BAŞINIZA ALDIĞINIZ DARBELERİ ÖNEMSEYİN

9 Mayıs 2013

Spor faaliyetlerinde ya da kazalarda; başa alınan darbeleri küçümsememek gerek. Tedavide ilerleme kaydetmeyen ya da 6 ay sonra hâlâ önemli fonksiyon bozukluğu gösteren hastalara dikkat

Hiç başınıza küçük ya da şiddetli bir darbe aldınız mı? Hiç bilincinizi kaybettiniz mi? Hiç birkaç dakika sersemlemenize neden olacak şekilde başınızı vurdunuz mu? Hiç araba kazası geçirdiniz mi? Bir şeye çarptığınızda başınız ileri geri gitti mi? Spor yaparken başınıza hiç darbe aldınız mı ya da başınızı çarptınız mı ve/veya kafa kafaya çarpıştınız mı?
Bu sorulara “Evet” yanıtını verenlerin, ya anında ya da sonradan bazı şikayetleri olabilir. Bu şikayetlerin ne olabileceğini önceki yazımda anlatmıştım.

Çocuklara dikkat
Bu tür hafif derecede kafa travmaları genelde unutulabilir. Özellikle spor (sert topa kafa vurulmasını gerektiren sporlardan futbol ayrıca basketbol, voleybol, futbol gibi sporlarda kafaya sert top gelmesi) faaliyetlerinde, ya da havuz veya denize balıklama atlamada başınızı çarptığınızda beynin elektriksel akımlarında düzensizlikler oluşabilmektedir. Çocukların düşüp kalkıp büyüdüklerini biliyoruz ama artık başlarına darbe almamalarını öneriyoruz. İlk 3 yaşta kafaya

Yazının Devamı

KAFAYA ALINAN DARBELERİN PSİKOLOJİK ETKİLERİ

6 Mayıs 2013

1 Mayıs gösterilerinde yaralanan, hatta beyin travması yaşayanların tehlikeyi atlattığını haberlerde okuyoruz. Bugünkü yazımda sizlere bu tehlikeyi atlatanların ileride bazı psikiyatrik sorunlarla karşılaşma olasılığı bulunduğunu anlatacağım

ÇARPMANIN DIŞ GÖRÜNÜMÜ

Travmatik beyin hasarı’nın (TBH) birçok nedeni olmasına rağmen, ergenlerde, genç yetişkinlerde ve yaşlı nüfusta, araba kazaları (yüzde 44) ve düşmeler (yüzde 26) listenin başında yer alır. İnsan beyni sert, kemik bir kasa üzerinde oturan 1.5 kiloluk yumuşak bir doku kütlesidir. Kafa, darbe aldığı zaman ve/veya ani ivme kazandığında/yavaşladığında, kafatası ve beyin aniden farklı güçlere maruz kalır, bu da travmatik beyin hasarıyla sonuçlanır.
En büyük hasar, vurma noktasında hissedilmesine rağmen, ön ve temporal bölgeler, darbe noktası neresi olursa olsun devamlı olarak hassastır. Beyinde yayılan darbenin oluşturduğu şiddet dalgası, kafatasında darbe gören bölgenin karşı tarafında etki göstererek (beyin kafatasının duvarına çarptığında) daha fazla ezilmeye yol açabilir.
Standart, görsel olarak incelenen elektroensefalografi, MRI yöntemlerinin ikisi de hafif ve orta dereceli kafa travmaları arasındaki

Yazının Devamı

AYNA NÖRONLAR ONARILABİLİR Mİ?

2 Mayıs 2013


İlk kez maymunlarda yapılan çalışmalarda, basit işlevleri yaparken nöronal iletim ve başka maymunlar aynı işlevleri yaparken seyrettiklerinde de ayna nöronal iletimin olduğunu görüldü. Sağlıklı gelişen bir bireyde kişi bir iş yapıyorsa ya da başka bir kişiyi aynı işi yaparken izliyorsa bu sistem devreye giriyor.
Ayna nöronların iletimi düzgün şekilde sağladığında mu dalgaları baskılanıyor: Sağlıklı bir kişi bilinçli olarak elini açıp, kapama şeklinde hareket ettirirse, EEG’de görünen mu beyin dalgası bloke oluyor. İlginç olarak, sağlıklı bir kişi diğerinin davranışının aynısını yapmak için izlediği zaman da mu dalgaları bloke oluyor.
Bu durum da bilim insanlarını insanlarda ayna nöron aktivitesini araştırmaya teşvik etti. İnsanlarda yapılan EEG ve fMRI çalışmalarında ayna nöronların çok önemli rolü olduğu ve mu ritimlerin de yüksek seviyede bir koordinasyonu sağladığı tespit edildi.

Otistiklerde durum nasıl?
Otistik bireylerde ayna nöronlar yalnızca kendileri bir iş yapıyorlarsa devreye giriyor, mu ritim baskılanıyor, başkaları bir şey yaparken izlediklerinde devreye girmiyor. Araştırmacılar EEG kayıtlaması sırasında otistik çocuklardaki mu dalgasının bir başka

Yazının Devamı

“ÇOCUĞUM NEDEN OTİSTİK?”

