Dr. Hakan Tartan

Dr. Hakan Tartan

hakantartan35@gmail.com

Tüm Yazıları

Dünya nüfusunun yarısı beslenemiyor. Bilim insanları gıdaya erişim sorununa yol açan etmenleri 10 başlıkta değerlendiriyor.

Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere dünyanın önemli yapı taşları bas bas bağırıyor: "Dünya elde gidiyor. Açlık ve yoksulluk büyük sorun."

Ülkeler arasındaki gelir dağılımında ciddi adaletsizlikler dikkat çekerken, dünya nüfusu da 10 milyara doğru koşuyor. Hesaplar tutarsa 2050’de 10 milyarız. Ürküten bir gerçek! Kaynaklar hızla ve vahşice tüketildiği için...

Üstelik bu 10 milyar nüfus içinde yüzde 10’u oluşturan 1 milyarlık kesim de ‘yer değiştirme‘ arayışında. Yani göç.

Haberin Devamı

Yani fakir topraklardan daha zengin koşullara. Daha az sudan, daha bol suya. Açlık ve sefaletten karın doyurmaya, sağlıklı bir gelecek kurmaya.

Yakın bir gelecekte 10 milyara ulaşacak nüfusun en önemli sorunu da beslenme. Gıdaya erişim. Üretim yetersizliklerinden sıyrılma, daha çok üretme.

Zaten yüzde 43’lük bir insan topluluğu yetersiz beslenme tehdidi altında. Bu sayı da artıyor. Çünkü kaynaklar çoğalmıyor, azalıyor. Gün geçtikçe üretim düşüyor, gıdaya erişim zorlaşıyor ve beslenme temel sorun haline geliyor. Bu gerçekler hemen her platformda dile getiriliyor.

Ama sorun çözülemiyor.

Temel sorun beslenme

Gelin, bilim insanlarının ve uluslararası kuruluşların derlediği ve acil çözüm istenen gıdaya erişim, açlık ve yoksulluk nedenlerini birlikte irdeleyelim:

1- Planlama yetersizliği: Maalesef üretimin artması, kaynakların etkin ve verimli kullanılması için gerekli bilimsel çalışmalar yetersiz. Genel mantık, ben iyi olayım, bana yeter.

2- Desteksiz üretim: İlaç, mazot, gübre, enerji fiyatları artıyor. Üreticiye girdi fiyatlarındaki yükselişle mücadele için gerçek anlamda destek verilmiyor. Bu destek eksikliği üretimi azalttığı gibi yeni işsizler ortaya çıkmasına da neden oluyor.

3- Artan nüfus: Dünya nüfusu artarken aile ve nüfus planlaması çalışmaları yetersiz kalıyor.

4- Tarım arazisi azalıyor: Kullanılabilir tarım alanları amaç dışı kullanılıyor, yeni tarımsal üretim alanları yaratılmıyor. Bu gelişme rant kazancını artırırken,    üretim yapan kesimi caydırıyor.

Haberin Devamı

5- Kirlilik artıyor: Dünyanın her yerinde doğa ve çevre kirliliğinde patlama yaşanıyor. Bu konuda yeterince önlem alınmıyor. Ekolojik sistem zarar görüyor. Büyüyen doğa ve çevre sorunları ile kirlilik, sonuçta üretime engel oluyor ve gıdaya erişim zorlaşıyor.

6- Su bitiyor: Kuraklık artıyor, su kaynakları azalıyor. Bunda endüstriyel tarım ve hayvancılığın rolü de var. Vahşi sulama teknikleri de kaynakları tüketiyor. Temiz su kaynakları gitgide azalıyor.

7- Düşük kalite: Tarımsal üretimde başta kuraklık ve yüksek girdi maliyetleri nedeniyle verim ve kalite düşüyor.

8- Açlık sorunu büyüyor: İnsanlar özellikle dünyanın farklı kesimlerinde, Orta Doğu, Asya’nın bir bölümü ve Afrika’da ciddi beslenme sorunları yaşıyor. Aç kaldığı, tedavi olamadığı, ilaç bulamadığı için can veren çocuk sayısı da artıyor. Açlık ve yoksulluk ciddi bir sorun olarak büyüyor.

Önlemler ve çabalar yetersiz kalıyor.

