ÇOCUKTA DİKKAT EKSİKLİĞİ

6 Haziran 2013

Çocukta dikkat kaybı, sürekli konuşma, kıpır kıpırlık, yerinde duramama sorunları 7 yaşından sonra da sürüyorsa, dikkat eksikliği ve hiperak-tivite tanısı konma olasılığı artar. Bu çocukların deneyimli bir psikiyatrist tarafından izlenmesi gerekir

Dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ve öğrenme zorluğu çeken çocuklar, 5-10 dakika sonra derse dikkatlerini veremeyebilirler. Beynindeki motivasyon, dikkat, sabır bölgesinin düzensiz çalışması yüzünden derste konuşabilir, arkadaşları tarafından konuşturulabilir, komiklik yapabilir, komiklik yapana gülebilir, hayal kurabilir, kıpır kıpır olabilir, sınıf içinde gezinebilir, ellerinde kalem, silgi ya da başka bir nesneyle oynayabilir, deftere ya da sıralara karalamalar yapabilir, resim çizebilir, eşyalarını masadan yere düşürebilirler. Ödevlerini almada zorlanabilirler. Ödevlerini unutabilirler, eşyalarını kaybedebilirler. Eve geldiklerinde sorumluluk alıp ödeve ve ders çalışmaya başlamazlar.

Teşhiste doğru yöntem
Eğer bu yukarıda saydığımız şikayetlerin belli bir kısmı, hem okulda hem evde çocuğun akademik ve sosyal fonksiyonunu bozuyorsa ve bu belirtiler 7 yaşından sonra da varsa, dikkat eksikliği ve

Yazının Devamı

DİKKAT EKSİKLİĞİ VE ÖĞRENME ZORLUĞU

3 Haziran 2013

Beynin olgunlaşma sürecine olumsuz etki eden Dikkat Eksikliği, Hiperaktivite ve Dürtü Bozukluğu yüzünden çocuklar, kendi yaş grubundan geri kalıyor

Akademik bilgiyi öğrenebilmemiz için dikkat ve konsantrasyonun normal düzeyde çalışması gerekir. Bilgiler, dikkat ve konsantrasyon merkezleriyle bağlantılı olarak süzülüp, beynin çeşitli bölgelerine kodlanır. Olaylarla öğrenme, nörolojik açıdan bir insanın bilgiyi biriktirebilme, işleme ve öğrenmesiyle gerçekleşir.

Dikkat süreleri farklı
5 yaş çocuğunun dikkat süresi, 10 dakika. 6-7 yaş grubununsa 15-20 dakika. Çocuklar, ancak 9 yaştan itibaren 30 dakika ya da ders zamanı olan 40-45 dakika, sıkılmadan konuya dikkatini verebilir. 5 yaş grubu, 7 yaşla aynı sınıftayken onların dikkatlerinin dağılmasına yol açar. Ders 40 dakika olduğu için 10 dakika sonra kendileriyle ilgilenilmesini isteyecek davranışlar sergilerler. Bu da eğitimin bölünmesi veya kesintiye uğraması demek.
Aileler, çoğu zaman çocuklarıyla ilgili, “Sevdiği şeye dikkatini saatlerce veriyor ama derslerine gelince 5-10 dakikada sıkılıyor. Dersler işine gelmiyor” der. Sevdikleri herhangi bir şeye dikkatlerini verdikleri zaman, beynin orta bölgesinde limbik

Yazının Devamı

BEYNİN OLGUNLAŞMA SÜRECİ

30 Mayıs 2013

Beynin olgunlaşma süreci, çeşitli nedenlerle sekteye uğrayabilir. Dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu, öğrenme zorluğu, şizofreni ve otizmde akla “Süreçle ilgili bir sorun mu var?” sorusu getirilmeli

2004 yılında Paul Thompson (UCLA), Nitin Gogtay (Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü) ve meslektaşlarının yaptığı ‘fMRI’ çalışmasıyla beynin gelişmesinin 5-20 yaş arasındaki olgunlaşma süreci görüntülendi. Alttaki fotoğrafta, sağ alttaki mor renk, beynin olgunlaşmasının (beynin gri maddesinin) normal olduğunu; sarı, yeşil ve turuncu renkler olgunlaşmanın gerçekleşmediğini gösteriyor.
5 yaş grubunda beynin ön kısmında çok fazla sarı, turuncu ve yeşil olması, bu bölgenin olgunlaşmadığını gösterir. Beynin ön bölgesi; dikkat, motivasyon, sabır, durup düşünüp ve eyleme geçme, planlama, organizasyon, yargılama, sözlü ifade, anlık hafızayla ilgili bölgelerden sorumlu. Bunlar, akademik bir olayı öğrenme sürecinde gerekir.