29 Nisan 2013

Aileler, otistik bir çocuğa neden sahip olduklarını anlamak istiyor. Hatta bazı babalar, anneleri suçlayabiliyor. Aslında ortada bir suçlu yok

Nisan, Otizm Farkındalık Ayı. Otizmli bireylerin de toplumun bir parçası olduğu farkındalığının toplumda yaygınlaştırılması ve otizmli bir çocuğa sahip ebeveynlerin bilinçlendirilmesi açısından önemli.
İlk bakışta otistik bir çocukla karşılaştığınızda garip bir şey fark etmeyebilirsiniz ancak onunla konuşmaya çalıştığınızda, birçok şeyin yanlış gittiğini hissedebilirsiniz. Konuşması alışılan şekilde değildir. Sizinle göz teması kurmayıp, onun yerine bakışlarını kaçırdığını ve sabit tutamadığını, vücudunu sağa, sola, öne eğmeye başladığını ya da başını sizden öteye doğru çevirdiğini görebilirsiniz. Kaygı, korku, öfke ve zevk gibi duyguları çoğu çocuktan farklı olarak yaşadığını, empati kuramadığını ve diğer çocuklarda anlık öğrenilen sosyal ipuçlarına kayıtsız davrandığını fark edebilirsiniz.
Her 150 çocuktan 1’inde gelişme geriliği yaratan otizm, 1940’larda keşfedildi. Birçok çalışmayla otizme neyin sebep olduğu araştırılıyor. Genetik faktörler, nedenler arasında sadece bir ihtimal. Beynin ön bölgesinde sağlıklı çocuktan daha

Yazının Devamı

BEYNİMİZİ VE GENLERİMİZİ KONTROL EDEBİLİRİZ

25 Nisan 2013

Yeni çalışmalar gösteriyor ki, beynimizin çevresel olayları algılaması ve yorumlamasıyla genlerimiz, kontrol edilip yönlendiriliyor

Daha önceki çalışmalarla kişisel özelliklerimizin, taşıdığımız genler tarafından kim olduğumuzu belirlediğine inanılıyordu. Yeni bulgular çok önemli bir mesajı taşıyor: Olayları nasıl anlayıp nasıl yorumladığımızı değiştirerek, kişisel özellikler olarak inandığımız birçok şeyi değiştirebiliriz, buna kendi sağlığımız da dahil.
Dış dünyayı olumlu algılarsak daha sağlıklı ve mutlu yaşayabiliriz. Yeni davranış şeklimizi olumlu veya olumsuz olarak belirlediğimizde hücrelerimize mesaj yolluyoruz ve böylece sağlığımızı, davranışımızı yeniden programlıyoruz. Bunu yaparken iki farklı program kullanıyoruz. Biri, bilinçli ve özgürce düşünüp yaratıcı olan kısmımız, diğeri bilinçaltı kısmımız ki bu davranışlarımızla dolu veritabanı olan süper bir bilgisayar. Bunun çoğunu 6 yaşımıza geldiğimizde kazanmış oluyoruz.

Otomatik pilotumuz bilinçaltımız
Bilinçaltı, otomatik olarak belirli durumlara göre daha önce öğrenilmiş davranışlara cevap veren kısmımızdır ve biz bunun farkına bile varmayız. Bilinçli kısmın kontrolü veya haberdar olmasıyla çalışır.

Yazının Devamı

BEYNİMİZ KENDİNİ İYİLEŞTİREBİLİR Mİ?

22 Nisan 2013

Değerli Milliyet okurları, her hafta pazartesi ve perşembe günleri sizlerle bu köşede buluşacak olmanın heyecanı ve mutluluğu içindeyim. Bu köşeden beynimizin günlük hayatımızda, işimizde, okulda nasıl işlev gösterdiğini ve sağlıksız hale geldiğinde bu işlevlerin nasıl aksadığını anlatmaya çalışacağım

Bazı okurlarımız beni daha önce medyada yer alan açıklamalarımdan tanıyor olabilir. Yıllardır üzerinde çalıştığım ve hayatımızın en önemli mekanizması olduğuna inandığım beynin, onun kendini iyileştirme gücünün hayatımızda ne kadar önemli değişiklikler yaratabileceğini sizlere düzenli olarak aktarabilmek, elbette büyük bir şans. İhtisas ve yüksek ihtisas çalışmaları için gittiğim ve 14 yıl kaldığım Amerika’dan döndüğümden beri bana ulaşan herkese orada öğrendiğim ve her gün öğrenmeye devam ettiğim beyinle ilgili bilgilerimi aktarmaya çalışıyorum.

Asıl yönetici bilinçaltı
Beyin, unutulan, pek de üzerinde durup düşünmediğimiz bir organ. Her gün bizim için bilinçaltı ve bilinçli mekanizmasıyla çalışıyor. Bizim bilinçli dediğimiz davranış ve düşüncelerimizi yürütüyor, işleve koyuyor. Biz her ne kadar biz olarak konuşup düşünsek de, yapılan çalışmalar beynimizin bizden çok

Yazının Devamı