9- Kaynaklar dengesiz: Dünya kaynaklarının dengesiz dağılımı söz konusu. Zaten sorunlu bölgelerde yaşamak zorunda kalan bir çok insan, kaynakların dengesiz ve adaletsiz dağılımı yüzünden kısa, çileli ve sağlıksız bir yaşam sürüyor. Bunu gelişmiş ülkelerdeki yaşam standardı ile de kolaylıkla gözlemek mümkün.

Haberin Devamı

Japonya’da, İsveç’te ortalama yaşam süresi 80 yaşın üstüne çıkarken, fırsat ve kaynak eşitsizliği yaşayan, örneğin Afrika ülkelerinde bu sınır 50 ve 60’larda.

10- Eğitim yok: Toplumsal eşitlik ve adaletin sağlanması için az gelişmiş ülkelere yoğun bir eğitim seferberliği öngörülüyor. Bu konuda kampanyalar düzenleniyor, ama bir türlü başarıya ulaşılamıyor. Eğitim geliştirilse

bir ölçüde beslenme, açlık ve benzeri sorunlar hafifletilmiş olabilecek.

1000 Çiftçi 1000 Bereket 10 bine koşuyor

Toplumsal yaşam içinde 155 yılı geride bırakan Cargill’in 1000 Çiftçi 1000 Bereket Programını her yıl ilgi ile izliyorum. Güzel bir iş yapıyorlar. İnsanlığın geleceği büyük ölçüde tarımın, gıdanın geleceğine bağlı olduğu için...

Temel sorun beslenme

2019 yılında çiftçilerin verimini ve refahını artırmak için başlayan program, 2021 sonu itibarıyla 12 ilde, mısır, ayçiçeği ve kanola üreticisi 3 bini aşkın çiftçiye ulaştı.

Araştırmalar yapan, dayanışma ruhunu, çevre bilincini ve tarımsal teknik bilgiyi geliştiren, raporlar hazırlayan, bilimi çiftçinin ayağına götüren bir program bu. Pandemiye ve kuraklığa rağmen geçen yıl çiftçiler yüzde 23’e varan oranda verim artışı elde etti.

Aynı programda KONDA’nın araştırmasına göre ise iklim değişikliği konusunda çiftçilerin yüzde 55.2’si endişeli. Çiftçilerin yüzde 61’ine göre suya erişim zor. Yine üreticilerin yüzde 42’si, iki yıl içinde olağandışı hava olayları ve afetlerle daha fazla karşı karşıya kalacaklarını düşünüyor.

Kış çayımız dış pazarda

Türkiye’de çay alışkanlığı malum. Ama son yıllarda, belki biraz da pandeminin etkisi ile bitkisel içerikli kış çayları da hayli gözde, sağlık kaynağı. Güvenilir aktarlarda özel karışımlar hazırlanıyor. Ihlamur, zencefil, melisa ve papatya ağırlıklı... Bir de ihracata yönelik çalışan firmalar var. İngiltere, Hollanda, Belçika, Almanya ve Fransa merkezli... İhracatta ciddi potansiyel oluşturmaya başladılar. İzmir odaklı Ege Time Online’ın Roi Tea markası ile piyasaya verdiği ve ‘kral çay‘ olarak tanıttığı ürünler relax mode tea, healty winter tea, slimming tea ve love tea başlıklı. Dış pazarda artık bitkisel çaylarımız da yoğunlaşıyor. Ne güzel.

BİR KİTAP

Yeni Tarım Düzeni

Ali Ekber Yıldırım, kadim dostlardan. Sadece ‘İzmir kardeşliği’ değil aramızdaki, dünyanın geleceğine de aynı duyarlılıkla ve aynı çerçeveden bakıyoruz genelde. Tarım ve çiftçi sorunları konusunda deneyimli ve saygın bir gazeteci. Benim gibi o da büyük usta Sadullah Usumi’den el alanlardan. Üstelik tarım yazarı olmasında değerli gazeteci ağabeyimiz Nezih Demirkent’in de büyük katkısı var. Son kitabı Yeni Tarım Düzeni, SİA Kitap’tan çıktı. Aldım, okudum, çok değerli. Toplumun geleceğinin aydınlık olması yolunda doğru reçeteler var. Ali Ekber kardeşim (Yıldırım), “Gıda egemenliğinin önemi arttı. Tarım potansiyeli ve üretimi yüksek olan ülkeler yeni tarım düzeninde zengin ülkeler olarak adlandırılacak. Türkiye’de bu önemli ülkeler arasında yer alabilir” diyor.