Olgunlaşma gecikebilir
Bu çalışma, 5-8 yaş grubu arasındaki beyinsel farkı, bilimsel olarak gösterir. 8-12 yaş arasında beynin ön lobunun olgunlaşması daha belirgin hale gelir. 20 yaşta olgunlaşmanın en üst düzeyde olduğu görülür. Birçok çocukta

Yazının Devamı

ELEŞTİRİRKEN DİKKATLİ OLUN

27 Mayıs 2013

“Sen aptalsın”, “Asla bir baltaya sap olamayacaksın” ve “Neden biraz kuzenin gibi başarılı olamıyorsun?” gibi ifadeler, çocuğunuzun beyin hücrelerini azaltıyor

Çocukluk döneminde gerçekleşen bu tarzdaki sözel istismarlar, beynin yapısını veişlevini değiştirebilir, kaygıdan intihara kadar birçok sorunun riskini artırabilir.
Bu çocuklarda yapılan beyin taramaları, aynı zamanda duygu ve dikkatle ilgili beyin bölgelerinde azalan aktiviteyi de gösterir.
Harvard Tıp Fakültesi McLean Hastanesi’nden nöropsikiyatrist Doç. Dr. Martin Teicher, çocukluk dönemi istismarının beyne zararını araştırdığı çalışmalarında; beynin hem yapısında hem de işlevinde değişimler olduğunu, bunların yetişkinlerde kaygı, depresyon, şizofreni, kişilik bozuklukları ve intihar riskiyle ilişkili bulunduğunu söyledi. Dr. Teicher, “Bu değişiklikler, fiziksel ve cinsel istismarla sınırlı değil, sözlü saldırının bile gelişmekte olan bir beynin yapılanmasında değişikliğe yol açacağı yönünde her geçen gün artan kanıtlar var. Sözel saldırıya maruz kalmanın, fiziksel ya da aile dışı cinsel istismar kadar güçlü etkileri olabilir” diyor.

Sinir hücreleri küçülüyor
Bu zarar verici etkiler, beynin

Yazının Devamı

SINAV STRESİNİ NASIL AŞMALI?

23 Mayıs 2013

Aileler çocuklarının çok çalıştığını ama beklenen performansı sınavda gösteremediklerinden yakınır sıklıkla. Bu, sınav stresine bağlanır genellikle. Bunu aşmanın yolları mevcut. Biofeedback yöntemini deneyebilirsiniz

Çocuğunuz çok çalışıyor ama sınavlarda beklenen performansı gösteremiyor mu? Sınav stresini yenemiyorlar mı? Önce sınav sırasında nasıl hareket edilmesi gerektiğiyla başlayalım:

Sınav sırasında yapılması gerekenler
- Sınavı gözden geçirmesi, zamanı iyi kullanmasını ve tek bir soru üzerinde çok fazla vakit kaybetmemesini sağlayacaktır.
- Sınavdan önce çocuğunuzun küçük notlar alması, sınav sırasında önemli noktaları ve anahtar bilgileri hatırlamasına yardımcı olacaktır.
- Bazı öğrenciler sınav sırasında o kadar gergin oluyorlar ki sınav yönergelerini atlayabiliyorlar, bu yüzden yönergeleri çok dikkatli okumaları başarıyı etkileyecektir.
- Kolay sorulara öncelik vermek, zaman ve enerjilerini daha zor sorulara odaklamalarını sağlar.

Yazının Devamı

SINAV STRESİNİ GİDERMENİN YOLLARI

20 Mayıs 2013

Yüksek not alma ve sınavlarda başarılı olma baskısı, öğrencilerin stresini artırıyor. Aslında sınavlar, stres artırıcı bir tecrübe olarak yaşanıyor

Çocukların hayatı, sene içi ve sene sonu sınavlarıyla dolu. Bütün bu tecrübeleriyle çocukların sınavlara alıştıklarını düşünebilirsiniz ama bu her zaman öyle değil. Karın ve baş gibi vücudun çeşitli yerlerindeki ağrılar, sınav öncesi ve/veya sırasında çocukların genel yakınmaları arasında. Bazen ebeveynler de aşırı stresli olup bunu çocuklarına yansıtarak onlara yanlış bir öğreti kazandırabiliyor.

