bu dörtlünün rolü var. Ama nihai sorumluluk belediyelerde.
Mimar, imar mevzuatına göre, o mevzuata uygun olarak projeyi yapıyor.
Bu proje statik hesapların yapılması için mühendise veriliyor. Bu arada elektrik ve makine mühendisi de kendileriyle ilgili bölümler için görev alıyor.
Sonra iş belediyeye geliyor. Belediyede inşaat mühendislerinden oluşan inşaat bürosu var. Elektrik ve makine projelerini kontrol eden elektrik ve makine büroları var.
Teknik uygulama sorumlusu var.
Belediye her şeyi imar mevzuatına uygun görürse
"olur" veriyor.
Müteahhit işe başlıyor.
Yapım sırasında belediye, inşaatı her an kontrol edip, projeye aykırılık halinde duruma el koyabiliyor.
İşte yasal olmayana fren belediyenin elinde, ama o fren genelde işlemiyor.
Onun işletilmesi için gerekenlerin yapılması bekleniyor.
Bu yapılmazsa; bugünkü heyecan geçer, acılar unutulur, ama felaketler devam eder.
* * *
DEPREMLE ilgili uyarılardan da gocunmamak gerekir.
Perşembe gecesini cuma sabahına kadar, Kandilli Rasathanesi Müdürü Prof. Dr. Işıkara'nın uyarılarıyla açıkta geçirdik.
Eğer büyük bir sarsıntı olsaydı, Işıkara sayesinde belki de hayatımız kurtulacaktı.
Ama o büyük deprem olmadı, iyi ki olmadı.
Bilim adamlarının görevi, hiç çekinmeden bulgularını açıklamaktır. Bu nedenle onları kınamak, bundan sonra benzer açıklamalarda bulunması gerekenleri ürkütebilir.
Ben Işıkara'ya teşekkür ediyorum.
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr