Dr. Hakan Tartan

Dr. Hakan Tartan

hakantartan35@gmail.com

Tüm Yazıları

Dünya artık topraksız tarımı da tartışıyor. Çünkü kuraklık ve susuzluk tehdidi giderek büyüyor. Hidroponik üretimle su, ışık ve hava olursa verim sağlanıyor. Üstelik 365 gün üretim mümkün. NASA bunun eğitimi ve gelişimi için devrede.

Dünya kuraklık tehdidi altında. Üstelik susuzluk ve kuraklık tarımsal üretimin azalmasına neden oluyor. Bu yüzden de dünya panikte. Oysa farklı alternatifler var.

Bu anlamda dünyanın gelişmiş ülkeleri ve büyük ölçüde de ABD’nin uzay çalışmalarını yürüten kurumu NASA (National Aeronautics and Space Administration Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi) ciddi hazırlıklar yapıyor. Zaten ilk denemeler de uzay araçları ile yeni gezegenlere giden astronotlar için denendi. Toprak olmayan, 'su ile tarım'. Yani 'hidroponik tarım'. Su, ışık ve havanın anlamlı ortaklığı. Üretim için yeni bir devrim. Üstelik 365 gün üretim yapmak mümkün. Yeter ki su, ışık ve hava olsun. Bir anlamda tarihsel sürecin Babil Asma bahçeleri. O dönem olduğu gibi 'aşktan değil', ihtiyaçtan. Susuzluktan, insanları aç bırakmamak için yeni arayışlardan.

Haberin Devamı

Topraksız tarım ile 365 gün üretim

Nedir hidroponik sistem? 'Topraksız bitki yetiştirme yöntemi'. Dr. W. E. Gericke tarafından ortaya atılan bir sözcük. Yunanca hidro (su) ve ponika (çalışma, iş, tarım) sözcüklerinden türemiş. Yani suyla çalışan, üreten demek. Bitki, topraktan alması gereken vitamin ve mineralleri su yardımıyla köklerine taşıyor. Toprak yok, yerine bitkinin dik durabilmesi için taş yünü veya özel süngerler kullanılıyor.
Dedim ya antik dünyanın yedi harikasından biri olan Babil'in Asma Bahçeleri örneği. Hikayeyi bilirsiniz, Kral II. Nebukadnezar (MÖ 604-562) eşi Amyitis’i mutlu etmek için yaptırmış bu muhteşem yapıyı. Bu bahçeler, oksijen ve mineraller açısından zengin, düzenli bir nehir suyu akışı sağlayan bir sulama sisteminden beslenerek üretmiş.

Hidroponik üretim, maliyet açısından topraklı tarıma göre daha ekonomik. 5-10 kat daha fazla ürün elde etmek mümkün.

Su bitkiye ulaşacak, bitkinin kökü desteklenecek, ışık ve hava da oldu mu, sorun yok. Alanı kat kat büyüt. Babil’in asma bahçeleri gibi.
Üstelik bitkiler topraktan tamamen izole oldukları için toprak yoluyla gelebilecek zararlı hastalıklar veya haşereler de üründen uzak tutulmuş oluyor. Hatta üretim iyi filtrelenmiş bir hava ile desteklenirse tarım ilacı kullanımına bile gerek yok. Toprakla temas olmayınca çürüme yok, şekil değişikliği yok, toprağın nadasa bırakılması diye bir şey yok. O zaman da işte 365 gün üretim. Kat kat, çeşit çeşit. Uzaydaki denemeler olumlu. Pratik ve ekonomik. Yani 'Mars’a ve aya yolculuk' hayal değil. Çünkü beslenme olanağı var.

Haberin Devamı

Ay ve Mars’ta toprak olarak adlandırılan nesne aslında toprak değil regolit olarak bilinen volkanik bir kaya türü. İçinde organik materyal yok.
Ve güzel not: Bu olayı Türkiye’den izlemek, denemek mümkün. Türkiye’deki tek, dünyada da üç örnekten biri olan Uzay Kampı sayesinde. İzmir’deki Uzay Kampı’nda geleceğin dünyasını tanımak, hidroponik üretimi yaşamak mümkün. Gelişmiş dünya ile aynı noktada olmak güzel değil mi? Muhteşem...

Haberin Devamı

20 milyon ağaç için sonsuz teşekkür

Aydın’da, Söke’de çevreci bir fabrika. Kipaş Kağıt. Avrupa’nın en büyüklerinden. Dünyada da söz sahibi. Kağıt ithalatını azaltacak, dünyaya da kağıt satacak. Önemli bir katma değer yaratacak. Ağaç ağaç, yeşil yeşil diyoruz ya, ilk aşamada 12 milyon, uzun vadede de 20 milyon ağacı kurtaracak bu üretim merkezi. 1000 kişi ekmek yiyor. Bu sayı artacak. Üstelik atık kağıttan üretim yapacak ve yeşil dönüşüme de katkı sağlayacak. Bunları gördükçe seviniyorum, demek ki, suya yazı yazmıyoruz.

Vegan anlamsızlık!