Sağlıklı stres iyidir
Biraz stres, sınavlardan önce gerçekten yararlı olabilir. Çocuğu daha fazla çalışmaya itebilir ve başarılı olması için motive edebilir. Stres yaratılmazsa uyku hali gibi isteksizlik ortaya çıkabilir. Ancak çok fazla stres de öğrencinin kendine güvenini azaltabilir. Aşırı stres, anlık unutkanlığa neden olup önemli bilgilerin hatırlanmasını engeller. Aynı zamanda anlama ve sonuçlandırma yeteneğini bozar, bu da problem çözmede zorluk yaşamaya neden olur. Bunun sonucunda sıkı çalışmanın karşılığı alınamaz.

Anne-babalara tavsiyeler

Yazının Devamı

“KENDİMİZİ ETKİN TEDAVİLERE ADADIK”

16 Mayıs 2013

Bugün, bir önceki yazımda değindiğim, Ulusal Sağlık Birliği Akıl Sağlığı Başkanı Psikiyatrist Prof. Dr. Thomas Insel’in açıklamalarına devam edeceğim.

Insel, psikiyatrik hastalıkların tanı ve tedavisinde yeni yol haritası çizilmesi gerektiğini dile getirmişti. Açıklamalarının devamı şöyle: “Genetik, görüntüleme, fizyolojik ve bilişsel verileri toplamaya başlamamız lazım ve bu bilgileri sadece semptomlar değil, nasıl kümelendiğini ve bu kümelerin tedavi yanıtına olan ilişkisini bulmamız lazım.
Bu yüzden de Ulusal Akıl Sağlığı Birliği (NIMH), araştırmalarını DSM tanı kategorilerden uzaklaştıracak. Sonra daha iyi bir sistem geliştirmek için tanı kategorilerinin çaprazlamasından giden çalışmaları veya tanı kategorilerini alt kategorilere bölen çalışmaları destekleyeceğiz. Bu, araştırma fonu için başvuranlar adına ne anlama geliyor? Klinik çalışmalar, yalnızca katı sınırların içindeki majör depresyon bozukluğu olan hastaları değil, bir duygu durum kliniğindeki tüm hastaları ele alabilir. Depresyon için biyolojik işaretleri araştıran bir çalışma, zevk alamayan, sürekli olayları olumsuz yorumlayan bir duygusal bakış açısını veya hareketlerinde yavaşlama olanları, bu

Yazının Devamı

“HASTALAR DAHA İYİSİNİ HAK EDİYOR”

13 Mayıs 2013

Psikiyatrik hastalıkların tanı ve tedavisinde yeni yol haritası çiziliyor. İşte Ulusal Sağlık Birliği Akıl Sağlığı Başkanı Psikiyatrist Prof. Dr. Thomas Insel’in bu konudaki açıklaması

Ulusal Sağlık Birliği Akıl Sağlığı Başkanı Psikiyatrist Prof. Dr. Thomas Insel, Ulusal Sağlık Birliğinin internet sitesindeki 29 Nisan 2013 tarihli yazısında, ‘Zihinsel Bozuklukların Tanı Ölçütleri Başvuru El Kitabı’nın (DSM) geçerliliğinin az olduğunu ve ruh sağlığı bozuklukları olan hastaların daha iyisini hak ettiğini söylüyor. Ben de bu yazıyı okuduğumda sizlerle paylaşmak istedim. Orijinal yazıyı okumak isteyenler için inernet adresi şöyle; http://www.nimh.nih.gov/ about/director/2013/transforming-diagnosis.shtml

Prof. Dr. Insel’in sözleriyle
“Birkaç hafta içinde Amerikan Psikiyatrik Derneği, ‘Zihinsel Bozuklukların Tanı Ölçütleri Başvuru El Kitabı’nın yeni versiyonunu lanse edecek. Bu yeni el kitabının amacı, daha önceki versiyonları gibi, psikiyatrik hastalıkları tarif ederken ortak bir dilin kullanılması. DSM psikiyatri bilim dalı için bir İncil olarak tanımlanmış olsa da etiket yaratan ve bunları teker teker tanımlayan bir sözlükten daha fazlası

Yazının Devamı