Dünyada vegan ve vejetaryen yaşam biçimi gelişiyor. Nedeni açık, bir yandan hayvanlara yönelik kötü yaklaşım, bir yandan da daha sağlıklı yaşam istemi. En son Oxford Üniversitesi’nin bir çalışması geldi bana. Özü şu: Vegan beslenenlerde damar hastalığı ve kalp rahatsızlığı riski yüzde 14 oranında daha düşük. Benzer çok sayıda bilimsel çalışma var. Ben o konulara girmeyeceğim.

Ne var ki, Türkiye’de özellikle vegan üretim yapan (peynir, yoğurt, yağ, sucuk, döner) firmaların sayısı sürekli artıyor. İçinde Trakya Çiftliği gibi uluslararası ortaklı, saygın ve olumlu geçmişi olan ciddi kurumlar da var. İhracat potansiyelimiz yüksek. Özellikle Avrupa ülkeleri ve Uzak Doğu pazarı bu konuda önemli.

Firmalarımızın çeşitli peynir, yağ ve yoğurt gibi ürünleri büyük beğeni topluyor. Sektör desteklense ciddi bir gelir kapısı ama gelin görün ki ‘bizim klasik bürokrasi’ kuralları! Engelleri mi desek!

Öyle bir yönetmelik var ki, vegan üretimin önünde engel. Zaten mahkemelik. Bu konuda yasalara başvuruldu, ama pandemi nedeniyle adalet yükü malum. Oysa Tarım Bakanlığı gelişen bu sektörün önünü açsa ciddi ekonomik gelir elde edilecek. Türkiye’nin ihracat potansiyelini artırmak için yoğun çabalar gösterilirken, bürokratik engeller de can sıkıyor.

Peynir gibi ürünlerde ‘vegan, vejetaryen özellikli’ ibaresi yer aldığı halde bu tür üretim yapan firmalar taklit ve tağşiş uygulaması yapmış gibi işlem görmekte. Gerçekten anlaması zor!

Zaten bu ürünler bitki bazlı ve tüketicisi de bilinçli. İçeriği yazılı. Bakanlık onaylı. Bu ürünlerin sütten üretilmeden bitki içerikli peynir olarak hazırlandığını herkes biliyor.

Bir an önce bu konuda yönetmeliğin değişmesi gerekiyor. Mahkeme kararı beklenilmeden. Böyle olursa sektörün önü açılacak ve ciddi ihracat potansiyeli oluşacak.

Yazık değil mi? Dünyada ekonomik kriz yaşanırken, dinamik ve üretken bir sektör eli kolu bağlı bekliyor. 

‘Hayvan refahı’ mutluluğu

‘Kafessiz Türkiye’ ağı genişliyor. Üstelik bu konuya büyük destek ve ilgi var. Metro Türkiye bu anlamda 2012 yılından beri katkı sağlayan ciddi bir yapı taşı. CEO Sinem Türüng de bu konuda etkin. Sinem Türüng, hayvan refahına önem verdiklerini söyledi ve şunları anlattı:

Topraksız tarım ile 365 gün üretim

“İş ortaklarımızın da bu konuda bilinçlenmesi için önemli adımlar atıyoruz. Öncü uygulamalar gerçekleştiriyoruz. Et çiftliklerinin tamamında hayvan refahı denetimleri gerçekleştiriyoruz. Kafessiz üretim yumurtalarımızın, 2023 yılı sonunda tüm kendi markalarımızda, 2025 yılında ise raflarımızdaki tüm markalarda olmasını taahhüt ediyoruz. Ayrıca sürdürülebilir balıkçılık çalışmalarımıza son olarak (Yediği Önünde - Yemediği Yarında) projesini ekledik. Bu projemiz ile alg yağı ve GDO’suz soya kullanılan yemler ile sağlıklı ve Omega 3 zengini çipura ve levrek üretimi gerçekleştiriyoruz. Daha az stresli, mutlu balıklar üretiyoruz.”

Metro Türkiye’nin gıda güvenliği ve gıda israfı ile mücadele çalışmalarını da biliyorum. Ne demeli, harika.

EDİP CANSEVER OLSA...
‘Bir papatya yaprağı daha’

Şair, edebiyatçı... O ne kadar süslü tanımlamalardan hoşlanmasa da ‘büyük’ Edip Cansever. Duruşu, yaşam biçimi, sanatçı kimliği ile... Duygu dolu satırları, ince yüklemelerle süslü. Fazla şiirden ölmüştü, Cemal Süreya’nın dediğince. İkinci Yeni’de farklı ses oldu. Ne hoş anılar bıraktı bize dizeleri, sözleri:

“Tek ihtiyacım neydi biliyor musun / bir papatya yaprağı daha... Ne gelir elimizden insan olmaktan başka... İçinden doğru sevdim seni / Bakışlarından doğru sevdim de / Ağzındaki ıslaklığın buğusundan / Sesini yapan sözcüklerden sevdim bir de / Beni sevdiğin gibi sevdim seni / Kar bırakılmış karanlığından.”